Türkiye, geçtiğimiz günlerde Diyanet-Sen’in yaptığı anketle “torpilci imamlar”ın varlığından haberdar olmuştu.
Ankete katılan imamların neredeyse üçte biri (yüzde 32) din konusunda Diyanet’i en yetkin kurum olarak görmediğini söylemişti. Ankete katılanların yüzde 80’i gibi ezici bir çoğunluk ise Diyanet’te torpil, iltimas ve kayırmacılık olduğunu düşünüyordu.
AKP, her şey gibi Diyanet’i de kendine benzetmişti.
Dün basına yansıyan haberlere göre, imamlar arasında sazan sarmalı yöntemiyle dolandırıcılık şebekesi kurulduğu ve aralarında Ayasofya imamının, müftülerin, hatta eski imam belediye başkanının bulunduğu pek çok “din adamının” da bu şebekenin kurbanı olduğu ortaya çıktı.
Diyanet İşleri Başkanlığı İstanbul Müftülüğü’ne bağlı imamlar Halil Cengiz ve kuzeni Ahmet Cengiz sazan sarmalı yöntemiyle yüzlerce kişiyi dolandırmış. Söz konusu imamlar olunca, dolandırıcılık yöntemi olarak imam sarmalı desek çok da yanlış olmaz.
İki imam, filo şirketlerinden aldıkları otomobilleri kurdukları CNGZ Filo Otomotiv Şirketi üzerinden imamlara satmışlar. Satmışlar dediysem, araçları verip satış işlemini daha sonra yapacaklarını söylemişler. Ancak satılan araçlar filo şirketlerinde kiralık olarak göründüğü için bir süre sonra güya satılan araçlar, satın alanların ellerinden alınmış.
Sonra bu imamlar, memleketleri olan Sinop’un Durağan ilçesine el atıyorlar. Durağan’da camilere, Kuran kurslarına yardım yapan imamlar, RTE plakalı lüks araçlarla ilçede dolaşarak vitrin yapmış, dini ve AKP’yi kullanarak tezgâhlarını kurmuşlar.
Durağan’da, AKP Sultangazi İlçe Yönetim Kurulu Üyesi de olan Halil İbrahim Aktan ile ortak galeri açmışlar. İş dolandırıcılık olur da AKP’li biri işin içinde olmaz mı hiç? Galerinin önü kuyruk kıyamet. İlk satışlarda otomobillerin devrini yapan imamlar, güven sağladıktan sonra işleri büyütüp Kastamonu, Samsun, Tokat gibi çevre illere de yayılmışlar.
Sonra AKP’nin yürürlüğe soktuğu sıfır araçların tekrar satılabilmesi için “6 ay 6 bin kilometre” kuralını gerekçe göstererek paraları toplamışlar, satışın da 6 ay sonra yapılacağını söylemişler. 6 ay sonra filo şirketleri kiralık görünen araçları ellerinden almış. Paralarını kaptıranlar da soğuk su içmişler.
Tabi “şikâyetçi olurlarsa otomobilleri de paraları da alamayacakları” tehdidini yemelerinin üzerine.
Ortada 500 mağdur ve 400 milyon TL’lik dolandırıcılık var.
İstanbul Müftülüğü’ne bağlı çalışan Halil Cengiz, en az 15 imamı dolandırmış ki, aralarında il müftü yardımcılarından biri de var.
Dolandırıcı imamların en büyük bombası ise Ayasofya imamı Bünyamin Topçuoğlu. Ayasofya imamına da araba “satıp”, “Ayasofya imamı da arabayı bizden aldı” diye adını reklam yapmışlar. “Ayasofya’yı bunun için mi açtılar?” diye sormadan edemiyor insan.
Dolandırıcı imamların patlamasına sebep olan da bu olmuş. Ayasofya imamı bakmış ki otomobilin satışı yapılmıyor, şikâyetçi olmuş. Bazı mağdurlar, Ayasofya müezzini Rıdvan Akbaş’ı “aracılık yapmakla” suçluyorlar. Müezzin ise “ben de mağdurum” havalarında. Müezzin de dolandırıcı imamlar gibi Durağan’lı ve bunlar çocukluk arkadaşı. Hatta müezzin CNGZ Otomotiv’in açılışına da katılmış.
Dolandırıcı imamlar, eski bir imam olan Durağan Belediye Başkanı Ahmet Kılıçaslan’ı da dolandırmış. Eski model arabasını verip farkını ödeyerek yeni model araba almak isteyen Kılıçaslan, hem arabasından hem de parasından olmuş.
Velhasıl, artık öyle bir devirde yaşıyoruz ki, imama bile güvenmeyeceksin. Sorsan hepsi din, Allah, kitap der; icraata bakarsın torpil, dolandırıcılık çıkar.
Sorsan hepsi faize karşıdır; en çok faiz getiren işlere herkesten önce bunlar dalar.
Sorsan rızık Allah’tandır; Allah’ın verdiği rızkı beğenmez, kanuna, kitaba aykırı işlerle milletin rızkını çalarlar.
Türkiye’de ne zaman böyle bir olay patlak verse, pisliğin, hırsızlığın, dolandırıcılığın, sahtekârlığın tam ortasında her zaman AKP’nin olması da artık kimseyi şaşırtmıyor.
AKP’nin yönettiği Türkiye’de imamların bile organize işler peşinde koşması ve İmam Sarmalı skandalının ortaya çıkması da…