Cumhur İttifakı üyesi YRP’nin AKP ile ekşi tonlarda yürüttüğü yerel seçim işbirliği görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Dolayısıyla Fatih Erbakan’ın 3 Ocak’ta Ankara’daki parti genel merkezinde ilan ettiği yerel seçim tercihi, iktidar cephesinin gizleyemediği yeni rahatsızlığı.
Rahatsızlık öyle bir seviyede ki iki gün önce Erdoğan Şanlıurfa’da seslenme ihtiyacı duydu:
“Geçmişte bizimle birlikte yol yürüyüp yolunu değiştirenlerin tercihleri kendilerini ilgilendirir. Herkes siyasetçi olabilir ama devletçi olamaz.”
YRP, ne BBP gibi kuşa dönüp yıpranmış bir Cumhur İttifakı üyesi ne Hüda Par gibi DEM’in yerine konulacak bir Kürt aparatı. MHP gibi payına düşenle oturmasını da bilmiyor.
Üstelik YRP, tam olarak onlarla aynı İslamcı kulvarda rakip. Yani AKP’nin çekirdek seçmen başta olmak üzere tüm tabanına talip.
Dolayısıyla AKP’deki rahatsızlık son derece normal.
Ama bu tablo karşısında muhaliflerdeki ilgi, avanakça bir hayranlık seviyesinde.
Öncelikle Fatih Erbakan, koyu İslamcılığını geçtim zaten muhalif bile değil. Yani buradan muhalefete çıkan gerçek bir ekmek yok.
Muhalif medyanın YRP’ye duyduğu bu kara yanık susamışlığın asıl nedeni, DEM’in İstanbul başta olmak üzere bir şekilde CHP’den oy koparacağının belli olması. Yani kafalarda yamuk bir tezahür var.
“Tamam bizde DEM sorunu olabilir ama bakın onlarda da YRP sorunu var” demek istiyorlar. Ama bu somut bir gerçekten ziyade bir temenni.
Aslında bugün Erbakan Jr.’a ve YRP’ye baktığımız zaman neredeyse bir yıl arayla aynı filmi ikinci kez izler gibiyiz.
Nedense kimse hatırlatmıyor.
Aynen geçen haftaki gibi 2023 Mart ayında da Fatih Erbakan, Balgat’taki parti genel merkezinde topladığı kalabalığa hitaben Cumhur İttifakı’na katılmama kararını bildirmişti.
Aslında dün gece TV100’deki canlı yayında konuşan parti genel başkan yardımcısı Doğan Aydal bile başlı başına bir deja-vu. Doğan Aydal, AKP’den yerel seçim görüşmelerinde Kocaeli ve Sakarya büyükşehir belediyeleri ile 35 ilçe istediklerini açıkladı.
YRP’nin geçen yıl genel seçimler için sergilediği gerginlik gösterisi ise yine Doğan Aydal’ın canlı yayında kameraya tuttuğu 30 maddelik ittifak şartı beyannamesi ile zirveye çıkmıştı.
YRP’nin o zamanki bu 30 maddelik şartı, sahada hiç test edilmemiş bir partiden beklendiği gibi tamamen ideolojik İslamcı taleplerdi ve görünürde Yeniden Refah’ın ittifaka dahil olmaması, AKP’deki İslamcılıkla tatmin olmamalarıydı.
Kısa süre sonra “Ne yani CHP mi kazansın?” yollu bir pişkinlikle Cumhur İttifakı’na katılıp mecliste 5 sandalyeyi cebe attılar.
Şimdi Erbakan, Balgat’taki binadan seslenirken geçen bir yılda partisinin 200 bin yeni üyesi olduğunu duyuruyor, postacısı Doğan Aydal aracılığıyla da pazarlık gücünü ilan ediyor. Bir zamanlar Ankara caddelerinde havasını attığı üstü açık Mercedes sorulunca verdiği cevap gibi, “daha iyisine bineceğiz” diyor.
Ortada somut bir husumet olmadıkça İslamcıların kendi aralarındaki bütün curcunası, her zamanki gibi pazarlık kızıştırma çığırtkanlığından ibaret. Ama husumet varsa da vahşilikte sınır tanımıyorlar. Bakınız 15 Temmuz, bakınız Adnan Oktar, bakınız Furkancılar, hatta bakınız Diyarbakırlı Ramazan Hoca…
Konu özetle böyle. Ama İslamcı İslamcıya güvenmez. Osmanlı Ocakları gibi yan kuruluşlardan Fatih Erbakan hakkında “Adnan Oktar suç örgütü” ve “FETÖ” bağlantısı iddiasıyla suç duyurularını devreye sokulmasının esprisi bu. AKP boş durmuyor ve ne olur ne olmaz diyerek devreye kendi sigorta elemanını lehimliyor.