Hindistan’da bulunan tarihi Babür Camisi, bundan tam 32 sene önce yıkıldı, ardından caminin olduğu bölge Müslümanlardan “arındırıldı” ve dün de Hindistan Başbakanı Narendra Modi caminin kalıntıları üzerinde Hindu tanrısı Ram için inşa edilen bir tapınağı açtı.
1529’da dönemin Hindistan İmparatoru Babür’ün komutanı Mir Baki tarafından yapılmış olan Babür Camii, 6 Aralık 1992’de, fanatik Hindulardan oluşan on binlerce kişilik kalabalık tarafından kazma ve küreklerle yok edilmişti.
Geliştiği ve ilerlediği söylenilen modern zamanlardaki “insanın” hala hangi aşamada olduğunu gösteren bir dehşetti yaşanan. Ama kimilerinin söylediği gibi bir “cinnet” hali de değildi, her inanç kesiminde var olan yobazlığın hangi noktaya evrilebileceğini gösteren çarpıcı bir olaydı.
Tıpkı seneler sonra Taliban’ın Bamyan eyaletindeki devasa Buda heykellerini yok etmesi gibi…
Modern dünyada “laik” olmayan her türlü siyasi hareket, Hindistan örneğindeki gibi kendisini “milliyetçi” olarak tanımlasa bile düşmanını yanlış yerde arıyor ve kolay olana yönelerek “geçmişini yok etmeyi” tercih ediyor.
Araplardaki Türk düşmanlığının benzerini Hindistan’da da görüyoruz. Babür’ün yaptığı camiler yok edilerek yeni bir Hint milliyetçiliği inşa edilmek isteniyor.
Türk Solu’nun takipçileri Babür ve kurduğu imparatorluğun bizim açımızdan önemini bilir. Sevgililer Günü olarak kutlanılan 14 Şubat, aslında Babür’ün de doğum günüdür. Babür, tarihin belki de ilk laik devletini Hindistan’da kurmayı başarmış; tüm dinlerin ve milletlerin birlikte yaşayabildiği güçlü bir gelenek yaratmıştır.
Türk Solu açısından bu gelenek Türklerin hümanizminin, laikliğinin ve ilericiliğinin en büyük kanıtıdır.
Beş yüz yıllık bir caminin yıkılması, yok edilmesi ve ardından da bir tapınağa çevrilmesinin esas sebebi bu geleneğe karşı duyulan düşmanlık.
Daha doğrusu bu düşmanlık üzerinden bir “Hint milliyetçiliği” yaratma çabası…
Çin, nasıl Uygur Türklerini yok ederek kendi medeniyet dairesini kurmaya çalışıyorsa, belli ki Hindistan’ın “medeniyet dairesi” de benzer bir yoldan geçiyor. Diğer taraftan Türkiye’deki siyasal İslamcıların böylesi bir olaya sessiz kalması da ibretlik!
Babür’ün Türk, torunu Ekber’in de ateist olması mı rahatsız edici geliyor?
Yoksa bu Türk imparatorlarının tarihteki ilk laik devleti kurmuş olmalarını caiz görmedikleri için mi suskun kalmayı tercih ediyorlar?
Kim bilir belki de bu satırların yazıldığı sırada Hindistan’da yaşayan Müslümanların hangi mezhepten olduğunu araştırıp, buna göre bir tavır belirlemeye çalışıyorlardır…