Seçimlerin Kılıçdaroğlu’nun yenilgisiyle geride kalmasının ardından CHP’de değişim talepleri artarken, CHP’nin yönetim kadrosunda da Kılıçdaroğlu’nun istifasına karşı bir savunma refleksi gelişti.
Dün Ali Özsoy’un yazdığı yazıda Özgür Özel’in “Kılıçdaroğlu istifa” diyenleri AKP’li ilan ettiğini okudunuz. Özgür Özel’in tepkisi, aslında tam da CHP’nin bugüne kadar eleştirdiği AKP’ye has bir davranış biçimiydi.
Kılıçdaroğlu, CHP yönetimi ve CHP medyası tarafından çoktan eleştirilemez, istifası teklif bile edilemez ilan edilmiş durumda.
Bunun son örneğini ise CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak verdi. Öztrak, dün MYK toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, “Kılıçdaroğlu istifa edecek mi?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Cumhuriyet Halk Partisi bir çadır partisi değildir. Bütün kararlar partinin yetkili kurullarında tartışılarak alınır. Bizi başka partilerle karıştırmayın”
Nasıl? Özgür Özel’den sonra CHP yönetiminin değişmez isimlerinden Faik Öztrak da istifa sorusuna tam da herhangi bir AKP’linin verebileceği bir cevap vermemiş mi?
Erdoğan da sıkışınca hep Türkiye’nin bir çadır devleti olmadığını söylemez mi? İşin tuhafı, Türkiye’yi çadır devletleri ligine sokan da bizzat Erdoğan’ın kendisidir. En son göreve başlama törenine gelen ülkelere bakın, hemen hepsi çadır devletidir.
Neyse biz Öztrak ve CHP’ye dönelim. CHP yönetiminde Kılıçdaroğlu’na yönelik müthiş bir korumacı tavır gelişti. Seçim yenilgisinde sanki Kılıçdaroğlu’nun veya kendilerinin payı yokmuş gibi her eleştiriye AKP’liler gibi hakaretle cevap verme geleneği başladı.
Seçimler öncesinde Kılıçdaroğlu’nun vaatlerinden biri, seçildiği takdirde herkesin kendisini korkmadan, rahatça eleştirebileceğiydi. Şimdi ortaya çıkan durumda, kimse Kılıçdaroğlu’na “istifa et” bile diyemiyor. Çünkü Aktrol gibi davranan parti yöneticileri ve CHP’nin kendi bünyesinde kurduğu trol ağı tarafından anında linç ediliyor.
Nerede kaldı sevgi dili, kalp yapmalar falan? Bu adamlar bir de seçim kazansaydı halimiz nice olurdu diye düşünmeden edemiyor insan. Seçimler öncesinde kendisine hakaret edenleri bile affeden, onlarla helalleşen, CHP’lilerden onlar için kötü söz söylememesini isteyen Kılıçdaroğlu’nun ise bu son olanlar ile ilgili sesi çıkmıyor.
Özgür Özel, Kılıçdaroğlu’nun istifa etmesi gerektiğini düşünen milyonlarca insanı AKP’li ilan ediyor ve Kılıçdaroğlu da buna sessiz kalıyor. Demek ki, Kılıçdaroğlu da Özel ile aynı düşünceyi paylaşıyor.
CHP’nin MYK üyelerinin istifalarını kabul eden ancak istifa etmek şöyle dursun, tüm CHP örgütünü kendisine bağlayarak koltuğunu sağlamlaştıran Kılıçdaroğlu, tabanın değişim talebine kulağını tıkadığı gibi “değişim istediniz, biz de değişim yaptık” diye üstüne bir de milleti aptal yerine koyuyor.
Eh, genel başkanı böyle olunca, parti yöneticileri de vatandaşa hakarette ve aklımızla alay etmede, aynı AKP’liler gibi, sınır tanımıyorlar. Neymiş, CHP çadır partisi değilmiş, bütün kararlar partinin yetkili kurulları tarafından tartışılarak alınırmış.
Peki Sayın Öztrak, partinizin yetkili kurullarında Kılıçdaroğlu’nu istifaya davet edecek bir tane Allah’ın kulu var mı? Ya da MYK üyelerinin istifa ettiği toplantıda Kılıçdaroğlu’nun da istifası gündeme geldi mi?
Seçim yenilgisinin ardından Kılıçdaroğlu’ndan özeleştiri bile isteyemediniz. Ama doğru ya, siz seçimi de kaybetmediniz aslında. Hatta en çok oyu aldınız değil mi? Madem seçim sonuçları sizin için başarıydı neden gidip kuzu kuzu istifanızı verdiniz?
Elbette seçim yenilgisinde sizlerin de payı var ama hem Cumhurbaşkanı adayı olarak hem de CHP genel başkanı olarak Kılıçdaroğlu’nun hiç mi payı yok?
Sorsanız çok demokratlar. Her şeyi parti kurullarında konuşup karar alıyorlar. Yıllardır kaç tane AKP’linin istifasını istediniz, bir tanesi “partimizin yetkili kurumlarında tartışalım” deseydi tepkiniz ne olurdu?
AKP’yi istifa kurumunu işletmemekle, Erdoğan’ı “şahsım yönetimi” kurmakla eleştiriyorsunuz. Peki Kılıçdaroğlu’nun CHP’de kurduğu “şahsım yönetimi” hakkında ne düşünüyorsunuz, ne yapacaksınız?
Ama doğru ya, CHP’deki “şahsım yönetimi”nin temel taşlarından biri de bizzat sizsiniz değil mi?
Öztrak, AKP’li üslubuyla “çadır partisi değiliz” değiliz diyor ya, Atatürk’ün partisinde, Cumhuriyeti kuran partide kurdukları ağalık düzeniyle CHP’yi çadır partisinden bile aşağı düzeye getiren bizzat bunlardır.