Yukarıdaki başlığı günün en kısa fıkrası niyetine de okuyabilirsiniz. Evet! Gerçekten de böyle bir şey oldu. CHP’nin en tartışmalı isimlerinden biri olan Gürsel Tekin sonunda istifa etti ve gerekçesi CHP’nin Atatürkçü kimliğinden uzaklaşmış olması…
Gürsel Tekin, CHP’nin Atatürkçü köklerinden kopması sürecinde en simge isimlerinden biriydi. İsmi hep hizipçilik, mezhepçilik, etnikçilik, yörecilik ve elbette rantçılık ile anıldı. Son üç aydır ekran ekran dolaşıp CHP’nin neden Kürt şovenisti ve Atatürk düşmanı DEM Parti ile ittifak yapması gerektiğini anlatıyordu. Diğer yandan da yerel seçim öncesi bilindik kulis ve hizip çalışmalarına devam ediyordu.
Dün CHP’nin PM toplantısından hemen sonra “zehir zemberek” bir duyuru ile partisinden istifa etti. Belli ki kulisleri işe yaramamış, “hemşo”larına verdiği sözleri tutamamıştı. Bu tipoloji CHP’den rantı kesildiği anda CHP düşmanı olur. Ağırı belediye başkanlığı yapan biri var AKP’den. Sayısız örnek verilebilir. Ama keyifleri yerindeyken en hızlı partizan en keskin militandırlar.
Biz samimi Kemalistler olarak parti üyesi olmasak da, ele geçirdikleri partiden hiç ama hiç bir şey talep etmesek de, CHP’yi kendi iyiliği için eleştirdiğimizde bile bu birbirine hiç benzemezlerden oluşan çıkar korosu başlar bağrışmaya: “CHP düşmanları, Beşli Çete’nin ajanları!”
En hakiki, en saf CHP düşmanı, asıl Atatürk’ün partisini ele geçiren bu odaklardır. Bu muazzam (!) CHP’lilerden biri Gürsel Tekin’di. Nasıl bir CHP’li ise özellikle Kılıçdaroğlu koltuğu kaybettikten sonra, CHP’den çok DEM için kulis yapıyordu. Asla solculuğu ve Atatürkçülüğü aklına getiremeyen Tekin’in tutarlı olduğu tek nokta etnikçilik ve yörecilikti. İstifa metninde Atatürk’ü anması kadar komik bir şey varsa o da “partide yörecilik akrabacılık” olduğundan şikâyet etmesidir.
CHP’de Atatürk bir tek başlar sıkışınca akla geliyor. Bilindiği gibi Genel Kurul sürecinde İstanbul Kongresi’nde Canan – Kılıçdaroğlu taraftarları ile İmamoğlu-Özel taraftarları yarışmıştı. İki taraf da karşı tarafı susturmak için salonda “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atıyordu.
Oysa bugüne kadar gördüğüm tüm yürüyüş ve mitinglerinde bu slogan atıldığında CHP’li yetkililer halkı susturmaya çalışmıştı. Garip bir tavır ve halkı dizginlemeye çalışan gerici bir refleks ile kürsüden hoplayarak zıplayarak “arkadaşlar lütfen partimizin belirlediği sloganları atın” diye sloganı bastırmaya çalışan biri olurdu. CHP’nin son İstanbul kongresinde, Canan’ın ekibinin bile “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını atmasını yarı tiksinme yarı şaşkınlıkla izlemiştim.
Gürsel Tekin’e yine de haksızlık yapmayalım. Nihayet istifa etti. Genelde etmezler. İstifa metnindeki gerekçelerini kendi faaliyet raporu olarak da okuyabiliriz. Aktarıyorum:
“Ne yazık ki geçen zamanda CHP, çağdaş uygarlığı hedefleyen, Türkiye’de iktidar olma ve halka hizmet etme amacına sahip Atatürkçü ve sosyal demokrat bir parti kimliğinden uzaklaştırılmış…”
Atatürkçülük ve Tekin! Kahkaha simgeleri!
“Hiçbir objektif koşul, liyakat ve ehliyetin olmadığı…”
Liyakat, çay ocağı ve trilyonluk rantlar! Yine kahkaha simgeleri!
“Parti içi hemşericilik, gruplaşma, ekipleşme ilişkileri ile makam ve mevkilerin dağıtıldığı…”
Hemşericilik, ekipçilik, makamcılık! Bundan mı istifa etmiş Tekin? Katıla katıla kahkaha simgeleri!
“İdeoloji, ilke veya düşünce ile oluşan yoldaşlık ruhu yerine ahbap – çavuş, eş, dost, akraba ilişkilerinin her düzeyde belirleyici olduğu bir yapı haline dönüşmüştür.”
İdeoloji, ilke ve yoldaşlık yerine ahbap, çavuş, eş, dost ve akraba mı gözetilmiş CHP’de! Vay be neler olmuş neler?! Hiç beklemezdim ben böyle şeyler. Gürsel Yoldaş haklı davandan geri dönme!
Gürsel Tekin, amaç neydi bu metin için? Yıllarca zulmettiğin partiden ayrılırken, en azından biraz gülelim eğlenelim mi dedin?
Ben çok güldüm “Atatürkçü Yoldaş”. İlahi e mi?
