ABD’nin ilk Yahudi Dışişleri Bakanı olan Henry Kissinger, 100 yaşında hayata veda etti.
Vietnam’ın işgali, Kamboçya’nın bombalanması, Allende’ye yönelik askeri darbe dönemlerinde bizzat görev yapan Kissinger, Irak işgalinin de savunucuları arasındaydı.
Kissinger, Nazi Almanya’sından kaçarak ABD’ye yerleşmiş ve burada görev yapan ilk Yahudi Dışişleri Bakanı olmayı başarmıştı.
AKP’nin iktidara geldiği dönemde “emekli bir diplomat” olmasına rağmen, AKP’nin Irak işgalini destekleyen tutumunu gördü ve siyasal İslamcılığın dilinden düşmeyen “Yahudi lobisi” içinde yeni iktidarın önemli bir destekçisi oldu.
AKP ve “Yahudi lobisi” arasında kurulan ilişkiyi gösteren önemli bir figürdü.
Kurulan bu ilişki Erdoğan henüz milletvekili bile değilken onu ABD’ye taşımış ve bu görüşmelerde alınan icazet onu Türk siyaseti açısından önemli bir figür konumuna getirmişti.
Bugün AKP’nin bir siyasi düşman gibi göstermeye çalıştığı “Yahudi lobisi”, Erdoğan’ın en büyük destekçisiydi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından gerçekleşen Erdoğan’ın ABD ziyaretinde bu yakınlık iyice ortaya çıktı.
Erdoğan bir taraftan meydanlarda ABD’ye “Ya Türkiye ya FETÖ!” diye seslenerek kendi tabanına propaganda yapıyor, diğer taraftan da böylesi zorlu bir dönemde ABD’yle ilişkileri güçlü tutmaya çalışıyordu.
19 Eylül 2016’da yapılan ABD gezisi bunun için önemli bir fırsattı. Ancak Erdoğan, ABD Başkanı Obama ile görüşememiş; görüşmeyi o dönemde Obama’nın yardımcısı olan Biden’la yapmak zorunda kalmıştı.
Böylesi bir dönemde Erdoğan’ın yardımına “Yahudi lobisi” koşmuş, içinde Henry Kissinger’ın da bulunduğu geniş bir heyet, AKP’lilerle bir görüşme gerçekleştirmişti.
AKP medyasının o dönemde “üst düzey yatırımcı ve iş adamı” olarak pazarlamaya çalıştığı bu heyet aslında zengin bir Yahudi topluluğuydu.
Heyetin içinde Yahudi bir banker olan Rotschild ailesinin mensubu James Rotschild ve yine Polonya kökenli bir Yahudi ailesinden Michael Bloomberg gibi çok önemli isimler de vardı.
Bu görüşme aslında ABD kamuoyuna verilen bir mesajdı.
Henry Kissinger ve “Yahudi lobisi” zor bir döneminde Erdoğan’a yeniden el uzatıyor ve dostluk gösteriyordu.
ABD ve Türkiye arasında her dönem var olan gerilime rağmen kopmayan ilişkiyi de bu “görünmeyen el”in himayesinde aramak gerek.
Ama işte insan ömrünün de bir sonu var. Artık Kissinger da olmayacak. Biz yine de insanlığımızı yapalım. Toprağı bol olsun, dostu olan tüm İslamcıların da başı sağ olsun!