Yerli ve milli futbolcular, paralarını yasa dışı faize kaptırdı
Türkiye günlerdir “Fatih Terim fonu” denilen dolandırıcılık yöntemiyle çarpılan futbolcu, kulüp yöneticisi ve iş adamlarını konuşuyor.
Seçil Erzan isimli banka müdürü, “bir koyup 5-10 alacaksınız” diye Arda Turan’dan Emre Belözoğlu’na, Muslera’ya kadar futbol dünyasının tanınmış simalarını milyonlarca dolar dolandırmış.
Erzan, Denizbank’ın Florya Şubesi’nde banka müdürlüğü yaptığı dönemde tanıştığı Fatih Terim ve futbolcularla kurduğu yakınlık sayesinde milyonlarca doları iç etmiş. Dolandırılan paranın ne kadar olduğu tam olarak bilinmiyor.
Aslında paranın miktarı ne kadar önemli onu da bilmiyorum. Burada önemli olan tek nokta var. O da zaten hali hazırda milyonlarca dolar kazanan futbolcuların bunu yeterli görmeyerek yasadışı yüksek faizlerle çok kısa sürede paralarını üçe beşe katlama istekleri.
Daha fazla para uğruna, yasadışı faize para yatıran bu isimlere üzülemiyorum maalesef. Sıradan bir banka müdürüne, senetsiz sepetsiz, belgesiz elden para teslim etmek nedir ya?
Kim kime 35-40 günlük vadeyle yüzde 20-30-40 oranında faiz verileceğine inanır ki?
Para hırsının insanı kör etmesi böyle bir şey demek ki. Sadece gözleri değil akılları da bağlanıyor.
Böyle bir sistemde, ilk girene bir iki kazandırırsın ki daha çok para getirsin. Futbolcular da bu tuzağa düşmüşler, bir iki yüksek meblağ almışlar, iştahları iyice kabarmış, ellerinde ne var ne yoksa banka müdiresine elden teslim etmişler.
Ellerinde ıslak imzalı not kağıtlarından başka bir şey olmadığı için de kimse bir şey ispatlayamıyor. Şimdi elbet hepsi sızlanıyordur “değer mi” diye ama geçmiş olsun.
Bir de sorsan bu Arda Turan’lar falan çok yerli ve milli geçiniyorlardı. Adamlar hem dolar biriktirmişler, yetmemiş yasa dışı faize yatırmışlar. Neticede ellerindekinden de olmuşlar. Kimse kusura bakmasın ama bu tezgaha para kaptıranlara üzülemiyorum.
Fatih Terim bu işin neresinde?
Herkes Fatih Terim’in bu işteki rolünü, dolandırıcılıktaki yerini sorguluyor. Fonun adı “Fatih Terim fonu”. Seçil Erzan, milletten paraları Fatih Terim’in adına topluyor ama sorsan Fatih Terim’in hiçbir şeyden haberi yok. Her şey “imparator”u devirmek için kurulmuş tezgah.
Böyle bir şeye siz inanıyor musunuz? Şahsen ben inanamıyorum.
Hadi diyelim ki başlarda haberi olmadı. Futbol camiasında bu kadar tanınmış bir ismin kulağına gitmez mi kendi adıyla kurulan “fon”a milyonlarca doların aktarıldığı?
Bir tane Allah’ın kulu gelip de “Fatih Abi, senin fona şu kadar para yatırdım” ya da “Abi, senin fon varmış, nasıl yararlanabiliyoruz?” diye sormadı mı?
Herkesi bu “fon”a para yatıranlar kadar salak mı zannediyorlar?
Paraları toplayan kadın Fatih Terim’le evlerine girip çıkacak, Terim’i evinde ağırlayacak kadar samimi. Baba-kız gibi olduklarını söyleyenler var. Terim’in yatırım danışmanlığını yapıyormuş. Kadının eski sevgilisi bile Terim’in avukatı. Fatih Terim gibi bir adamın, bu kadının çevirdiği dolaplardan haberi olmadığına inanıyor musunuz?
Tam göbeğinde olmasına rağmen Fatih Terim’in isminin dava dosyasından buharlaştırılması, Fatih Terim’in “derin” bağlantıları da düşünüldüğünde, insanın burnuna pis kokular getiriyor.
Sadece Fatih Terim değil, Denizbank da soruşturmaya dahil edilmiyor. Genel Müdür Hakan Ateş’in iddialarda adı sık geçmesine rağmen düzenlenen iddianamede esamisi okunmuyor.
Hatta şunu da söyleyeyim, bu işin içinde Fatih Terim olmasaydı, bu para trafiğinin içinde olan herkes şu anda tutukluydu.
Fatih Terim’in yerinde Fenerbahçeli tanınmış bir isim olsaydı, kulüp binası çoktan basılmıştı mesela.
Bakmayın siz futbolcuların mağdur pozlarıyla ağlamalarına, bu paraların tefecilikte kullanıldığı kuvvetle muhtemel. Dolandırılmış olmaları, yasa dışı gelir sağlamaya çalışmalarını maruz göstermez.
Kadının 2011’de 1 milyon TL batırdığını ve o parayı yerine koymak için bu işlere girdiğini ifadesinden biliyoruz. Belki de şöyle bir şey oldu; kadın parayı yerine koyarken Fatih Terim’in parasını da iç etti. Terim bunun farkına varınca, kendi parasını toparlamak için diğer futbolcuları sisteme dahil ettiler. Olamaz mı?
“İyi de Fatih Terim’in kızını da dolandırmışlar” diyeceksiniz. Doğru dolandırmışlar ama Fatih Terim’in kızının kaptırdığı para iki seferde toplam 240 bin dolar. Arda, Seçil Erzan’a 13.900.000 dolar vermiş, bunun da 6.400.000 dolarını geri almış. Yani Arda’nın kaptırdığı paranın yanında Fatih Terim’in kızının kaptırdığı para çerez parası olur anca.
