Bugün Ekrem İmamoğlu’nun, T24‘ten Murat Sabuncu ile yaptığı bir röportajı yayınlandı. Biz de böylece kendisinin yeni açılımını öğrenmiş olduk: Ekrem İmamoğlu Kürtçe öğrenecekmiş! Nereden çıktı şimdi Kürtçe öğrenmek derseniz buyurun kendisinden dinleyelim:
“Bazen hiç Türkçe bilmeyen Kürt vatandaşlarımızla karşılaşıyoruz. Özellikle kadınlarda daha çok oluyor ya da yaşı oldukça yukarıda olan Kürt vatandaşlarımızda oluyor. Onların da duygularını anlamak istiyorum açıkçası. Ve gerçekten kendime sordum ben niye hiç Kürtçe bilmiyorum? En azından merhaba diyecek kadar, bir nasılsın diyecek kadar onun halini hatırını soracak kadar…”
Öncelikle şunu soralım: Eğer İmamoğlu’nun dediği gibi durumlarla çok sık karşılaşıyorsa (ki öyle olmadığını biliyoruz) bu noktada Kürtçe öğrenmek, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın işi midir? Bulursun bir iki personel, onlara yaptırırsın. Sen niye böyle bir işe girişiyorsun? Hangi Kürtçeyi, kimden ve nasıl öğrenecek, diye sormayalım bile. Malum, iki Kürt’ün birbiriyle aynı Kürtçede anlaşması bile epey ender rastlanan bir hal…
Ekrem İmamoğlu’nun kazanmak için Dem Parti oylarına ne kadar bel bağladığını bildiğimiz için buradan çıkarmamız gereken daha yüksek ihtimalli sonuç, kendisinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni iki dilli bir yapıya dönüştürecek bir Kürt-Kürtçe açılımı başlatmış olduğudur. Bunu yapmaya kalkışacağından pek şüphem de yok açıkçası.
Ama iki dillilik yetmez ki! Ekrem Bey’in yapması gereken daha çok iş, atması gereken daha çok adım var. İlk aklıma gelen; İstanbul’da yaşayan ve sayıları milyonlarla ifade edilen Arapları ve Arapçayı ne yapacağı. Türkiye’de, hele de İstanbul’da yaşayıp Türkçe bilmeyen Kürtlerin oranı belki binde bir, belki de daha azdır ama Araplar için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Arapların en az yüzde 90’ının Türkçe bilmediğini var sayarsak herhalde bu mantıkla Ekrem Bey’in biraz Arapça da öğrenip belediye hizmetlerini Arapça olarak da verdirmeye başlaması gerekir. Türksüzleştirmenin tutarlılığı bunu gerektirir.
Elbette bu işin sonu yok. Afganlar için Dari ve Peştuca, Pakistanlılar için Urduca, Esenyurt ve Yenikapı özelinde Afrika Nijer-Kongo ve Bantu dilleri vs… Neyse Ekrem Bey’in işini daha fazla zorlaştırmayalım. Dünya çapında bir metropol olan İstanbul’un belediye başkanı olarak enerjisini biraz İngilizce öğrenmeye sarf etmesi daha mantıklı olacaktır.
Ekrem Bey’in aklına bu saydıklarımızın hepsi gelir ama şimdi önereceklerim asla gelmez. Bunları da bedava bir danışmanlık hizmeti olarak sunalım kendisine: Madem dil işlerine girdi, İstanbul’da yaşayan epey bir Türkistan Türkü olduğunu da hatırlatalım. Mesela Zeytinburnu’nda çalışma yapacağı zaman bu iş Özbekçe, Uygurca, Kazakça öğrenmeyi gerektirir. Ekrem Bey’in Türklerle ilgili bir gündemi olduğunu sanmadığım için söylüyorum. Tabii tüm bunları öğrenmeyi bir kenara bırakıp aksansız İstanbul Türkçesi çalışmak da yine İBB Başkanı için iyi bir seçenek olabilir. İlla Kürtler için bir şey yapacaksa da İBB Türkçe kursları açsın, en iyi çözüm budur.
Bilirsiniz Ekrem Bey siyaseten kurnazlığın şampiyonlarındandır. Bu özelliğine uygun olarak, bir yandan Kürtçe açılımı yaparken diğer yandan aynı röportajda Türklüğüyle gurur duyduğunu filan da söylemiş. Akıl bu ya; hem DEM Partililerden oy alacak ama bir yandan geçen seçimde kendisini desteklemiş olan Türk milliyetçilerine de hoş görünecek. Kendisi kurnaz ama insanlar da bu kadar saf değil tabii… Böyle herkesi memnun eden bir siyaset olmaz, olsa da sonuç alamaz. Bir de sahtelikle yapılan her şey hemen kendini belli eder. Bakın Ekrem Bey, Türkülüğü sözde överken nasıl hataya düşüyor:
“Orta Asya’ya kadar ben nasıl bir etnik kökenin parçasıyım diye baktığımda hayranlıkla bakarım.”
Bir söylem gerçek olmayınca olmuyor işte. Ekrem Bey öncelikle Türk’ün bir etnik köken değil, bin yıllara damgasını vurmuş dünyanın en büyük milletlerinden birisi olduğunu öğrenmeli. Bu konulara girecekse de ondan sonra girsin.
Ya da hiç girmesin daha iyi… Çünkü yine olmayacak.
O yeni Kürt-Kürtçe açılımının yoluna biz kendi Türklüğümüzün yoluna…