Ekrem İmamoğlu, bugün düzenlediği basın toplantısıyla CHP Genel Başkanlığına aday olmadığını ve “İstanbul’u tekrar kazanmak için yola çıktığını” söyleyerek, hedefinin yeniden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmak olduğunu ilan etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan karşısında 12 kez seçim kaybetse de parti içi iktidarını korumak konusunda son derece başarılı. Dünyada muhalefet partilerinin genel başkanları içinde benzersiz bir konuma sahip. Bu derece başarısız olup da genel başkanlığa devam edebilmesi gerçek bir “başarı öyküsü”.
Kılıçdaroğlu sadece seçimleri kaybetmekle yetinmiyor, iktidar karşısındaki güçlü siyasi figürlerin sahip olduğu gücü de yok ediyor.
Ancak Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olduğu sürece 2019’deki yerel seçim başarısının tekrar etmesi mümkün değil.
2019 başarısının temel sebebi CHP-İYİ Parti ittifakı ve İmamoğlu’nun güçlü liderliğiydi.
Yapılacak seçimlerde Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olarak devam etmesinin İmamoğlu’nun bile üstünü çizici bir etkisi olacak.
Kılıçdaroğlu kendisini bitirdiği gibi İmamoğlu ve Yavaş gibi isimlerin de siyasi geleceğini bitiriyor.
Seçim akşamı halkın son derece güvenilir bulduğu bu iki isme “Seçimi kazandık.” yalanını söyletmek bile, itibar suikastının çok evvelden planlandığını gösteriyor.
Demek ki İmamoğlu’nu tehdit olarak gören sadece “Saray” değildi, “içeriden” de bir rahatsızlık vardı.
Kılıçdaroğlu’nun “belediye başkanlarının çok başarılı olduklarını ve görevlerine devam edeceklerini” söylemesinde hiçbir samimiyet yok. Ekrem İmamoğlu, şu anda Kılıçdaroğlu açısından siyasi bir rakiptir ve Kılıçdaroğlu siyasi rakiplerini bir şekilde tasfiye eder.
Kaldı ki İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı söz konusu olduğunda “yargı sürecinin buna engel olduğunu” söyleyen Kılıçdaroğlu, yargı sürecinin devam ettiğini bilmiyor olamaz.
O dönemde bunu bir gerekçe olarak öne sürenler, yargının seçimlerden önce atması muhtemel bir adımı gerekçe göstererek İmamoğlu’nun belediye başkanlığı için de adaylığına engel olacak.
Saray düğmeye basacak; ama iş “içeriden” bitirilecek. Böylece yargı üzerinden bir engellemenin yaratacağı olası tepkinin de önüne geçilecek.
İmamoğlu bir açmazla karşı karşıyaydı. Ya Genel Başkanlığa aday olacak ve muhtemelen kaybedecek, ya da gücünü muhafaza etmek için Belediye Başkanı olarak devam edecekti.
Seçtiği ikinci yolun da son derece “riskli” olduğunu, adaylığına yönelik farklı girişimler de olacağını ilerleyen süreçte göreceğiz.