Hatay’ı depremin üçüncü haftasında gördüm. En son 2022 yılının Mayıs ayında gelmiştim bu şehre. 8 ay sonra farklı bir şehre ayak basmış gibiyim. Gördüğüm, severek gezdiğim her yer yok olmuştu.
Bahar ayları Antakya’nın en kalabalık olduğu aylar. Yerli yabancı turistlerin en çok olduğu, yemek yerlerinin dolu olduğu zamanlar.
Şimdi ise Antakya Meydanı’nda sadece asker, polis ve enkaz kaldırma görevlileri var.
Sokakları her zaman yeni bir dünyaya açılan eski Antakya evleri tamamen enkaz. Az yıkılan birkaç evi, oteli görünce sevindim. Belki eski yapısına uygun yeniden restore edilebilir bu binalar. Yıkılmadan önce bile arabaların giremediği daracık sokaklar enkazla kapanmış. Çok bahsedilen dünyanın ilk elektrik hattı olan Kurtuluş Caddesi, eski Antakya evlerinin olduğu cadde. Şimdi elektrik var, olmasa daha iyi, çünkü görecek bir güzellik kalmamış.
Bizi misafir eden Antakya’nın güzel insanları artık orada değil. Çadır kentlerde çok az insan var. Ciddi bir göç yaşanmış üç haftada.
Çadır kentte kalanlar herkesin geri geleceğinden bahsediyor. Şu anda köylerde nüfusun arttığını, bir kaç ay içinde her şeyin düzeleceğini umut ediyorlar. Gidenler de kaçarak gitmemiş. Duvar yazılamaları bunun en büyük göstergesi. “Geri geleceğiz Hatay” mesajını her yere bırakmak istemişler.
Geri dönüşün sağlanması için gerekli adımların atılması gerekiyor. Burada enkaz kaldırma işlemi çok uzun sürmemeli. Enkaz kaldırma için hem teknik eleman sayısı, hem güvenlik sayısı arttırılmalı.
Hatay, Atatürk’ün bizlere bıraktığı son vatan toprağı. Hatay’a sahip çıkmak, bu mirasa sahip çıkmaktır. Tarihi, kültürü, insanıyla, Anadolu’nun bu büyük zenginliğini tekrar kazanmalıyız.