AKP eskilerine kulak verelim
Türkiye, tarihinin en kritik seçimlerine gidiyor. AKP rejiminden kurtulmamıza 20 gün kalmışken, en büyük soru işareti, seçim güvenliği konusunda oluşuyor. Geçmiş seçimlerde yaşadığımız tecrübeler, AKP’nin sandıklarda yine hileler yapacağını, oyları çalacağını gösteriyor.
YSK’nın da durumu malumken seçim güvenliğini sağlamak, oyları çaldırmamak tamamen muhalefetin örgütlenmesine ve çabasına kalıyor.
Bu noktada, Millet İttifakı bünyesinde yer alan AKP eskilerinin yaptığı seçim güvenliği ve oy hırsızlığı ile ilgili uyarıları dikkate almakta yarar var.
Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Seçimi açık farkla kazanmak lazım ki hile yapılamasın. Ayrıca sandıkları korumak lazım. Özellikle oy kullanmayan vatandaşların oylarına mühür basıp tek bir partiye kullanılıyor, bunu daha önce gördük” açıklamasını yapmıştı. Ali Babacan’ın bu hileleri nerede gördüğü malum. Ancak Türk Solu dışında kimse, bunu Ali Babacan’a sormadı.
Başka bir uyarı, Davutoğlu’nun Genel Sekreteri Kani Torun’dan geldi. Katıldığı bir programda, Süleyman Soylu’nun yüzde 1-1,5 farkla seçimi alacaklarını söylediğinin hatırlatılması üzerine Kani Torun, “Yani ona göre mi ayarladılar diye ben düşünmeden edemedim. Bir hile hurda düşünüyorlarsa acaba bir buçuğa göre mi ayarladılar bu kazanma şeyini, diye içimden geçmedi değil. Çünkü söyleyenin sicilinden dolayı…” şeklinde konuştu.
Kani Torun, “Böyle bir ayarlama yapılabilir mi?” sorusuna ise “Manipülasyon yapılacak. Yüzde yüz inanıyorum. Özellikle yazılımla manipülasyon yapmak isteyebilirler”, şeklinde cevap veriyor.
Bu isimlerden biri, AKP’de bakanlık yapmış bir isim, diğeri de eski AKP milletvekili. AKP’nin nasıl oy çaldığını onlar bilmeyecek de kim bilecek?
Hayalet seçmen ve fazladan basılan pusulalar
Seçim güvenliği denince akla ilk gelen, hayalet seçmene dikkat çekmek gerekiyor.
Bundan önceki seçimlerde (2018), Türkiye’nin nüfusu 82.003.882, seçmen sayısı da 59.367.469’du. 2023 seçimleri için YSK’nın açıkladığı seçmen sayısı 64.191.285. Peki, Türkiye’nin nüfusu kaç? 85.279.553. aradaki fark, sadece nüfus artışıyla açıklanamayacak kadar fazla. Nüfusu 3 milyon artan ülkenin seçmeni 5 milyon artıyorsa, en azından yarısının hayalet seçmen olması gerekir.
Peki, kim bu hayalet seçmenler?
Suriyeliler mi?
CHP’nin seçim güvenliğinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel’e göre Suriyeli seçmen sayısı “öyle abartıldığı kadar” değil. Adıgüzel’in açıklamasına göre ilk defa oy kullanacak yabancı seçmen sayısı 240 binmiş.
Onursal Adıgüzel bu bilgileri nereden alıyor? Başında Süleyman Soylu’nun bulunduğu Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi’nden (MERNİS). TÜİK’e güvenmeyip kapısına dayanan Kılıçdaroğlu’nun seçim güvenliği sorumlusu, Soylu’nun MERNİS’ine mi güveniyor?
Bu konuyla bağlantılı yeni bir gelişme de geçtiğimiz hafta yaşandı. YSK, 250 milyon pusula basımı için Devlet Malzeme Ofisi’ne ihale verdi. YSK’nın yaptığı açıklamada seçmen başına 3 pusula basıldığı bilgisi verildi. Elbette bu üç pusuladan biri, Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kalma ihtimaline karşı basılıyordu. Ancak seçmen sayısı üçle çarpıldığında bile 19 milyondan fazla pusula basıldığı ortaya çıkıyor.
Hemen herkesin aklına 2017 referandumu geldi değil mi? Hani mühürsüz oylarla “atı alanın Üsküdar’ı geçtiği” referandum. Haliyle ister istemez insan soruyor:
YSK, AKP’nin emriyle ikinci bir “mühürsüz oy” hilesinin hazırlığını mı yapıyor?
Deprem bölgesi ve Güneydoğu’ya dikkat!
Bir diğer önemli mesele, deprem bölgesinde seçim güvenliğinin nasıl sağlanacağıdır. Her şeyden önce deprem bölgesi OHAL yönetimi altındadır. Yani o bölgedeki sandıklardan Süleyman Soylu’nun polisi ve jandarması sorumlu olacaktır.
Böyle bir ortamda muhalefetin sandık görevlerini yerine getirip getiremeyeceği bile başlı başına büyük bir sorun.
Bölgeden sağlıklı veri almayı geçtim, çıkıp deseler ki, “OHAL bölgesindeki sandıklarda hiçbir siyasi partinin temsilcisi olmayacak, sadece güvenlik güçleri olacak”, muhalefet ne yapacak? Kime itiraz edecek? 15 milyon civarında nüfusu olan 11 ilden bahsediyoruz. Bu illerde sandıklar tamamen AKP’ye emanet olacak.
Zaten deprem bölgesindeki seçmen kayıtları ile ilgili şaibeler, birbirini tutmayan rakamlar var. Kaç kişinin hayatını kaybettiği, kaç kişinin kayıp olduğu belli değil. Tam hayalet seçmenler için ideal ortam. Bir de sandıklar AKP’ye emanet edilirse yazılım hilesine falan gerek kalmaz.
