20.yy’ın en efsanevi kahramanlarından biri Che Guevara’dır. Bugün kendisinin, CIA görevlisi Félix Rodríguez’in yönettiği Bolivya infaz mangası tarafından şehit edilmesinin 56. yıldönümü.
Che’nin son anları ile ilgili çok şey yazıldı çizildi. Kahramanca yaşayan, kahramanca savaşan ezilen ulusların kahraman evladıydı. Ve son anlarında yine kahramanca can verdi. Emperyalizme uşaklık eden her türden faşist ve gerici ise genellikle bunların “devrimcilerin uydurması” olduğunu iddia etti.
AKP’li İsmail Kahraman gibi Altıncı Filo’ya secde eden İslamcılar, özellikle Che Guevara ve Deniz Gezmiş gibi ulusal kurtuluş savaşçısı şehitlere her fırsatta hakaret eder. Çağımızın direniş ermişlerine “eşkıya”, “son anda korkmuş” gibi iftiralarla saldırırlar. Ancak ABD’nin Ulusal Güvenlik Arşivi’nin (NSA) 2016’da açıkladığı Küba belgeleri yepyeni bilgileri ortaya koydu. Bizzat onu katleden düşmanlarının kendi iç yazışmaları ve raporlarıydı bunlar.
NSA’nın Che’nin infazından 50 yıl sonra üzerinden gizlilik kararını kaldırıp, paylaştığı belgelerin bağlantısını incelemek isteyenlere aktarıyorum: https://nsarchive2.gwu.edu/NSAEBB/NSAEBB5/
Belgelerden özet olarak aktarıyorum. Che Guevara 8 Ekim’de yakalandıktan sonra gün boyunca bütün sorgularda tek bir kelime söylemedi. Subaylarla asla konuşmadı. Bir tek erlerle sohbet etti. Sigara istedi. Kendisine bir er tarafından verilen sigarayı almaya kalkan bir subayı tekmeledi. İnfazından önce yeniden sorguya yeltenen başka bir subayın ise suratına tükürdü. Son isteği ise tutsak olarak tutulduğu kulübede, öğretmenlik yaptığını öğrendiği Julia Cortez ile sohbet etmek oldu. Cortez’e okul olarak kullanılan kulübenin pedagojik olmadığını, halk çocuklarına bunu reva göre Bolivya oligarşisinin elebaşları ve subaylarının Mercedesler ile gezdiğini anlattı. Cortez “bakışları dayanılmaz derecede sakin ve deliciydi” diye tasvir ettiği Che’nin gözlerine bakamadığını aktaracaktı yıllar sonra.
Son gün yaşananlar ise CIA belgelerine göre şu şekildeydi: İnfazdan 30 dakika önce CIA ajanı ve ABD subayı Félix Rodríguez, gerilla savaşçılarının yeri için yeniden sorgulama başlatmak istedi. Che hiçbir yanıt vermedi. Birkaç Bolivyalı askerin yardımı ile Rodríguez, Che’yi ayağa kaldırdı. Kulübenin dışına çıkardı. Rodríguez ve diğer askerler Guevara’nın yanında fotoğraf çekildi. Rodríguez, Guevara’ya idam edileceğini söyledi. Bolivyalı erlerden biri Guevara’ya ölümden sonra hayatı düşünüp düşünmediğini sordu. Che “hayır” diye yanıtladı, “devrimin ölümsüzlüğünü düşünüyorum”.
Birkaç dakika sonra Çavuş Terán onu vurmak için kulübeye girdi. Che ayağa kalktı ve Terán’a son sözlerini söyledi: “Beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur, korkak! Sadece bir adamı öldüreceksin!”
Terán tereddüt etti, sonra M2 karabinasını Guevara’ya doğrulttu. Ateş açarak onun kollarından ve bacaklarından vurdu. Guevara yerde kıvranırken, acı ile ses çıkarmamak için bileklerinden birini ısırırken, Terán bir kez daha ateş etti, göğsünden vurdu.
Rodríguez’e göre Guevara’nın yerel saatle 13.10’da öldü. Guevara, Terán tarafından toplam dokuz kez vuruldu. Beş mermi bacaklarına, bir mermi sağ omzuna, bir mermi sağ koluna, bir mermi göğsüne, bir mermi boğazına geldi.
