HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın adaylık açıklamaları, Türkiye’nin son iki gündür en çok tartıştığı gündem maddelerinden biri olarak öne çıktı.
Önce HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Karşı çıktığımız tek isim Mansur Yavaş” diye açıklama yaptı. HDP çevreleri, ta en başından Mansur Yavaş’ın adaylığına karşı çıkıyorlar. Gerekçeleri de “Kürtler, Mansur Yavaş’a oy vermez”miş.
Ancak HDP’lilerin ısrarla Mansur Yavaş’ı istememelerinin başka bir sebebi olmalı. Şimdi kimileriniz diyecek ki, “Mansur Yavaş ülkücü kökenli, o nedenle HDP’liler istemiyor”. İyi o zaman, anketlerde Erdoğan’ın karşısında en yüksek oyu alan Mansur Yavaş’ı aday göstermeyelim, seçimi Erdoğan kazansın, Türkiye’yi de Erdoğan’la birlikte Devlet Bahçeli yönetsin.
HDP bunu istiyorsa, çıksın açık açık söylesin. Biz Türkiye’yi Mansur Yavaş’ın değil Bahçeli’nin yönetmesini istiyoruz desinler. Anlaşılan HDP’liler Mansur Yavaş’ı ülkücü olarak görüyorlar ama MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ülkücü olarak görmüyorlar.
Kendilerince haklı olabilirler de. Sonuçta Bahçeli’nin HDP’ye karşı “ülkücü” bir tavrı olmadı bugüne kadar. Tam tersi, Ahmet Türk’ü hapisten çıkarttı, HDP’lilerle Meclis’te gayet uyum içinde çalıştı, Apo’nun avukatı Hasip Kaplan’la, hem de 23 Nisan günü, Atatürk’ün Birinci Meclis’inde yan yana oturup “Türkiye’nin renklerini oluşturdu”.
HDP için ülkücünün Bahçeli gibisi makbul. HDP’liler, Türkiye’yi Mansur Yavaş yöneteceğine Bahçeli yönetsin, biz de az biraz mağduriyet yaşarız ama çok da sorun değil diyorlarsa böyle devam etsinler.
***
HDP’nin Mansur Yavaş çıkışının ardından bu kez HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP’nin kendi adayını çıkaracağını açıkladı. Sonra HDP destekçisi Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri, EMEP ve TİP, itiraz edince “ittifak olarak aday çıkaracaklarını” söyledi.
Elbette HDP’nin bu çıkışı bizleri şaşırtmadı. Kürt-İslam İttifakı’nın bir bileşeni olarak Erdoğan’a desteğini ne zaman açıklayacaklar diye merak ediyorduk, bizi fazla bekletmediler.
Açıklamaya görünce, ne kadar da “demokratik” bir ittifaklarmış demeden kendimi alamadım. HDP aday açıklaması yapıyor ama “ittifak bileşenleri”nin haberi yok. Sonradan veryansın ediyorlar da “sürece” dahil oluyorlar.
Buldan, açıklamasına “Erdoğan’la anlaştık” cümlesini de ekleseydi tamam olacaktı. Çünkü HDP’nin aday çıkarmasının başka bir izahı yok.
Elbette HDP kendi adayını çıkarabilir. Buna kimse karışamaz. Ancak iş resmiyete bindikten sonra olacak olanlar, tamamen HDP’nin sorumluluğundadır, herkesin bunu iyi bilip, hesabını ona göre yapması gerekir.
HDP’nin aday çıkarması demek, seçimin ikinci tura kalması demek. Seçimin ikinci tura kalması ise, Erdoğan’ın bir şansının daha olması demek. HDP, Erdoğan’a ikinci bir şans vermek istiyorsa kendi bilir. Ancak şunu unutmasın, Türk milleti günü geldiğinde Erdoğan’la birlikte tüm destekçilerini de tarihe gömecek. Buna Bahçeli ne kadar dahilse, HDP de o kadar dahil.
HDP henüz adayını açıklamadı. Bu da demek oluyor ki, iktidarla da muhalefetle de belli şeylerin pazarlığı yapılacak. Zaten Pervin Buldan da bunu açık açık söylüyor: “Bizim Cumhur İttifakı’yla ne Millet İttifakı’yla herhangi bir ortaklığımız yok. Ancak ilkesel yaklaşımlarımız var bunları zamanı geldiğinde oturup konuşabiliriz müzakere edebiliriz, diyalog içinde olabiliriz.” Yani HDP, her zamanki gibi tabanını pazarlık malzemesi olarak kullanacak.
Bazı çevreler, HDP tabanını küstürmemek için çok fazla eleştiri getirmek istemiyor olabilir ama tabanını kullanarak “biz olmadan kazanamazsınız” şımarıklığıyla muhalefete şantaj yapan HDP’ye gerekenin söylenmesi gerekiyor.
Devir öyle pazarlık, ince hesap vs yapılacak devir değil. Ya kayıtsız şartsız muhalefeti desteklersiniz ya da Erdoğan’ın yanında olup bugüne kadarki Türkiye düşmanı tavrınızı sürdürürsünüz. Türkiye, tarihinin en kritik seçimine giriyor. Her siyasi hareketin alacağı tavır tarihe mal olacak. Ve elbette tek tek herkesin attığı ve atmadığı oylar da.
Nasıl ki %2’lik Davutoğlu’nun 6’lı masaya vesayet rejimi dayatmasına karşıysak, %10’luk HDP’nin de 6’lı masa nezdinde Türk milletine dayatmada bulunmasına karşıyız.