HDP’ye yeni kostüm ve görev
HDP bu seçimlere “Yeşil Sol Parti” adı altında giriyor. Etnik ırkçılığı ve halka karşı silahlı terörü savunan bir partiye dünyanın her yerinde faşist denir. Ancak HDP ve öncülü olan partiler yıllarca kendilerini sola dayattı ve utanmadan sol ismini kullandılar.
Bu stratejinin sadece PKK politikası olduğunu düşünmeyelim. Bu aynı zamanda bir MİT operasyonudur. Zaten PKK’nın kendisi başlangıçta bir MİT operasyonuydu.
HDP’nin kuruluşunda nasıl Oslo müzakereleri ve MİT’in imzası varsa, kılık değiştirip YSP olarak ortaya çıkmasında da doğrudan MİT’in katkısı vardır. Sırrı Süreyya, Hasan Cemal, Cengiz Çandar gibi MİT kuryelerinin YSP’nin kuruluş vitrininde olması rastlantı değildir.
Perinçek-Apo-MİT bağlantısı
PKK’nın kuruluş sürecindeki “gizler” ortaya çıktı. Uğur Mumcu bu gerçekleri halka anlatmak için hayatını ortaya koydu.
Başlangıçta sağcı bir militan olarak Ankara’da Necip Fazıl toplantılarına katılan Abdullah Öcalan 12 Mart’tan sonra Doğu Perinçek’e bağlı illegal Şafak dergisinin bildirisini dağıtırken gözaltına alındı. Ancak anında serbest bırakıldı.
Daha sonra Apocular isimli kendi silahlı terör çetesiyle birden ortaya çıkan Öcalan, 12 Eylül öncesinin en kanlı eylemlerine imza attı. Ancak bu eylemlerin kurbanı sadece Türk solcuları ve diğer rakip Kürt fraksiyonlarıydı.
Apocular hem “sol” jargon kullanıyordu hem de MİT ile birlikte çalışan antikomünist, aşırı sağcı bir terör örgütüydü. Bunun teorik bir kılıfı vardı. Apoculara göre Kürdistan bir sömürgeydi. Türkiye ise sömürgeciydi. Sosyalizmi savunan Türk solcuları ise en tehlikeli sömürgecilerdi çünkü Kürdistan halkını asimile ediyorlardı. Yüzlerce devrimci bu bahaneyle katledildi. Hatta o dönemler devrimciler bu kanlı çete için “Doğu’nun MHP’si” derlerdi.
Yıllar sonra Uğur Mumcu bu süreçte Apo’nun tamamen MİT’in kontrolünde olduğunu ortaya çıkardı. İlk karısı Kesire Öcalan’ın babası MİT mensubu bir albaydı. 12 Eylül’den hemen önce Türkiye’den Suriye’ye kaçmasına da izin verilmişti. Sonrasında Sovyet Rusya ve ABD’ye uşaklık dönemi başladı. Ancak MİT bağı hiç kesilmedi. Daha sonra Apo tüm bu kirli ilişkiler ağını “MİT’i kullanmak” veya “diplomasi yapmak” bahanesiyle aklamaya çalışacaktı.
Cengiz Çandar-Perinçek-Apo ve MİT
PKK ile MİT arasındaki tarihsel ve derin bağlar dikkate alındığında, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal gibi geçmişi karanlık isimlerin HDP’nin yeni partisi YSP’nin listelerinden aday gösterilmesi önemsiz bir gelişme değildir.
Her iki isim de siyasi kariyerine Doğu Perinçek’in yanında başladı. Perinçek’in 68 Hareketini ve Dev-Genç’i bölmek için kurduğu Proleter Devrimci Aydınlık dergisinde çalıştılar. Tıpkı teröristbaşı Öcalan gibi onların da PDA geçmişi vardı.
Cengiz Çandar’ın Aydınlıkçılık kariyeri çok kanlı ve iğrenç bir olay ile sona erdi.
Doğu Perinçek kendi örgütlenmesine bağlı olan gençleri Lübnan’a gerilla eğitimi almak için gönderip başlarına sorumlu olarak Cengiz Çandar’ı atar. Doğu Perinçek’in kurduğu illegal TİİKP örgütüne bağlı bu gençlerin hayali, Filistinli militanlardan gerilla eğitimi almak ve Türkiye’ye geri dönüp tıpkı Mao Zedung gibi köylülüğe dayanan uzun soluklu bir halk savaşı başlatmaktır. Liderleri Doğu Perinçek’i ise Söke dağlarında ilk “Kızıl Siyasi Üs”ü kurmakla meşgul sanmaktadırlar. Oysa Doğu Perinçek ne gerilladır ne de dağda. 12 Mart gerçekleşir, devrimci gençlerin büyük çoğunluğu tutuklanıp, liderleri infaz edilirken, Perinçek korunaklı bir şekilde bir yılı aşkın Ankara’da hayatına devam eder. Gözaltına alınış tarihi 24 Mayıs 1972’dir.
