Geçtiğimiz gün BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, katıldığı bir televizyon programında TİP Genel Başkanı Erkan Baş hakkında Boşnak kökenli, Almanya doğumlu ve ailesinin eski soyadının Jusoviç olması nedeniyle “ajan, Tito artığı, Alman istihbaratının yetiştirmesi” gibi ithamlarda bulundu. Son günlerde Destici’nin pek keyfi yok, sinirleri epey bozuk.
AKP listesinden seçime katılamamanın ve dolayısıyla bir mucize olmazsa Meclis’e giremeyecek olmanın hıncını, kimden alacağını bilemiyor. Bir gün Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ı istifaya davet ediyor. Ertesi gün Hüda Par ile işbirliği yapmam diyor ama bir sonraki gün kendisini Zekeriya Yapıcı ile yan yana fotoğraf çektirirken buluveriyor. Bedavadan yandaşlık etmek onu da yıprattı yani. Katıldığı programda da ilk olarak bu meseleler sorulmuş kendisine. Zaten gergin olan Destici, su yolunda kırılmış böylece. Durduk yere Erkan Baş’a saldırmaya başlamış.
Anlaşılan Destici, Erkan Baş’ın ailesinin Boşnakça soyadı olan Jusoviç’in “Yusoviç” olarak okunduğunu bilmediği gibi anlamının Yusufoğlu olduğunu da hiç bilmiyor. Bu kadar “Yusufiye” vs. demagojisi yapan bir siyasî figürün, Balkanların Osmanlı Türkleriyle Müslüman olmuş Yusuflarından bihaber olması ayrı bir vaka. Ama kesinlikle ilginç değil çünkü Destici, cenahının aşırı cehaletinin tipik örneği olduğu için orada lider olarak bulunmaya devam ediyor.
Destici cehaletini, hayal kırıklığını ve depresyonunu sızdıradursun biz Erkan Baş’ın konu ile ilgili verdiği tepkiye bakalım. Erkan Baş, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bu şahsı ciddiye almam ama burada mesele ben değilim. Hakaret edilen ülkemizdeki milyonlarca Yugoslavya göçmenidir. Ajan diye itham edilen Almanya’da doğmuş milyonlarca işçi çocuğudur. İşte ırkçılık budur. Suyun öte tarafının, gurbetteki emekçilerin haysiyetine yenileceksiniz.”
Bu açıklamalara ek olarak da “Yaşamak İçin Sosyalizm” kitabında bulunan aile kökeni ile ilgili kendi açıklamaları ile Wikipedia’da kendisi ve Jusoviç soyadı hakkındaki bilgileri paylaştı. Gerçekten de ne Erkan Baş’ın Yugoslavya göçmeni ve Almanya doğumlu olduğu ne de ailesinin eski soyadının Jusoviç olduğu gizliydi. Yani ortada hiç de Destici’nin iddia ettiği gibi gizemli olaylar yoktu!
Destici’nin Balkanlar, Rumeli deyince İslamcılara has klasik bir refleks de gösterdiği düşünülebilir. Ne de olsa bu tarz adamların aklına Balkanlar ve Rumeli denince doğrudan 1908 Devrimi, Atatürk, Cumhuriyet, laiklik ve ilericilik gelir. Bunlara kalsa Rumelili, Selanikli, Balkanlı herkes “dönme”dir, masondur vs… Yalnız dikkatimizi çekmesi gereken şöyle bir nokta var: Erkan Baş da büyük ihtimalle bunları bilmesine rağmen bu cepheden bir tartışmaya girişmedi.
Mesela Destici’ye “Senin Rumeli düşmanlığının kökeninde Atatürk karşıtlığın var,” diyebilirdi, demedi. “Atatürk’ün milletvekili seçilememesi için o günkü sınırlar dışında doğanları engelleyen yasa çıkarmaya çalışanların soyundansın,” diyebilirdi ama bunu da demedi. Hepsinin de ötesinde “Benim Türklüğümü sorgulamak sana mı kaldı?” diyebilirdi ama bunu da demedi elbette.