MASAK devreye girse mesele 3 günde anlaşılır
Dolandırıcılık hadisesi ortaya çıktığında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) işe el attı. BDDK’ya göre fonun büyüklüğü 55 milyon dolar.
Ancak bu hikayede herkes mağdur. Futbolcular yasa dışı faize para kaptırdıkları için, Terim hiç ilgisi olmadığı halde hem ismi geçtiği için hem de, 3 milyon dolar parası gittiğini iddia ediyor, parası gittiği için mağdur. Seçil Erzan ise bu işle sıfırı tükettiği ve para trafiğine, haksız kazanca alet edildiğini söylüyor.
Aslında bu kördüğümü çözmenin kısa ve kesin bir yolu var: MASAK’ı devreye sokmak. Aslında MASAK devreye sokuldu ama sadece Seçil Erzan için. Madem ortada yasa dışı faizle haksız kazanç, hatta kazanılan bu paralar üzerinden bazı isimlerin tefecilik yaptıkları da iddia ediliyor, MASAK’ın bu işle uzaktan yakından ilgisi olan herkesi inceleme altına alması gerekiyor.
Bu futbolcuların, teknik adamların, iş adamlarının gelirleri ne, harcamaları ne, ne kadar vergi vermişler, bunların hepsinin araştırılması gerekiyor. Teknik adamların, futbolcuların kulüplerden ne kadar aldıkları, vergilerini doğru verip vermedikleri incelenmelidir.
Gerçi böyle bir inceleme Türk futbolunu bitirebilir. Kulüplerin yasa dışı para akışları ortaya çıkar, başta UEFA olmak üzere uluslararası futbol camiası Türkiye’yi aforoz edebilir.
Bu isimler, yasa dışı fonlara yüksek faizler için para veriyorlarsa, bu gelirlerden kazandıkları paraların vergisini de kaçırıyorlar demektir.
Erdoğan ve Soylu, para için devrede
Arda Turan ve Emre Belözoğlu, paraları kaptırdıktan sonra yardım için Erdoğan’ın kapısını çalmışlar. Bu iddia, bizzat camiaya yakın bir isimden, Fatih Altaylı’dan geldi. Fatih Altaylı’nın iddiasına göre Turan ve Belözoğlu, Erdoğan’a giderek yardım etmesini istemişler.
Yardım isteği üzerine Denizbank, Cumhurbaşkanlığı tarafından aranmış ve mağduriyetlerin giderilmesini istemiş. Banka ise Cumhurbaşkanlığı’ndan arayan kişiye kayıtlı yatırılmış bir para varsa ödeme yapabileceklerini, kayıt altına alınmamış bir meblağı ödeyemeyeceklerini söylemiş.
Bir diğer iddiaya göre ise Turan ve Belözoğlu, Erdoğan’dan yardım istemiş, Erdoğan da Soylu’dan işe “el atmasını” istemiş.
İşin içine Erdoğan, Soylu falan da girince insanın midesi iyice bulanıyor. Ortada “nas” varken paraları yasa dışı faize yatıranlardan, kayıt dışı kazanç sağlayıp vergi kaçırmaya niyet edenlerden hesap soracaklarına bir de bunların dolandırıcılara kaptırdıkları paranın peşine düşüyorlar.
Soylu, iki futbolcunun kayıp parası için devreye giriyorsa benim aklıma ilk şu soru gelir: Kim bilir bundan ne çıkarı var?
Seçil Erzan’ın Çorlu’da da çalıştığı biliniyor. Para aldığı isimlerden biri olan Nuri Köşkdere, AKP Çorlu Belediye Meclis üyesi. Güya Erzan, “Köşkdere’den ne aldıysa onu ödemiş.” Ancak Erzan’ın evinde ele geçen belgeye göre Nuri Köşkdere’den alınan 500 bin dolara karşılık 1 milyon 500 bin dolar ödeme yapılmış. Kimse bu 1 milyon doların vergisinin verildiğini düşünmüyordur değil mi?
Benim merak ettiğim, bu AKP’li Meclis Üyesi için de herhangi bir işlem yapılıp yapılmayacağı.
“Kayıp paralar nerede?” sorusunun en açık cevabı, “kim kazandıysa ondadır.” Arda Turan ve Emre Belözoğlu’nun paraları da Nuri Köşkdere gibi, Fatih Terim gibi kazananların cebindedir.
Ali Yerlikaya’ya soruşturma çağrısı
Şimdilerde suçla mücadele eden yeni bir süper kahramanımız var: Ali Yerlikaya. Süleyman Soylu’nun izlerini silmek istercesine operasyon üzerine operasyon yapan, çete üstüne çete çökerten, yakalamadık uluslararası uyuşturucu baronu bırakmayan Yerlikaya, MASAK’la birlikte bu işe de bir el atsın.
Türkiye’yi “gri liste”den çıkarmak için bu kadar çok uğraşıyorlar madem, uyuşturucu çeteleri, mafya çeteleri çökertiyorlar, kara para aklayan fenomenlere operasyon yapıyorlar, on milyonlarca doların döndüğü futbol, dolandırıcılık, tefecilik, haksız kazanç ve vergi kaçırma olayının da üstüne gitmelidirler.
Bu mesele sadece birkaç futbolcu ve teknik adamdan, bir tane banka müdüründen, üç beş fenomenden ibaret değil çünkü. Bu sistemin yarattığı çürümüşlük, gençlere örnek olması gereken futbolcuların para hırsı, sıradan Türk vatandaşının da kolay yoldan para kazacağını düşündüğü tali yollara kolayca girmesine sebep oluyor.