Resmi Gazete’nin bugün yayınlanan sayısında, Erdoğan’ın atadığı bakan yardımcılarının listesi bulunuyor. Yeni atanan isimler ve görevlerine devam edenler göz önüne alındığında, Erdoğan’ın seçimlerden sonra makulleşeceğini düşünen kimi “muhaliflerin” bir kez daha hüsrana uğrayacakları kesin.
İşte bu isimlerden biri, geçtiğimiz dönem de Adalet Bakanı Yardımcılığı yapan Akın Gürlek. Akın Gürlek, 1 yıl önce, 2022 yılının Haziran ayı başında, Adalet Bakanı Yardımcısı olarak atanmıştı.
Akın Gürlek, tam da AKP’nin “adalet”ini temsil edecek türden bir hâkim. Akın Gürlek konusunda şaşılacak şey, AKP’ye bu kadar iyi hizmet ettiği halde neden hâlâ bakan yapılmadığı olabilir belki.
Bugün yazılı ve görsel basında Akın Gürlek üzerine epey haber yapıldı. Bir tanesine bugün İsmail Küçükkaya’nın Halk TV’de sunduğu sabah programında denk geldim, birkaç tanesini de internet sitelerinden okudum.
Özellikle muhalif olarak bilinen medyadaki mevcut tüm haberlerde belli başlı şeyler öne çıkarılıyor. Akın Gürlek’in hâkimlik yaptığı dönemde AYM kararlarını bile tanımaması ve yine hâkimlik yaptığı dönemde karara bağladığı tartışmalı davalar.
En başta verilen örnek ise Selahattin Demirtaş’ın ceza aldığı davanın hâkimi olması. Bunun dışında Canan Kaftancıoğlu’na verilen hapis cezasının, Can Dündar’ın kaçak ilan edilmesi ve gayrimenkullerine el konulması kararının, Şebnem Korur Fincancı’ya verilen hapis cezasının, Çağdaş Hukukçular Derneği davasında avukatlara verilen hapis cezalarının altında hep aynı isim var: Akın Gürlek.
Elbette bütün bu örnekler doğru. Başta da belirttiğim gibi Akın Gürlek, AKP’nin “adalet”ini en iyi temsil eden isimlerin başında ve bu hukuksuz kararların altında imzası olmasında şaşılacak bir şey yok. Ancak verilen örneklerde büyük bir eksiklik var. O da Akın Gürlek’in Türk Solu Başyazarı Gökçe Fırat hakkında 2017 yılında verdiği hukuksuz tutuklama kararı.
3 Eylül 2016 tarihinde, “silahlı örgüt hiyerarşisine dâhil olmaksızın örgüte bilerek, isteyerek yardım etmek” iddiasıyla tutuklanan Gökçe Fırat, 31 Mart 2017 günü görülen ilk duruşmada beraat kararı aldı. Gökçe Fırat daha cezaevinden çıkmadan hakkında yeni bir soruşturma başlatıldı: “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” ve “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek.” 14 Nisan 2017 tarihinde de başkanlığını Akın Gürlek’in yaptığı mahkemece tutuklandı. Gökçe Fırat, tahliye edildiği 15 Haziran 2020 tarihine kadar 4 yıl hukuksuz bir şekilde tutuklu kaldı.
Birçoğunuz bunu bilmez bile belki, çünkü o çok muhalif gazetelerde, televizyonlarda yapılan haberlerde Gökçe Fırat’ın ismini ve uğradığı hukuksuzluğu göremezsiniz. Çünkü o “muhalif” gazete ve televizyonlarda, Gökçe Fırat ismine karşı bilinçli bir sansür uygulanmaktadır.
Ancak Akın Gürlek’in hâkimlikten Adalet Bakanı Yardımcılığına uzanan yükselişinin hareket noktası, Gökçe Fırat hakkında verdiği hukuksuz tutuklama kararıdır. Bugün Akın Gürlek diye birinden bahsediyorsak bunun en önemli sebebi, Akın Gürlek’in Gökçe Fırat hakkında verdiği hukuka aykırı karardır. Ama sözde muhalif basınımızda ne Gökçe Fırat, ne de Akın Gürlek’in Gökçe Fırat hakkında verdiği hukuksuz karar ile ilgili tek bir harf bile bulamazsınız. Bu, bir yıl önce Akın Gürlek ilk kez Adalet Bakanı Yardımcısı olarak atandığında çıkan haberlerde de böyleydi, bugün de böyle.
Akın Gürlek ilk Adalet Bakın Yardımcısı olduğunda gerek ben, gerekse Türk Solu yazarlarından Kaya Ataberk, Akın Gürlek’in Gökçe Fırat hakkında verdiği hukuksuz kararı hatırlatan yazılar yazmıştık. Bu yazıları da ayrıca aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz:
https://www.turksolu.com.tr/gokce-firati-tutuklayan-akin-gurleke-odul-adalet-bakan-yardimcisi-oldu/
https://www.turksolu.com.tr/akin-gurlekin-yukselen-kariyeri-gokce-firati-tutuklayarak-baslamisti/
Yine haberlerde Akın Gürlek mağduru olarak geçen Sırrı Süreyya Önder’in, Selahattin Demirtaş’ın mahkumiyetindeki rolü ve Akın Gürlek’le neyin pazarlığını nasıl yaptığını da Gökçe Fırat’ın Türk Solu’nda 1 Haziran 2022 tarihinde yayınlanan “Sırrı Süreyya, Demirtaş’ı nasıl mahkûm ettirdi?” başlıklı yazısından okuyabilirsiniz.
Bu hatırlatmaları tekrar tekrar yapıyoruz, çünkü bizim o çok dürüst, çok ahlaklı, sansürden muzdarip “muhalif” medyamız içinde Gökçe Fırat’ın uğradığı mağduriyeti ve 4 yılının çalınmasını yazacak, söyleyecek kimse yok ne yazık ki.
Geçtiğimiz yıl Akın Gürlek Adalet Bakanı yardımcısı olarak atandıktan sonra basında çıkan haberler ve Gökçe Fırat’a uygulanan sansür üzerine yazdığım yazıyı şu cümlelerle bitirmiştim:
“Akın Gürlek ile ilgili haberler ve Gökçe Fırat’a yönelik sansür, basının ilkesizliğini, vicdansızlığını ortaya koyan bir turnusol kağıdı işlevi görmüştür. Sabah akşam sansür diye bağıran en solcu, en muhalif, en ulusalcı gazetelerin, televizyonların, Gökçe Fırat’ı nasıl sansürlediğini bu iki gün içinde tüm Türkiye gördü.”
Aradan geçen bir yılda sözde muhalif basında sansür, ilke ve vicdan açısından ne yazık ki hiçbir şeyin değişmediğini, hâlâ Akın Gürlek mağdurları arasında ayrımcılık yapıldığını ve Gökçe Fırat’ın bilinçli bir şekilde sansürlendiğini bugün bir kez daha gördüm.