Karar Gazetesi yazarı Akif Beki’nin bugün yazdığı yazı, kaderini Tayyip Erdoğan’ın merhametine teslim etmiş bir gazetecinin ruh halini göstermesi açısından çok çarpıcı…
“İyi haberler gelmeye devam ediyor.” cümlesiyle başlayan yazı; Efgan Ala’nın AKP Genel Başkan Vekilliğine getirilmesini coşkuyla selamlıyor, bu atamanın Mehmet Şimşek’in yeniden görev almasının devamı olduğunu söylüyor. “AKP’de artık yanıltıcı propaganda istenmediğini ve son yer değiştirmelere bakınca makul politikalara dönüş alametlerinin çoğaldığını” belirterek devam ediyor.
Beki’nin yazısında geçen “Dua edelim de Erdoğan başarsın” ifadesi ibretlik…
Davutoğlu’na yakın Karar Gazetesi’nde bu tarz bir yazının çıkması, Kılıçdaroğlu sayesinde meclise girebilmiş eski AKP’lilerin yeni dönem politikaları açısından bir ipucu olabilir.
Her ne kadar Kılıçdaroğlu bu partilerin imzaladıkları mutabakat metnine aykırı davranmayacaklarını düşündüğünü söylese de, İslamcı geleneğin Abdüllatif Şener örneğinde olduğu gibi davranma ihtimali son derece kuvvetli.
Diğer taraftan Erdoğan’ın merhametine sığınanlar, eski AKP’li olanlarla sınırlı değil. Muhalefetin her kesiminden “bükemediği bileği öpmek için” sıraya girmeye çalışan örneklerle karşılaşacağız. Yenilgi dönemlerinde bu örneklerin sayısı artar.
Böylesi bir dönüşüm için kişi kendini huzurlu hissettirecek argümanlar üretmeye çalışır. Kimi AKP’nin artık “milliyetçi” olduğunu, kimisi Atatürk’ü ön plana çıkardığını söyleyerek bu kervanın yolcusu olmak ister.
Beki ve arkadaşlarının payına da AKP’nin yeni kadrolar üzerinden toplumsal uzlaşma mesajı verdiği; Erdoğan’ın bu döneminin herkes açısından daha güzel olacağı beklentisi düşüyor.
İşin ilginç yanı önümüzdeki günler tüm bu beklentileri haklı çıkaracak ve “Erdoğan’ın normalleştiği” bir sürece de sahne olabilir.
Sonuçta “sevmek isteyen” kendisine bir sürü gerekçe yaratabilir.
Kişiyi zavallı kılan şey ise güçsüzlüğünü, acizliğini ve yorgunluğunu haykırarak iktidara göz kırpmaya ve sesini duyurmaya çalışması. Böylesi bir yaklaşımın varacağı yer bellidir.
AKP seçimleri kazanmasına rağmen ortada büyük bir zafer havasının olmaması, ekonomik ve siyasi krizin devam etmesinden kaynaklanıyor. 2018’de de Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılmış ancak sadece 1 sene sonra İstanbul ve Ankara kaybedilmişti.
Böylesi bir tecrübe varken Erdoğan’ın “iyi polis”i de “kötü polis”i de oynamaya çalışması beklenebilir. Ancak bu tercihin İslamcılığın “günü kurtarmak” adına kullandığı geleneksel bir yöntem olduğunu çok iyi biliyoruz.
Yani ortada “dua edecek” hiçbir şey yok!
Üstelik Beki’nin “makul insan” olarak gösterdiği Efgan Ala’nın çözüm sürecinin mimarlarından biri olduğunu, hendek döneminin İçişleri Bakanı olduğunu ve mülki amirlere “buralara müdahale etmeme” emrini veren kişi olduğunu da hatırlıyoruz.
Çözüm sürecinin suç ortaklarının yeniden görev almasına sevinmek için ya HDP’li ya da ileri derecede ahmak olmak gerekiyor.