Filistin’de ise kısa bir süre sonra bir facia yaşanır. Bora Gözen ve 7 arkadaşı, 21 Şubat 1973’de kamplarına düzenlenen İsrail baskını sonucu katledilirler. MOSSAD’a istihbarat verildiği bellidir. Perinçek, Çandar’ı suçlar. Çandar baskından hemen önce sırra kadim basmıştır. Çandar da Perinçek’i suçlar. Perinçek’in 24 Mayıs 1972’de gözaltına alındıktan sonra verdiği destansı uzunluktaki ifadede ise hem Çandar’ın kod adı hem de kampa giden gençlerin Suriye’de irtibat bürosu olarak kullandığı mekânın açık adresi vardır.
Birbirini suçlayan iki isimden kim haklı? İkisi de olamaz mı?!
Bu iki “düşman” kardeş hep zıt cephelerde gibidir. Ancak siyasi durakları ve görev mekânları aslında hep aynıdır. Sadece uğrak zamanları birbirini tutmaz. Ya da mesai nöbetleri örtüşmemiş mi desek?
Cengiz Çandar: “HDP’deki Türkler ve Solcular dekorasyon”
Çandar “proleter devrimci” kariyerinden sonra Filistinci oldu, İslamcı oldu, Humeynici oldu, Amerikancı oldu, Kenan Evrenci oldu, Özalcı oldu, Apocu oldu. Elbette çok ama çok hızlı Tayyipçi de oldu. Aynı anda Fethullahçı da oldu. Sonra tıpkı 12 Mart’ta işleri yaver gittiği gibi 15 Temmuz 2016’da da ne hikmetse ballıydı. Mayıs 2016’da içini akademi aşkı sardı ve Stocholm’da “eğitim” vermek için Türkiye’yi terk etti. Güya küçük bir soruşturması da vardı ve kendini sürgün ilan etti. Tayyip karşıtıydı bu sefer ama pek etliye sütlüye karışmadı. Ve şimdi hoooop. Cengiz yine karşımızda. “Sürgün” bitmiş nedense… Kimsenin kılına dokunduğu falan da yok.
Çandar’a fırıldak diyen Perinçek’e bakıyoruz. Rotalar aynı. Tıpkı onun gibi, Maocu oldu, Filistinci oldu, Humeyni’yi destekledi, Kenan Evren’i destekledi. Apo’ya kuryelik modasını Bekaa’ya giderek ilk Doğu başlattı. Ve nihayet döndü dolaştı en ultra Tayyipçi oldu Perinçek.
Çandar ve Perinçek’in rotaları örtüşüyor. Tarihleri tutmuyor. Çandar 10 yıl önce Tayyipçiyken, Perinçek bugün Tayyipçi. Perinçek 1989’da ultra Apocuyken, Çandar ve Hasan Cemal’in Apoculuk kariyeri 5-6 yıl sonra başlıyor. Tam olarak Perinçek’in “ulusalcı” ve “Atatürkçü” numarası yapmaya başladığı yıllar.
İkisinde de üst düzey bir megalomani var o kesin. Cengiz Çandar YSP listesine Apo’un ve MİT’in isteğiyle girdiğini biliyor. Bu yüzden kendisini eleştiren HDP’deki solculara çok küstah bir yanıt verdi. HDP’deki Türklere ve tatlı su solcularına “dekorasyon” dedi. Hasan Cemal ve kendisi ise Kürtler ile birlikte HDP’de asli unsurdu.
MİT kuryesi Sırrı’ya birinci sıra kıyağı
Türkiye’de gazetecilik dünyası kadar siyasete de MİT nüfuz etti. İğrenç kokuşmuş bir ortam var.
PKK ve MİT’in “Açılım Süreci”nde Selahattin Demirtaş’ı ve Sırrı Süreyya Önder’i nasıl kullandığını tüm Türkiye gördü. Selahattin bir koz olarak içeride tutuluyor. Önünün yeniden açılacağını umuyor. Saat başı attığı tweetlere bakarsak, hapishane yönetimi ya da hapishaneyi yöneten teşkilat da kendisine bu umudu veriyor.
Sırrı’nın mahkemelerde verdiği “Dolmabahçe görüşmelerini açıklarım”, “Hakan Fidan’ın teklifini söylersem şaşırırsınız”, “biz AKP izniyle 2013 Nevruzunu düzenledik, faşist Türk Solu ve Fetöcüler aramıza girdi” tarzında iğrenç savunmalarını hatırlıyoruz. Tipik bir mahkemeye düşmüş MİT elemanı refleksidir bu: “Devletimiz bize neden sahip çıkmıyor?”
Sırrı muradına erdi. Simgesel tutukluluğu, AYM kararıyla çabuk sona erdi. Oysa aynı AYM’nin pek çok kararının yerel mahkemeler tarafından hiçbir şekilde uygulanmadığını biliyoruz. Cengiz Çandar’ın yalancıktan sürgününü bitiren ve sorunsuz Türkiye’ye giriş yapmasını sağlayan güçle, Sırrı Süreyya’nın YSP İstanbul 1. Bölge’den aday olmasını sağlayan güç aynıdır.
