İki gündür Hüda-Par’ın Cumhur İttifakı’na katılması konuşuluyor. Oy oranı Perinçek’ten hallice olan bu parti, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’a destek verecek. Erdoğan gibi işi şansa bırakmadığı bilinen bir siyasetçi için kuşkusuz önemli bir destek.
Açılımı “Hür Dava Partisi” olan Hüda-Par, esasen bir terör örgütü olan Hizbullah’ın –Lübnan’daki Hizbullah ile karıştırılmasın– siyasî uzantısı. Türkiye Hizbullahı veya daha isabetli bir tanımlamayla Kürt Hizbullahı, 90’lardan itibaren çoğunlukla Güneydoğu olmak üzere tüm ülkeye adını vahşi cinayetlerle duyurmuş Kürt-İslamcı terörist bir yapılanma.
PKK’nın Marksist/sol söylemli Kürt ırkçılığı karşısında Hizbullah, şeriat esaslı Kürtçülük için masum canlar alıyordu. Bu fikirsel (!) ayrılığı saymazsak PKK’nın ve Hizbullah’ın gerek vahşet, gerekse etnik bölücülük açısından aynı düzlemde olduğu yadsınamaz bir gerçek. İki etnik terör örgütü, deyim yerindeyse terör pastasını paylaşamıyordu.
Ne var ki devlet, 2000’lerin başında her iki terör örgütünün de sesini soluğunu kesmişti. Apo yakalanıp yargıya çekilirken, Hizbullah’ın silahlı kanat sorumluları Beykoz’daki bir villada ölü ele geçirildi ve devamında tüm örgüt çökertildi.
AKP iktidarının ilk andan itibaren PKK’ya ve PKK siyasetine verdiği hayat öpücükleri meşhurdur ama Hizbullah’a içirilen zemzem suları pek bilinmez. 2011’e gelindiğinde hapiste tek bir Hizbullahçı kalmamış, salıverilen Hizbullahçılar adli kontrolü atlatarak sırra kadem basmıştı.
İşte bugün AKP’nin yine ne yapıp edip bir terör örgütü uzantısıyla, en az PKK kadar hesap vermemiş, alttan destek görmüş ve kayırılmış Hizbullah’ın uzantısı Hüda-Par ile masa kurup oturduğunu, görüyoruz.
İktidar medyası “Ama siz de HDP ile birliktesiniz” diyerek olayı meşrulaştırmaya çalışsa da bunun gerçeklikle ilgisi olmadığı ortada. HDP asla HDP’den ibaret değil. Bunun İmralı’sı ve Kandil’i olduğu kadar Beştepe’si ve Yenimahallesi de var… Yani eski bir “iktidar bileşeni” HDP ile olsa olsa muhalefete tuzak kurulabilir.
Ama Hüda-Par’ın Cumhur İttifakı’na dâhil olması, Tayyip Erdoğan’ın açık seçik tercihidir. Bölücünün ve teröristin zılgıt çekip zafer işareti yapanı değil de alnı secdeye değeni, Kur’an okuyanı, tilavet getirenidir.
Eskinin kullanışlılarından Atilla Yayla da topa girdi. Hüda-Par’ın HDP ile bir tutulamayacağını ile sürüyor. Çünkü PKK şiddeti terk etmezken Hizbullah şiddeti bırakmış. Lider kadrosu M249’la taranan her örgüt zorunlu olarak susar ama Hüda-Par’ın bundan haberi var mı, diye de sormak gerekiyor. Zira tıpkı PKK’nın terörist olduğunu kabul etmeyen HDP’liler gibi Hüda-Par’lılar da Hizbullah’ın terör örgütü olduğunu kabul etmeye asla yanaşmıyor.
Perinçek’i unutmayalım. Hüda-Par’ın Cumhur İttifakı’na katılmış olması en çok onu rahatsız etmiş. Doğu Bey, canlı yayınlara bağlanmış Hüda-Par’ın Erdoğan’a oy getiremeyeceğinden yakınıyor. Belki Vatan Partisi kadar oy getiremez. Bu konuda Perinçek’e hak vermek lazım.
90’larda Hizbullahçıların PKK’lı Özgür Gündem’i ve PKK destekçisi Perinçek örgütünün 2000’e Doğru’sunu hedef aldığı ölümlü saldırıları bu açından hatırlamak gerekir. Tabi, Hizbullah’ı “devletin” PKK’ya karşı devreye sokulduğu iddialarının arkasındaki PKK aklını da…
Yani Perinçek’in bu komik çelişkisinin ardında geçmişin böyle izleri var. Yoksa Vatan Partililerin “antiemperyalist” ilan ettiği Taliban, geçtiğimiz aylarda Diyarbakır’a geldi, insanlık dışı şeriat düzeninin propagandasını yaptı ve Hüda-Par’la özel görüşüp işbirliği başlattı.
MHP özünde Kürt-İslamcı olduğu için Bahçeli’nin sessizliği normaldir. MHP’de Gaffar Okkan’ın katillerini kucaklayacak mide var. Ama Hizbullah’ın 2000’e Doğru Diyarbakır temsilcisini öldürmesi, belli ki Perinçek’te daha büyük bir yara açmış.
Sol basında Hüda-Par’ın gericiliğinden ve Şeyh Sait’çiliğinden bile dem vuranlar oldu ki bunlar artık zurnanın son deliği sayılır. HDP’nin periyodik Şeyh Sait anmalarını yok sayan Cumhuriyet’in Hüda-Par’ı Şeyh Sait’çi diye haber yapması alay konusu olmuştu. Hüda-Par’ın savunduğu Şeyh Sait gerici olurken HDP’nin savunduğu Şeyh Sait ilerici oluyor!
Tüm bunların ötesinde, Hüda-Par’ın Tayyip Erdoğan’a vereceği destek ve karşısında talep ettikleri, aritmetik hesabın ötesinde bir anlam ifade ediyor. Hesap kitap, işin tedbiri. Ancak siyaset, önce ideolojiyle yapılır.
Açık konuşmak gerekirse Hüda-Par ile anlaşmış olmak, belki de AKP’nin şimdiye kadarki en ideolojik hamlesi oldu.
Hüda-Par’ın devlete Şeyh Sait’in ailesinden özür diletmekten başka; “Ne mutlu Türküm diyene” yazılarını kaldırtmak, medrese eğitimini esas kılmak, Kürtçeyi resmi dil yapmak gibi son derece bölücü talepleri var. Ama bunlar zaten 2015’ten beri kendini Türk milliyetçisi diye yutturan Erdoğan’ın gençlik hayalleri.
Erdoğan’ın binde üçlük partiye muhtaç olması, bu partinin talepleri özelinde aklının yattığı etnik bölücülüğü ve vahşi şeriat düzenini görmemize engel olmamalı. Gerici bölücü ittifak, son düzlükte safları sıklaştırıyor.