Dün AKP lideri muhaliflere sataşırken “Zübük” ifadesini kulandı. “Bunlaaarr Zübük!”
Seçim mitinglerinin günlük atışma ortamında, muhalif liderler de benzer ifadeler ve yakıştırmalarla AKP liderine yanıt verdi. “Hayır Zübük sensin.”
Zübük, Aziz Nesin’in ölümsüz romanı. Mizah klasik yaratmanın en zor olduğu edebiyat dalıdır. Kendi yaşamımız bile bunun kanıtıdır. Çok değil 10 yıl önce güldüklerimize baktığımızda dahi, “ne çabuk değişmiş mizah anlayışımız” diyebiliyoruz. Mizahın gücü güncelliği, politikliği ve dizginsiz akan gündelik yaşamla bağından gelir. Klasik ve evrensel olmasını zorlaştıran da yine bu gücüdür.
Bu yüzden Nasrettin Hoca için Türk ulusunun dehasının insanlık tarihine bıraktığı en büyük miraslarından biri diyebiliriz. Evrensel bir mizah klasiğidir.
Aziz Nesin de 20.yüzyılda evrensel bir ün kazanabilmiş ender mizah yazarlarındandır. Kaldı ki Aziz Nesin’in dahi bazı eserlerini okuduğumda, acaba buradaki mizah biraz geçmişte mi kaldı, dediğim oluyor. Ancak Zübük romanı kesinlikle öyle değildir. 2500 yıl öncesine, antik Yunan’a götürün, Zübük orada da klasik olacaktır. 5000 yıl öncesi Sümer’inde de. 10 bin yıl sonra insanlık yok olmazsa, yine Zübük okunacaktır.
Bu kadar mükemmel bir mizah eserinin, neredeyse kendisiyle yarışabilecek düzeyde bir komedi filmi olabilir mi? Olmuş. İşte o da önce Kemal Sunal’ın sonra da Kartal Tibet ve Atıf Yılmaz’ın dehasıdır.
Zübük romanı ve filmi, Türk insanının 20. yüzyıla ait en büyük gurur kaynaklarından biridir. Elbette öncülleri vardır. Osmanlı ve Ömer Seyfettin’in Efruz Bey’i olmasa, günümüzün ve Aziz Nesin’in Zübük’ü de olmazdı.
Şimdi kısaca sorunun yanıtını bulmaya çalışalım. Kim Zübük? Bugünün Zübük ödülü kime verilebilir?
AKP liderinin önemli bir kalıbı vardır. Herhangi bir mefhumu alır. Sonra “noktasında kimse bize ders veremez.”
Bu çok kullanışlı bir kalıptır kendisi için. Örneğin çevre katliamı yapacağı zaman da “kimse çevrecilik noktasında bize ders veremez…” der. Dandik bir Millet Bahçesi’ne iki tane ağaç dikeceği zaman da…
Şehitlere saygısızlık yapacağı zaman da; “kimse şehitlik noktasında bize ders veremez” der; şehit annesini miting kürsüsüne çıkarıp eline ev anahtarı tutuştururken de.
Örneğin PKK ile açılım yapıp, “Türkçülüğü ayaklar altına aldık” derken de; “kimse bize milliyetçilik noktasında bize ders veremez…” der. “Yerli ve milli” takiyye yapmak için uçurtma şenliği, Teknofest falan açarken de.
Uzatılabilir. Osmanlıcılık, Cumhuriyetçilik fark etmez. İslamcılık veya laiklik de. Hiçbirinde hiç kimse AKP’ye “ders veremez”.
Kürtçülükte de veremez, Türkçülükte de. Sağcılıkta da, solculukta da… Atatürk düşmanlığında da veremez, Atatürkçülükte de…
Zübük’ün dediği gibi; Suudi Arabistan ile cami, Amerikalı dostlarımız ile baraj, Japonlarla fabrika açmasını en iyi biz biliriz. Eh artık Rusya da var.
Bir gün Kudüs’e sefere çıkar, ertesi gün Hayfa limanına ticarete… Cihat noktasında da, ticaret noktasında da doğal olarak kimse ders veremez.
AKP’ye telif edilebilecek hiçbir değer bulamıyoruz. AKP’nin övündüğü bir kavramın mutlaka zıddını da “en iyi yapmakla” övünmektir. Örneğin madencilikte de ders verilemez onlara, çevrecilikte de…
Bu açıdan belki zübüklük bir istisna mıdır? Yani en zıt kıyafetleri en hızlı şekilde giyinip en hızlı bir şekilde istismar etmek… Sanki has AKP ilkesi gibi bu “stratejik deha”.
Burada acı olan şu. AKP’nin Zübüklükteki olağanüstü başarısı toplumu çürütmüştür. Ve ne yazık ki; özellikle son 4 yılda, muhalefeti de kendilerine benzetmeyi başarabilmişlerdir.
AKP bir partiye sataşıyor. “Siz tutarsızsınız, döneksiniz, Zübük’sünüz” diyor. Genellikle herhangi bir muhalif liderin yanıtı ne oluyor? “Ama siz de şöyle şöyle yaptınız, asıl siz Zübük’sünüz.”
“Asıl sen şunu yaptın”, bir savunma değildir. Yarı yarıya ikrardır. Zaten kimse AKP’den Zübük olmamasını beklemiyor ki. Hele iki taraf da inandırıcı argümanlar sunuyorsa, bu ne büyük bir hezimettir ve utançtır muhalif bir lider için. Düşünün bir kere AKP bile, üstüne basarak yineliyorum, seni ilkesiz olmakla suçlayabiliyor. Ben şahsen böyle bir duruma düşsem insan içine çıkamam.
Sorumuzun yanıtını vermedik. Peki, kim gerçek Zübük?
Kime asla bu konuda da “ders verilemez” acaba?
Bu arada Kemal Sunal ne güzel oynamış değil mi filmde?