CIA belgelerinde, Felix Rodriguez’in Che’nin kolundaki saati çaldığı ve ABD’ye döndüğünde gösteriş yapmak için herkese gösterdiği ayrı bir andıç ile not düşülmüş. Yine Felix Rodriguez’in Domuzlar Körfezi’nde görev almış Küba kökenli ABD vatandaşı olduğu, Küba Devrimine ve Che’ye şahsi bir kini olduğunu da öğreniyoruz.
Che Guevara sadece Marksist bir devrimci değil aynı zamanda bir Ulusal Kurtuluş Savaşçısı ve ideoloğuydu. Castro ile birlikte kurdukları devrimci Küba’da heykeli olan sadece üç tane yabancı siyasi lider vardır. Bunlardan biri Marks, biri Lenin, diğeri de Atatürk’tür.
Che sadece Küba’da değil, Guetamala, Kongo ve Bolivya’da da emperyalizme karşı savaştı. Bu ülkelerdeki isyancılar komünist dahi değildi. Bolivya’da Moskova güdümlü Bolivya Komünist Partisi kendisine karşı çıkmış ve kınamıştı.
Kongo’da, Avrupalı sömürgecilerin katlettiği Lumumba’nın taraftarlarının başlattığı isyana Kübalı gönüllüler ile birlikte katıldı. Simba direnişinin içinde hem Çin hem Rus hegemonyasının temsilcileri vardı. Her iki güç Che Guevara’dan rahatsızdı. Che Kongo’dan ayrıldıktan sonra Kongo direnişi iki hegemonyacı güç tarafından parçalandı.
Che’nin “yalnızlığı” Tam Bağımsızlıkçı, Ulusal Kurtuluşçu olmasındandı. O yalnız değildi. Emperyalizme karşı savaşan bütün ezilen uluslar, yoksul köylüler, işçiler, öğrenciler, aydınlar ile yan yana, milyarlarca sıradan insan ile birlikteydi.
24 Şubat 1965’te Cezayir’de katıldığı Afrika-Asya Ekonomik Dayanışma Toplantısında SSCB’yi, yeni bağımsızlığını kazanmış ülkelere, Batılı kolonyalistlerinkine benzer ticari anlaşmalar ve siyasi paktlar dayatmakla eleştirmişti. Yani ABD’ye karşı Rusya’ya, Rusya’ya karşı Çin’e, Çin’e karşı ABD’ye yaltaklanan bir mandacı asla olmadı. “Dünya beşten büyüktür” diyerek, kendine yeni emperyalist efendi arayan pazar çığırtkanı dansözler gibi hiç değildi. Tupac Amaru’nun, Jose Marti’nin, Mustafa Kemal’in, Ho Şi Minh’in kumaşındandı tıyneti.
Bu yüzden Müslüman da olsa Hıristiyan da, milliyetçi de olsa İslamcı da, sosyalist de olsa demokrat da, fark etmez. Dünyanın neresinde bir ezilen ulus direnişçisi varsa Che Guevara’yı sever, anar.
Ancak!!! Bir tek Amerikan uşakları, şu veya bu emperyalizmin taşeronları Che’yi anamaz. Bugün 1 milyona aşkın Arap ve Türkmen, ABD subaylarının emri altındaki PKK’lı teröristler tarafından etnik temizliğe uğratıldı. Suriye’nin kuzeyinde sahte bir idare kurdular. Kendine “gerilla” diyen bu ABD “kontraları” Che’yi anamaz.
Ellerinde ABD bayrağı, günümüzün Felix Rodriguezleri ile halay çekenler, “US Air Forces, gel bizi kurtar” diyenler, emperyalizme uşaklık eden Kürtçü faşistler, etnik şovenistler Che’yi anamaz. Kendine “solcu” deyip utanmadan ABD’nin taşeronunun taşeronluğunu yapanlar, ABD beslemesi PKK’nın beslemesi haline gelenler hiç anamaz!
Siz saat hırsızı, CIA ajanı Felix ile birlikte foto çektiren “üniformalı” yerel serserilerden ibaretsiniz. Siz gerilla değil, kontrasınız.
Biz ise Che’nin yanında olanlarız. Gerçek Kemalistler, gerçek sosyalistler, gerçek Ulusal Kurtuluşçular ve gerçek ezilenler! Göğsümüzü gere gere kahramanımızı anıyoruz.