Bugün Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının 101. yılı. Bu barış antlaşması sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı verilmiş başarılı ilk Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın zafer deklarasyonudur. Bu yüzden, 24 Temmuz sadece kahraman Türk Milleti’nin değil Tupac Amaru’dan, Bolivar’dan Ömer Muhtarlara, Jose Martilere kadar sayısız kez ayaklanmış ancak emperyalistlere nihai yenilgiyi yaşatamamış bütün ezilen ulusların da zafer günü ve bayramıdır.
20.yy’da Sultangaliyev, Nehru, Gandi, Ho Şi Minh, Fidel Castro, Ebulfeyz Elçibey gibi sömürgeciliğe karşı mücadele eden sayısız Ulusal Kurtuluş Savaşçısı, Atatürk’ü ve Türk milletini örnek aldıklarını defalarca açıklamıştırlar. Nitekim bugün Sovyetik sosyalizmin heykel kültü geleneğine bilerek ve isteyerek karşı çıkan sosyalist Küba’da yer alan çok az sayıdaki heykelden biri dahi Atatürk heykelidir. Lozan tüm devrimciler için de büyük bir ilham ve umut kaynağı olmuştur.
Lozan’ın içeriğine ve metnine hiç girmeyeceğiz. Ulu Önder Atatürk ölümsüz eseri Nutuk’ta tam 13 sayfa boyunca (Nutuk, 1938 Tıpkı Basım, Mustafa Kemal Atatürk, İleri Yayınları Altıncı Basım Ocak 2018, sayfa 538-551) 12 başlık altında emperyalist düşmanla olan tartışma maddelerini özetlemiştir. Ve her 12 maddede de Türk tarafının istedikleri olmuş, Türkiye muazzam bir zafer kazanmış, böylelikle 1699’dan itibaren devam eden makûs talihimizde bir sayfa daha kapanmıştır. Meydanda savaşı kazanıp, masada kaybetme dönemine İsmet (İnönü) Paşa’nın liderlik ettiği TBMM Delegeleri son vermiştir. Artık ezilen uluslar için hem meydanda hem masada kazanma çağı açılmıştır.
İşte tüm bu nedenlerden dolayı emperyalistler Lozan’dan nefret eder. Sırf bu nedenle ABD emperyalizmi uzun yıllar Lozan’ı yasama organında onaylamadı. Türk Hukuk tarihi için de önemli bir makaleye atıf yapmak istiyorum. Bu makale Harvard Uluslararası Hukuk Profesörü Manley O. Hudson tarafından 1927 yılında yazılmış. Başlığı “Law Reform in Turkey” yani Türkiye’de Hukuk Reformu.
Hudson, makaleyi Amerikan Barosu’nun dergisi için yazmış. Ancak hitap ettiği topluluk ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosu üyeleri. Hâlâ Lozan’ı imzalamamış bu topluluğa, artık kapitülasyonlar döneminin kapandığını, konsolosluk mahkemelerinin kaldırıldığını, ABD ticaretinin bundan büyük zarar gördüğünü, ancak ABD yasama organlarının Lozan’ı kabul etmemek yönündeki ısrarının ABD’ye çok daha büyük zarar verdiğini ve vereceğini hatırlatıyor.
Hudson, Türkiye’nin sadece Lozan’daki kazanımlarla kalmadığını, yeni Medeni Kanun, Borçlar Kanunu gibi reformlarla, tüm bağımsız devletlerle eşit bir konum kazandığını belirtiyor. Tarihte Rus Devrimi ve Türk Devrimi’nden başka bu kadar köklü hukuk reformlarının bu kadar kısa sürede gerçekleştiği başka bir ülke olmadığını not ediyor. ABD’de bazı çevrelerdeki, yeni Türkiye’ye Osmanlı döneminde olduğu gibi bazı “reformların” dayatılabileceğini ve kapitülasyonların geri gelebileceği şeklindeki görüşlerin tamamen hayal ürünü ve gerçekdışı olduğunu belirtiyor. ABD’nin tek şansının artık yeni ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kanunlarını ve tabii ki Lozan’ı tanımak olduğunu vurguluyor.
Daha fazla söze ne gerek var! ABD’de ve diğer emperyalist ülkelerde dahi her zaman sağduyu sahibi insanlar olmuştur. Hudson, emperyalizm açısından Lozan’ın anlamının ne olduğunu çok güzel özetlemiş ve yine de Türk milletinin bağımsızlık iradesini kabul etmek zorunda olduklarını yinelemiş.
Lozan, Tam Bağımsız, egemen ve tüm uluslarla eşit Türkiye demektir. İşte bu yüzden emperyalistler hep nefret ettiler Lozan’dan. Hep altını oymak istediler.
Başka kimler hiç sevmedi? Rum faşistleri hiç sevmedi. Ermeni yayılmacıları ve ırkçıları hiç sevmedi. Kendini Kürtçü olarak tanıtan Aryan ırkçısı teröristler hiç sevmedi. Ve tabii İstiklâl Savaşımız boyunca bunlarla ittifak ve işbirliği yapan sözde “İslam”cılar -ya da kripto-Rum ırkçıları mı desek- hiç sevmedi.
Ruh hastası, deli ajan Kadir’i hepimiz hatırlıyoruz. Geçen hafta İzmir’de sahnede Atatürk resmi ve Türk Bayrağı olduğu için sahneye çıkmayı reddeden Despina Vandi isimli Rum faşistinin ağzından taşan zehir dolu saçmalıklar bana tam olarak Deli Kadir’i ve ona üstat diyen AKP’li hainleri hatırlattı.
PKK’lı faşistler, Rum faşistleri, Enosisçi, Asalacı teröristler veya sözde “İslam”cı özde Türk düşmanı kripto ırkçılar… Hiç fark etmez. Bunların Atatürk ve Türk Bayrağı karşısında tavırları birebir aynıdır. Şaşmaz.
Kendilerini adeta köpek mamasıyla besleyen emperyalistler gibi, Türk Bayrağını ve Atatürk’ü gördüler mi, çıldırırlar. Lozan’ın her yıldönümünde ağızları köpürür. Kimi “Büyük Kürdistan”dan, kimi “Büyük Ermenistan”dan bahseder Haç çıkarır. Kimi de Deli Kadir gibi utanmadan “İslam” adına “keşke Yunan kazansaydı” der. Bunlar bir tek, “100 yıl sonra Lozan bitince zengin olacakmışız, petrol fışkıracakmış” diyen beyinsiz dangalakları kandırabilirler. Tek başarabilecekleri, emperyalist ağababalarından mamalarını kapabilmek olabilir bu hainlikleriyle.
İstediğiniz kadar çıldırın, istediğiniz kadar tepinin. Eninde sonunda selam durmayı öğreneceksiniz Türk’ün vatanında sonsuza kadar dalgalanacak Türk Bayrağına.