Kadın voleybol milli takımımızın başarısı, en çok gericileri rahatsız etti. Eve hapsetmek, köle seviyesine indirmek istedikleri Türk kızlarının dünya çapında büyük bir başarıya kavuşması zaten morallerini bozmak için yeterliydi ama Filenin Sultanları bununla da kalmadı. Daha önceden de olduğu gibi yine Atatürk ve Türklük vurgusu yaptılar, doğal olarak konumlandıkları yeri, net bir şekilde ortaya koymaktan geri durmadılar. Bu da gericileri daha da delirtti…
Filenin Sultanları arasında gericilerin en çok saldırdığı isim olan Ebrar Karakurt, aynı zamanda Atatürk ve Türklük vurgusunu en çok yapan sporcu. Özellikle Atatürk’ün “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” sözü ve Atatürklü bir görsel eşliğinde yaptığı “Atatürk’ün altın kızları” notlu paylaşım, Atatürkçü kesimlerde büyük beğeni topladı.
Bu esnada Akit gazetesinin internet sitesi, Ebrar’a “milli utancımız” sözleriyle saldırmakla meşguldü. “Akit ürür, kervan yürür,” diyerek üzerinde durmamak da mümkün olabilirdi belki ama işin temelinde çok daha önemli bir nokta var. Akit ve benzeri tüm gericiler, Ebrar’a iddia ettikleri gibi “sapkın” vs. bir yaşam tarzı olduğu için değil; Ebrar, Türk ve Atatürkçü kimliğini gururla, geri adım atmadan ve çekinmeden ön plana çıkardığı için saldırıyorlar.
Tam da bu nedenle zaten başarılarıyla gerçekten milli gururumuz olan Filenin Sultanları ve Ebrar, bizim için daha da önemli ve gurur kaynağı. Bu ağzından köpükler saçarak hırlayan güruha karşı onu savunmak ve yanında durmak da boynumuzun borcu.
Türk’ün cesur kızı, elbette yanındayız!
Ama Ebrar’a saldıranlar sadece dinci gericiler değil. Kürtçü faşistler de bu saldırıya katılmaktan geri kalmadı. Onların da “sağlam” bir gerekçeleri var. Ebrar’ın, yarı finale yükseldiklerinde attığı tweet Türk düşmanı etnik faşo ağaların tüylerini diken diken etmiş:
“Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri. Yarı finaldeyiz.”
Belki de Ebrar Karakurt’un bunu yazarken doğrudan politik anlamda bir Türkçü mesaj verme kaygısı yoktu. Türk milli takımının bir oyuncusu olarak elbette Çinli ya da Amerikalı değil, “Türk” olarak seviniyordu. Yani herhalde milliyetçiliğin daha doğal, primordial bir hali bulunamazdı. Ve bu doğal Türklük, muhtemelen etnik faşistleri daha da çok rahatsız etmişti.
Kısacası Ebrar, Atatürkçü ve Türk olduğu için gericilerin ve bölücülerin çift cepheden başlattıkları saldırı kampanyasının hedefine alınmıştı. Ebrar’a saldıranlar bunlar, peki savunması beklenenler nerede?
Feminist çevreler Ebrar’ı savunmadı. Normalde bir kadına yapılan bu tip bir saldırıda mutlaka sahaya inecek olan bu Türkiye’ye özgü (!) feministler, Ebrar’a yapılan gerici saldırıyı umursamadılar, kimileri Ebrar’ın kadın kimliğiyle değil Türk ve Atatürkçü kimliğiyle, ortaya çıkmasını yanlış bulduklarını da söyledi.
Son dönemde Türkiye’nin temel meselesini laiklik olarak tespit eden Birgün gazetesi gibi sol-sosyalist çevreler de yaşananlara kayıtsız kaldı. Yobazlar saldırırken sessiz kalmayı ve izlemeyi seçtiler.
Bir diğer tepki vermesi beklenen grup da LGBT çevreleriydi ama onların da umurunda olmadı. Ne de olsa Ebrar, kimliğini saklamayan ama bunu bir politika haline getirmeyen bir isimdi. Ve bu nedenle de Türk toplumu bu meseleyi sorun etmezken, LGBT “politikacıları” onu savunmamayı, yobaz saldırıyı görmezden gelmeyi seçtiler.
Gariptir… Türkiye’de feminist ve LGBT çevreleri tarafından umursanmak ve önemsenmek için mutlaka ucube etnik ırkçı “solun” içinde ya da en azından yakınlarında olmanız gerekiyor. Yoksa kim ve ne olduğunuzun önemi olmaz, yok sayılırsınız…
Kısacası Ebrar’a saldıranlar, ona Türk ve Atatürkçü olduğu için savaş açmışken onu savunmaktan geri duranlar da aynı nedenle bunu yaptı, yapıyor. Yani Türklük ve Atatürkçülük karşısındaki garip ittifak bu olay dolayısıyla bir kez daha açığa çıkmış bulunuyor.
Normalde de herhangi bir sebeple bir Türk kızı yobazların saldırısına uğrasa yanında durmak görevimizdir. Ama Ebrar’ı savunmak daha da çok görevimiz. Sessiz ve umursamaz olamayız.
Haydi savunmaya!