Aferin Sırrı! Meclis kürsüsünde insanları “gülmekten kırıp geçirmeye” –ne demekse-, şaklabanlığa ve türlü türlü provokasyonlara devam edebilirsin. Ancak Sırrı önümüzdeki muhtemel kuryelik görevlerinde, “babam” dediği Apo’ya kendisi gidemeyecektir artık. Cengiz Çandar ve Hasan Cemal’in kendisinden çok daha rütbeli olduğunu ve ağabeylerine yer açması gerektiğinin farkında.
Diğer bir MİT kuryesi Hasan Cemal
Ve son olarak YSP’den aday olan diğer kurye Hasan Cemal!
Bu adamın YSP’den adaylığı da tartışmaya yol açtı. Özalcılığı, Tayyipçiliği, Fethullahçılığı eleştirildi. Hasan Cemal politik bir figür olmadığı için, politik fırıldaklıkla eleştirilmemelidir. Tıpkı Cengiz Çandar gibi o da bir elemandır. Yeni Doğu Perinçek’in operasyon merkezinde yetiştirilmiş, Doğan Avcıoğlu’nun Yön-Devrim dergilerinin içine sızmıştır.
Doğan Avcıoğlu’nun aslında devrimci değil darbeci olduğu iddia eden, İttihatçı-darbeci torunu Hasan Cemal bir sabah erkenden kalkıp, Cumhuriyet gazetesini darbeyle ele geçirmesiyle ünlüdür. Bir gecede Atatürkçü, devrimci, solcu Cumhuriyet gidecek, yerine Amerikancı, Özalcı, 2. Cumhuriyetçi, Ilımlı İslamcı, Kürtçü Cumhuriyet gelecekti.
12 Eylül ve MİT’in başaramadığını, bir Truva atı gibi Hasan Cemal başardı ve Cumhuriyet’i çökertti. Tıpkı 12 Mart’tan sonra Yön-Devrim içinde üstlendiği görev kendisinin stajyerliğiydi. Ancak bizzat Cumhuriyet okurları ve emekçileri direnişe geçti. Darbeciler birkaç ay içinde önce gazeteyi batıracak sonra da kaçıp gidecekti.
Uğur Mumcular tekrar Cumhuriyet’e geri döndüler. Kısa süre sonra Mumcu şehit edilecek ve bundan sonra Cumhuriyet’te darbeler ve operasyonlar hiç bitmeyecek, gazete MİT’in elinde oyuncak olacaktı.
İkinci “PKK Açılımı” ufukta
Son zamanlarda HDP’lilerin dillerinden düşürmediği bir formül var. Açılım yeniden başlasın ama görüşmeler Meclis üzerinden yürüsün diyorlar. Buradaki öngörü şu; ne Cumhur ne Millet İttifakı 300 vekil sayısını aşacak. Bu yüzden YSP “kilit parti” olacak. Onlar da meclisteki azınlık sayılarının çok çok üstünde bir güce kavuşacak ve pazarlıklar başlayacak.
Cumhur İttifakı, Millet İttifakı’nı “7’li Masa” olmakla suçluyor. Oysa AKP Hüda-Par ile nikâh yaptı. Cumhur’un resmen içinde Hüda-Par.
6’li Masa ise bunu HDP ile yapmadı. Meral Akşener’in varlığı buna engel oldu. Yani “Kürdistan” bölücüsü bir parti Cumhur’da var ancak Millet İttifakı’nda yok. Demek ki Akşener’in milliyetçi duruşu samimi ve tutarlı, Bahçeli’ninki ise sahte ve tutarsızmış.
Ancak hepsinden önemlisi HDP, daha doğrusu teröristbaşı Apo ve MİT, Hasan Cemal, Cengiz Çardar ve Sırrı Süreyya gibi MİT kuryelerini Meclis’e sokmaya karar verdi. Demek ki muhatap Meclis değil, yine MİT ve Saray olacak. PKK ve HDP ikinci “Bölücülük Açılımını” yine Tayyip ile planlıyor.
Plana göre Hasan Cemal ve Cengiz Çandar hem milletvekili dokunulmazlığını kapacak hem de rahatça kuryelik yapacak. Apo’nun da Tayyip’in de tercih edeceği isimler bunlar. Kısacası bu sene HDP listeleri yine “iyi MİT yaptı” diyebiliriz.
AKP’nin de HDP’nin maskesi bu isimler sayesinde düştü. Maskenin altından çıkan iğrenç suratlara bakıp, midesi bulanmadan hâlâ Cumhur İttifakı’na veya “Emek” ve “Özgürlük” İttifakına oy verecekler çıkabilir mi?
Çıkabilir.
Burası Türkiye!