Bu zemindeki bir tartışma doğru bir yöntem olurdu ve Destici’nin ipliğini de doğrudan pazara çıkarırdı. Ama Erkan Baş, bunları seçmedi. Hatta yaptığı açıklamada “Türk” kelimesini kullanmadığı gibi “Boşnak” ifadesini de seçmedi, sadece “Yugoslavya göçmeni” tanımlamasını tercih etti. Elbette Erkan Baş’ın bu yaklaşımı da tesadüf değildi. Kendisinin enternasyonalist bir sosyalist olarak ulusa, Türklüğe karşıt olduğu kimse için bir sır olmasa gerek. Ama Erkan Baş’ın “Türk” olmamak konusundaki ısrarı benim için ayrıca açık bir gerçek…
Erkan Baş: “Ben zaten Türk değilim…”
2011 Genel Seçimleri’ne giden süreçte biz de Ulusal Parti-Türk Solu olarak kendi bağımsız adaylarımızla seçimlere katılmıştık. Balıkesir adayımız Serap Yeşiltuna’nın CNN Türk’te Cüneyt Özdemir’in sunduğu 5N1K programına katıldığı akşam, ben de oradaydım. Serap Yeşiltuna’dan sonraki konuk ise o dönem TKP Genel Başkanı olan Erkan Baş’tan başkası değildi.
Erkan Baş ile yaşıtız bildiğim kadarıyla. 2000’li yılların üniversite mücadelesinde zaman zaman (genellikle karşıt taraflarda olmak üzere) kendisiyle karşılaşmışlığım vardı. Kuliste beklerken Erkan Baş ve yanındaki arkadaşıyla aramızda ister istemez gelişen sohbette konu Türk Solu’nun ismine gelince, Erkan Baş klasik bir Marksist-Leninist olarak “Solun Türk’ü olur mu…” deyince aramızda bir Türklük tartışması başlamıştı. Nihayetinde o, “Ben zaten Türk değilim…” deyivermişti. Sonra aramızda şöyle bir diyalog geçti:
“Nasıl yani İngiliz, Fransız filan mısın?”
“Hayır canım, Yugoslavya, Bosna göçmeniyim.”
Bunun üzerine ben de kendisine, benim de dedemin annesinin Kırım Tatarı, babasının ise Karadağ Taşlıca kökenli ve oradaki soyadının da “Mekiç” olduğunu söylemiş ama kendimi Türk’ten başka bir ulusal kimlikle tanımlamadığımı, etnik kökenin Türk olmaya engel olduğunu iddia etmenin asıl ırkçılık olduğunu ifade etmiştim. Sonra onun konuşma sırası gelince bu sohbet de burada kalmış ama Erkan Baş’ın kendisini Türk olarak kabul etmediğini bizzat gözlemlemiş bulunmuştum!
Konuşmamız biraz daha devam etseydi kendisine o zamanki partisinin ve onun selefi olan SİP’in Sırp Kasabı Miloşeviç’e verdiği destekle kendisinin Boşnaklığını nasıl uzlaştırabildiğini de soracaktım. Muhtemelen buna Emir Kusturicavari “Bizi Türkler zorla Müslüman yapmış,” gibi bir cevap da verebilirdi. (Öyle düşünmüyorsa lütfen açıklasın. Bu yazım bunun için de bir fırsattır.)
Erkan Baş olayıyla ilgili olarak Bosna, Sancak, Karadağ, Rumeli derneklerinden çeşitli açıklamalar geldi. Burada, İstanbul Anadolu Yakası Bosna Sancak Derneği’nin Genel Başkanı ve aynı zamanda CHP İstanbul 1. Bölge milletvekili adayı olan Erdoğan Erden’in açıklamasının bir kısmını aktarmak isterim:
“Erkan Baş veya göç etmeden önceki ismi ve soy ismiyle Erkan Jusoviç, Boşnak kökenli Türk halkının şerefli bir evladıdır. Asla Tito’nun artığı olmayıp Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları arasında bulunan ve günümüzde 30 milyona kadar çıkan Türk vatandaşı Rumelililerden birisidir.”
İşte Erkan Baş’ın yapması gereken ama yapmadığı ve ideolojik saplantısı nedeniyle yapamayacağı açıklama budur.
Kısacası “Ne mutlu Türk’üm diyene” demek, hem en doğru seçenek hem de Destici gibi kendini ve dünyayı bilmez gericilere verilecek en net cevaptır. Ama işte maalesef bunu diyememek de Erkan Baş ve benzerlerinin muzdarip olduğu temel meseledir. Türk ulusal kimliğine ulaşamayandan ise ne gerçek anlamıyla ilerici olur ne sosyalist. Ömrü Kürt etnikçiliğinin, HDP’nin vs. peşinde geçer gider…