Benzer bir durum Güneydoğu Anadolu bölgesindeki sandıklar için de geçerli. HDP, kapatma davası nedeniyle seçime Yeşil Sol Parti olarak giriyor.
Yurtdışı sandıklarında normalde HDP’nin de bulunma hakkı vardı. Ancak seçime Yeşil Sol Parti olarak girdiği için MHP’nin itirazı sonucunda Yeşil Sol Parti’nin yurtdışındaki sandıklarda bulunma hakkı MHP’ye devredildi. Benzer bir durum Güneydoğu’da da yaşanırsa, ki bir itiraza bakar, oradaki sandıklar da AKP’ye emanet olacaktır.
Muhalefetin bu bölgeler için önlem alması öncelikli ve kritik önemdedir. AKP’nin seçmen oy kullanmaya gitmesin diye Hatay Havaalanı’nı bile kapattığı yerde muhalefet hem seçmeni oy kullanmaya taşımalı hem de sandık başlarında yer alabilmek için elinden geleni yapmalıdır.
AKP, hilesiz seçim kazanamaz!
Şimdi 29 yıl geriye, Erdoğan’ın İstanbul’da, Melih Gökçek’in Ankara’da büyükşehir belediye başkanlıklarını kazandıkları 94 Seçimi’ne gidelim. Yaşı yetenler, Halkalı çöplüğünden, Mamak çöplüğünden çıkan binlerce Erdoğan ve Gökçek’in rakipleri için verilen oyları hatırlayacaktır.
Tayyip Erdoğan’ın “önde bitirdiği” 27 Mart 1994 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde oy kullanılan okulların bahçesindeki çöplüklerde ve Halkalı çöplüğünde SHP ve DSP’ye mühür basılan oy pusulaları ile tutanaklar bulunmuştu.
Melih Gökçek’in “önde tamamladığı” Ankara Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde de, oy pusulaları çöplük, depo ve kalorifer dairelerinde bulundu. Mamak Çöplüğü’nden ise oy pusulaları, zarflar, mühürlü-imzalı tutanaklar ve seçmen kartları çıkmıştı.
Anlayacağınız bugün Türkiye’yi yöneten kadro, ilk iş başına geldiği seçimlerde de hile yapıp oy çalmıştı. Mühürlü pusulalar çöplüklerden, RP’li belediyelere ait çöp kamyonlarından çıktığı halde “faillerin belirsiz olması” gibi komik bir gerekçeyle, 400’ün üzerinde itiraz reddedildi.
İBB Başkanı “seçilen” Erdoğan’ın sonrasında nasıl yükseltildiği hepimizin malumu.
AKP dönemi de çok farklı değildi. 2017 Referandumu’ndan yukarıda bahsettim. YSK, Türkiye tarihinin en büyük ve en bariz oy hırsızlığını görmezden gelerek Erdoğan’a ülkenin rejimini değiştirme imkanını vermişti. Bugün aynı YSK, fazladan milyonlarca oy pusulası basıyor.
Seçim gecesi kesilen elektrikleri, trafolara giren kedileri hiçbirimiz unutmadık. Biz unutmadık da, muhalefet partileri hatırlıyor mu acaba?
Seçim güvenliği uygulamayla değil, insanla sağlanır
AKP kendisi için hayat memat meselesi olarak gördüğü seçimleri kaybetmemek için her türlü hazırlığı yapıyorken, muhalefetin bu kadar sakin, rahat davranması, insanlarda güven duygusundan çok güvensizlik yaratıyor.
CHP’nin seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, gayet rahat bir şekilde çıkıp yabancı seçmen sayısının abartıldığı kadar olmadığını; AKP’nin tüm hilelerine karşı hazırlıklı olduklarını, yeni süper uygulamalarının nasıl kusursuz çalışacağını falan anlatıyor.
Zaten ben bu Onursal Adıgüzel’i ne zaman görsem, aklıma 2018 seçimlerindeki fiyasko geliyor. Seçim gecesi, kısa bir süre veri akışı sorunsuz giden Adıgüzel’in uygulaması, sonra bir anda çökmüştü.
2018 yılındaki fiyaskoya rağmen CHP’nin seçim güvenliğini yine Onursal Adıgüzel’e vermesi benim açımdan oldukça can sıkıcı bir durum. O kadar “liyakat da liyakat” diyen Kılıçdaroğlu’nun, Adıgüzel’e bu teveccühünün altında yatan nedenin ne olduğunu çok merak ediyorum.
Seçime günler kala, muhalefetten tek istediğimiz, seçim güvenliği konusunu ciddiyetle ele almaları.
Peki, seçim güvenliği nasıl alınır? Elbette ki uygulamayla falan değil, insanla alınır. Uygulaman çökse bile sandık başında görevlin varsa veri akışın kesilmez, elinde doğru rakamlar olur, herhangi bir usulsüzlük durumunda anında müdahale edebilirsin.
2019 yerel seçimlerinde İstanbul’da CHP ve İyi Parti birlikteliği bunun en güzel örneğini verdi. İmamoğlu, Kaftancıoğlu, Kavuncu üçlüsü oylarını çaldırmadı ve yenilenen seçimlerde kat kat fazla oy alarak İmamoğlu seçimi kazandı.
Muhalefetin bir an önce bu ciddiyetle işe sarılması ve insanları hem oy vermek hem de oylarına sahip çıkmak için seferber etmeye başlaması gerekmektedir.
Vatandaş oy vermeye de, oyuna sahip çıkmaya da hazır. Bakalım muhalefet oylarını çaldırmamak ve seçimi kazanmak için 2019 seçimlerindeki kadar istekli mi?