Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, “vatandaşın elektrik faturalarından doğan mağduriyetinin giderilmesi için, kademeli tarifede günlük tüketimin hane başına 5 kWh’tan 7 kWh’ye yükseltilmesi” kararı alındığını “müjdeledi”.
Oysa, sene başında Cumhuriyet tarihinin en yüksek zammı yapılmış; düşük kademedeki kullanıma yüzde 52, yüksek kademeli kullanıma ise yüzde 127 oranında fiyat artışı getirilmişti.
Yapılan yeni değişiklikle birlikte, çok yüksek gelen faturalar yine çok yüksek gelmeye devam edecek; faturanın küsuratı sayılabilecek ufak bir miktar, Erdoğan tarafından “kullarına” hibe edilmiş olacak.
Tek kademe, çoklu kademe, aynı ürüne farklı oranlarda yapılan zamlar gibi işi karmaşık hale getirecek uygulamaların ne amaçla yapıldığı da böylece ortaya çıkmış oluyor. Büyük bir zammı evirip çevirip, “başarı” gibi sunmak. Yapılan zamlara sürekli olarak “fiyat güncellemesi” denilmesi ve bunun da zihinlere yerleştirilmesi gibi.
Doların iki ay içerisinde 9 TL’den 18 TL’ye çıkarılmasına önce “yol verilmesi” ardından da 13.5 TL’ye inmesinin büyük bir “zafer hikayesi” olarak sunulması da benzer bir olay.
Enflasyonun %80’lerde olduğu bir ülkede, asgari ücretin 3900 TL olarak “talep edilmesi”, sonrasında Erdoğan’ın “bunun da üzerine çıkması” da aynı kurgunun ürünü.
Günlük 7 kWh’lik kullanım yaklaşık olarak; buzdolabının sürekli açık kalmasına, haftada 2 kere kısa programda çamaşır makinesi çalıştırmaya, 1-2 saat ütü ve günlük 5-6 saat TV kullanımına, 8 saatlik 3-4 adet tasarruflu ampül kullanımına denk geliyor. Kısa süreli su ısıtıcısı kullanmak da “bonusunuz”.
Elektrikli fırın, mikro dalga ve kurutma makinesi gibi ekstralar tüketimi daha da arttırıyor ve uğraşsanız da 7 kWh “hedefini” tutturamıyorsunuz.
Hele bir de Ege ve Akdeniz’in bir çok yerinde olduğu gibi ısıtma için klima ya da elektrikli ısıtıcı kullanıyorsanız, kira bedellerine yakın fatura ödeme ihtimaliniz var. Buralarda yapılan kullanımın önemli bir kısmı yüksek kademeli katsayıyla çarpılıyor ve inanılmaz rakamlar ortaya çıkıyor.
Örneğin buralarda geçen sene yaklaşık 300 TL ödeyen tüketiciler, bu sene 1000 TL’den fazla fatura ödemek zorunda. Bodrum’da eylem yapılması bir tesadüf değil. Antalya, Adana ve Mersin gibi illerde de benzer durumlar yaşanacaktır.
Kaldı ki Ocak’ta gelen faturaların önemli bir kısmı, Aralık tüketimine ait olduğu için daha düşük geldi. Gerçek faturayı Şubat’ta göreceğiz. Yeni faturaların bir ay önceki faturayla kıyaslanması yerine bir sene önce aynı aya ait faturayla kıyaslanması, yapılan zammın boyutlarını daha net biçimde ortaya koyacaktır.
Durum böyleyken ortalama kullanım miktarının arttırılması bir aldatmacadır.
“Erdoğan çok iyi, ama çevresindeki bürokratlar zam yapmayı çok seviyor” kurgusunu bir şehir efsanesine dönüştürmek, kulaktan kulağa yaymak için yapılan bir tanıtım çalışması var ortada. Böylesine bir demagoji, “Türkiye’de elektriğin Avrupa’ya göre çok ucuz olduğu, devletin vatandaşın üzerindeki yükü aldığı” propagandasıyla da bol bol destekleniyor. Bunun maliyetini hep birlikte ödeyeceğiz.