Yaz boyu Putin ha geldi ha gelecek diye davul zurnayla ilan ettiler. Sonunda bizim dünya lideri yine kendisini Putin’in kapısında buldu.
Öncelikle Putin gelmedi çünkü gelemedi. Tutuklanmama garantisi verilmesine rağmen Güney Afrika’daki BRICS toplantısına Lavrov’u yolladı. Gelecek haftaki G20 toplantısı için Hindistan’a da yine Putin yerine Lavrov gidecek.
Bu vakitten sonra Putin’in Belarus’a gitmesi bile olağanüstü güvenlik önlemlerini gerektiriyor. Konu sadece Uluslararası Ceza Mahkemesi değil. Haziran ayındaki Wagner isyanı, Putin’deki diktatöryal paranoyayı en üst merhaleye çıkardı. Üstelik söz konusu Rus siyaseti olduğunda bu paranoya hiç de haksız olmak zorunda değil.
Putin artık yurtdışına çıkamaz. Ama dünya liderini Soçi’deki yazlığına çağırabilir.
Erdoğan, sıcak bir şekilde karşılandı. Ama bunun sebebi yakın dostluk değil. Ruslar, Türk karasularından çıkar çıkmaz Türk gemisi Şükrü Okan’a korsan gibi baskın yapmış, Erdoğan ise Putin’e müzik notası bile vermemişti. Yani sıcak karşılamanın sebebi, ilişkide bir tarafın diğerinin üstünlüğünü kabul etmesi.
Dahası, Erdoğan’dan önce Rusya’yı ziyaret eden, Dışişleri Bakanı Fidan oldu. Bilmediğimiz bir şey yoksa bunun hizmet ettiği tek bir şey var. Erdoğan’a hangi şartlar altında Soçi’ye gideceğini bildirmek. Putin’in karşısında hangi konu başlıkları mayınsız arazi olur? Neleri Putin’le müzakere edebilir?
Hatta Fidan, İdlib sonrasındaki gibi bir kapıda bekletme aşağılamasının önünü almak için özellikle ricacı olmuş da olabilir.
Nihayetinde Tayyip Erdoğan, Batı’ya olduğu kadar Putin’e de muhtaç. Ertelenen ve vakti gelip çatan doğalgaz ödemeleri, nükleer santral inşaatı üzerinden kurulan girift ilişkiler, Rus turistler vs.
Muhtaçlığa tahıl koridorunda inisiyatif elde etmek de dahil. Rusya’nın tahıl koridorundan beklentisi, bunun üzerinden finansal yaptırımları, özellikle SWIFT (dolar) blokajını aralamaktı.
Bir yılın sonunda anlaşmadan çekilip naza yatmakla da yetinmediler. Ukrayna’yı razı etmek için Odesa limanlarını ve alternatif Tuna güzergâhındaki İzmail limanını ve buralardaki tahıl silolarını bombaladılar.
Bu arada tüm dünyayı propaganda bombardımanına tutuyorlardı. Ukrayna tahılının fakir ülkelere gitmediği safsatası bu süreçte imal edilip dolaşıma sokuldu.
Ukrayna tahılının fakir ülkelere savaş öncesine göre daha yüksek oranlarda gittiği gerçeği bir yana… Toprakları işgal edilen her ülkenin mallarını fakirlere boca etmesi zorunluluğu varmış gibi zırdeli bir algı yaratıldı. Oysa Ukrayna tahılının her zamanki doğal pazarı zaten Avrupa ve Akdeniz limanları.
Ama sokakta sıradan vatandaşı çevirseniz, “Ama Ukrayna tahılı da hep zenginlere gidiyormuş canım” dedirtecek bir algı hipnozu yaratmayı başardılar.
Bu noktada Tayyip Erdoğan’ın Kremlin propagandasında bizzat desteği de oldu. Aynı Rus zırvalarını kendisi de birkaç defa tekrar etti. Fakat sokaktaki vatandaşın aksine, Erdoğan’ınki saflığından değil kurnazlığından.
Tayyip Erdoğan’ın Soçi’de aldığı konum, tahıl koridorunu yeniden etkinleştirmek için elinden geleni yapmak. Savaştaki denge unsuru rolüne sadık kaldığı için aynı gün ABD’den de takdir ve minnet açıklamaları geldi.
Dolar müptezeli Putin’in verdiği cevap ise Rusya’nın nasıl bir terör ve şantaj rejimi olduğunu gösterir nitelikte: Yaptırımlar kalkmadan olmaz.
Nasıl ama Avrasya dünyası?
Hayaller doların egemenliğini yıkmak, hayatlar Guterres’ten ve Erdoğan’dan SWIFT için ricacı olmak.
Ukrayna tahılının tedarikindeki sıkıntılar dünya piyasalarını elbette dalgalandırdı ama lojistik kanalları da buna göre şekillenmeye başladı bile. Yani yeniden bir tahıl koridoru, geçen seferki kadar hayati olmayabilir. Ruslar bunun bilincinde olduğu için Tuna güzergâhını vakit kaybetmeden bombaladı.
Kaldı ki tahıl üretiminde Rusya zaten rakipsiz ülke. Bir yıl boyunca tahıl koridorundan şikâyet edip Ukrayna üzerinden fakir ülke edebiyatı yapacağına fakir ülkelere fakir ülkelerin parası karşılığında tahıl satabilirdi. Ama kazın ayağı öyle değil. Bu açıdan Tahıl Koridoru, gerçekte fakir ülkelerin falan değil, dosdoğru Putin’in umudu.
Bu arada ABD’nin Erdoğan’ı takdir etmesinin ardında Rusya’ya gönderilen “rüyanda görürsün” mesajını da okumak gerek.
Erdoğan, kendini çok önemli iş bitirici kabul etse de yapılan görüşme, Putin’in SWIFT hayallerini canlı tutma çabasından ibaretti. Yoksa Putin’in dolar açlığı bu kış zaten Türk insanının cebinden giderilecek.