Çin’i kapalı kutu haline getiren ÇKP rejimi, özellikle Doğu Türkistan’dan bilgi ve haber çıkışını engelliyor. Çin faşizminin boyutları, zaman zaman dışarı sızan farklı bilgi kırıntıları sayesinde tahmin edilebiliyor.
Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği’nin (ETHR) tespit edip gündeme getirdiği yeni gelişme, Doğu Türkistan’da üç yaşındaki Uygur çocukların bile nasıl hedef alındığını ortaya koyar nitelikte.
Haberin kaynağı, Hoten ilinde bir hukuk bürosunun sosyal medya duyurusu. Hukuk bürosu, “yeni kanuna” göre okul öncesi tüm kurumlarında zorunlu eğitim dilinin Mandarin Çincesi olacağını duyuruyor. Bu da anaokulu ve kreş dahil, daha altındaki bezi terk etmemiş her Uygur, Kazak, Kırgız bebeğine Han etnik kimliğinin dayatılması için yasal dayanak demek.
ÇKP, özellikle ailesini toplama kamplarına attığı Doğu Türkistanlı bebek ve çocukları toplu halde Çin’deki yatılı okullara dağıtıyor, burada zorunlu asimilasyona tabi tutuyor ve bununla da kalmayıp onları Türklüğüne düşman birer ÇKP fedaisi haline getiriyor.
Fakat soykırım programını nihayete erdirmek için daha köklü bir çözüme ihtiyaçları var. Çinli Nazilerin “nihai” çözümü, “Türk sorunu”nu kökünden halletmek. Hoten’deki hukuk bürosunun duyurduğu yasa, bunun için var. Tek bir Uygur çocuğunun bile annesinden öğrendiği Uygurca ninniyi hatırlaması istenmiyor.
Aslında bahsedilen yasanın kendisi Çin Anayasasına tamamen aykırı. Çin bir ulus devlet değil Anayasada 56 ulusu ayrı ayrı tanımış federasyon. Pekin yönetimi, 1949’daki hukuksuz ilhaka rağmen Doğu Türkistan’ın ulusal haklarını tanımak zorunda. Çin, çıkardığı bu yasa ile öncelikle kendi varlık senedi olan anayasasını çiğniyor. Bu bakımdan Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı yönünde bir başka hukuki argüman ortaya çıkmakta.
Bununla birlikte pratikte yaşananları ise tüm engelleme ve karartma çabalarına karşın yıllardır görüyoruz. Doğu Türkistan, sizi ÇKP kontrolünde gezdirdikleri turistik vitrin mekanları haricinde, sokaklarında rahatça Uygurca konuşamayacağınız bir açık hava hapishanesi.
Dahası; demek ki son 20 yılda Doğu Türkistan’da liseler, ortaokullar ve ilkokullar da zorunlu olarak Çincenin dayatıldığı birer Türk soykırımı tesisine dönüşmüş.
Okul öncesi Çince zorunluluğuna yasal kılıf getirmek ise dünyanın en mazlum halkı olan Uygurları yok etme planının en şeytani aşaması olsa gerek.