Geçtiğimiz gece, İran ile İsrail arasındaki danışıklı dövüş oyununu tüm dünyayla beraber biz de izledik. İran, günler öncesinden İsrail’e yapacağı misilleme eylemini duyurmuş, cezalandırma saldırısının hangi araçlarla gerçekleştirileceğini ve nereleri hedef alacaklarını etraflıca açıklamıştı. Anlaşılan o ki Devrim Muhafızlarının strateji ustası komutanları, savaşta şaşırtmaca ve baskın faktörünün ne kadar önemli olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlardı!
Aslında İran’ın bu “dikkat geliyoruz, gardınızı alın” şeklindeki hiç de “bir gece ansızın” sayılamayacak tavrından, olayın nasıl bir danışıklı dövüş olduğunu tüm dünya daha ilk anda anlamıştı. Ama yine de o gece herkes, ne olur ne olmaz diye bekledi. Sonuçta İran’ın gönderdiği füzelerin ve İHA’ların neredeyse tamamı İsrail’in hava savunma sistemi tarafından imha edildi, sistemi aşmayı başaranlar da yine İsrail hedeflerine hiçbir zarar vermedi. İran’ın muhteşem saldırısına Hamas, Lübnan Hizbullahı ve Yemen Husileri gibi İran uydusu güçlerin tümünün katıldığının da altını çizelim.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de İran’ın bu “dostlar alışverişte görsün” harekatının askerî planda tamamen anlamsız olduğu kısa zaman içinde konuyu takip eden herkes tarafından anlaşıldı. Elbette İsrail’in vurulmasının ne kadar önemli olduğunu, ilk kez İsrail’in dokunulmazlığının delindiğini iddia edip sevinen Avrasyacı uçuklarla Şeriatçı faşist mollalardan antiemperyalizm uman sosyalistlerimizi istisna tutmak gerek. Bu kesimlerin her ikisini de kendi hallerine bırakıp ortadaki açık gerçeğe odaklanalım.
İran’ın İsrail’e yaptığı “zararsız” saldırı, bir danışıklı dövüş oyunu olduğu gibi buna ek olarak rezil faşist rejimlerin karşılıklı kazanç elde ettiği bir “diktatörler gecesi” olarak da tarihe geçti. İran’ı, İran halkını, İranlı kadınları, İran esareti altındaki on milyonlarca Türk’ü 40 yılı aşkın süredir ezen faşist molla rejimi, İsrail’e “saldırma” prestijine kavuştu. Dünyada ve hatta İran’da bunun gerçek olmadığını herkes bilse de İran dâhilinde “Sipah-e Pasdaran” vs adlar taşıyan rejim uşaklarının böyle bir motivasyona ihtiyacı var ne de olsa. Tabii Orta Doğu’nun çeşitli ülkelerine yayılmış, İran istihbaratının beslediği Şii Şeriatçısı örgütlerin, Sünni Şeriatçısı olup Şii İran’a âşık AKP benzeri İrancıların, Avrasyacılık ve Rusyacılık üzerinden İrancılaşanların, kendisinin “laik” olduğunu iddia edip İran’dan para alıp gazetecilik ya da siyasetçilik yapanların da aynı ihtiyaçları karşılanmış oldu. Epey masraflı bir gösteri ama herhalde İran bunu propaganda çalışması bütçesine kaydetmiştir…
Diğer yandan gecenin kazananlarından biri de İsrail’in başındaki faşist Netenyahu. Geçen yılın yaz ayları itibariyle İsrail halkının sokak eylemleriyle çok zor duruma düşen ve iktidarını kaybetmek üzere olan Netenyahu’ya hayat öpücüğü, Hamas’ın 7 Ekim saldırısıyla gelmişti. Saldırının ardından ister istemez mevcut iktidarın etrafında birleşen İsrail’de muhalefete de pek mücadele edecek alan kalmamıştı. Şimdi yeniden Netenyahu’ya karşı muhalif sesler yükselmeye başlarken İran ve saz arkadaşlarının yaptığı bu yeni “hamle”nin Netenyahu’yu bir kez daha iktidarda tutmak dışında bir anlamı olamaz.
Ve gecenin sonucu, “faşistlerle mollalar birbirini ağırlar” oldu…
Bunlar birbirini ağırlamakla da kalmaz; ayakta tutar, besler, var eder.
Son olarak İran’ın Kasım Süleymani’nin intikamını nasıl aldığını Trump’ın ifşa edişini hatırlayalım. Trump, İran’ın bu göstermelik saldırısı hakkında seçim kampanyası sırasında şunları söylemişti:
“İranlılar bizi aradılar ve ‘Dinleyin, başka seçeneğimiz yok’ dediler. Sizi vurmalıyız. Çünkü bizim de özsaygımız var. Ve onları anladım. Biz onları vurduk, bir şeyler yapacaklar. Belli bir askeri üsse 18 füze fırlatacağız dediler. O geceyi hatırlıyorsunuz. İlginç bir gece. Gergin olmayan tek kişi bendim çünkü ne olacağını biliyordum. Bize, ‘Merak etmeyin, hiçbiri üssü vuramayacak’ dediler. Söyledikleri gibi 18 füze attılar, beşi havada imha oldu, diğerleri de üssün dışına düştü.”
Kendi ifadesine göre o gece gergin olmayan tek kişi Trump’tı. Aynı olayı bir kez daha ve biraz daha geniş çaplı olarak uyguladılar. Geçtiğimiz gece de yine gergin olmayanlar Hamaney, Reisi, Netenyahu ve benzerleriydi. Neden olsunlar ki? Senaryo, oyuncular, sahne her şey onların elindeydi…