Cumhuriyet ilan edildiğinde asıl kaybeden emperyalizmdi.
Elbette sadece emperyalizm değildi. İşgalci emperyalistlere taşeronluk yapan padişah da kaybetmişti. Padişahla birlikte onun emrindeki İslamcı kesim de. İslamcı kesimin kimi zaman arkasına saklanan, kimi zaman önünden giden Batıcı liberaller de. Ve her bir kesimin içine girmiş Kürtçüler de.
Kurtuluş Savaşımız yedi düvele karşı verilmiş ve kazanılmıştı ama Cumhuriyet savaşı çok daha zorluydu. Yedi düvel tetikte, taşeronları sinmiş ve yeni planlar kuruyorlardı Cumhuriyet’i yıkmak için.
Mustafa Kemal Paşa 1927’de Nutuk’u okurken, Cumhuriyet düşmanlarına meydan okuyordu aynı zamanda, Cumhuriyet dimdik ayaktaydı ve işte onun kurucu lideri de kürsüdeydi.
Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktı!
Cumhuriyet düşmanları Atatürk’e kurdukları pusular ve suikast girişimleri başarısız olunca önce liderin ölümünü beklediler, sonra yavaş yavaş saklandıkları fare deliklerinden çıktılar. 50’li yıllarda başlayan karşı devrim süreci 27 Mayıs İhtilali ile ilk darbeyi yedi, sonra Cumhuriyet’in ilk neslinin çocukları 68’lerde bir sel gibi geçti gericiliğin üzerinden.
80 Darbesi sonrasında ise karşı devrimciler çok daha güçlü bir şekilde geri döndü, Özal’la başlayan ve Erdoğan’a kadar devam eden neredeyse 50 yıllık süreç kesintisiz gericileşme sürecidir.
AKP’nin 22 yıllık iktidarı ise, gerici örgütlenmenin artık iktidar olduğu, iktidar olmakla kalmayıp Atatürk’e, onun mirası olan Ordu’ya, Atatürkçü güçlere savaş açtığı, hapsettiği bir dönem oldu.
Peki sonuç ne?
22 yıllık İslamcı iktidarın yarattığı ucube eğitim sisteminin ve imam hatip liselerinin ürünü olan gençler bile laikliğe sahip çıkıyor, Atatürkçü oluyor.
22 yıldır kendi gençliğini yetiştiremeyen bir İslamcı iktidara karşı 100 yıl sonra bile Cumhuriyet kendi nesillerini yetiştiriyor, Atatürk hâlâ yol gösteriyor.
Bu savaşı onlar kaybetti, Atatürk kazandı.
Bu kavgayı İslamcılar ve emperyalizm kaybetti Cumhuriyet kazandı.
Evet, Atatürk haklıydı:
Cumhuriyet ilelebet payidar kalacak!