Yıllar boyu CHP’ye karşı konumlanmış halası, Davutoğlu’nu desteklemek için CHP’ye nasıl oy vereceğini soruyormuş. Davutoğlu’nun Kübra Par’ın programında anlattığı buydu.
Tabi halası ile ilgili bu anlattığı, ilk etapta iktidarın eline malzeme olacak bir safdillik gibi görünüyor ve bu yüzden birkaç gündür AKP medyasında çerez niyetine tüketiliyor.
Davutoğlu’nın kuzenleri, bu falsoya müdahale etmiş. Bugün, 90 yaşındaki halanın yeğenine her koşulda destek olacağını bildirdiği bir video dolaşıma sokuldu.
Ama Davutoğlu’nun halası bir kişi.
Davutoğlu’nun yaptığı açıklama önemli bir gerçeğe işaret ediyor. Yaş gruplarına göre tutum ve davranışlar farklı seyir izler. Bir yaştan sonra ruh hali kemikleşir. Ömrünü Türk devrimi ile mücadeleye adamış fikrisabit, mutaassıp ve radikal sağ taban bundan muaf mı?
Elbette seçime iki hafta kalmışken geriye dönük tartışmaları gündeme getirmek faydasız. Ama işte mızrağın çuvala sığmadığını göstermesi bakımından bu önemli bir örnek.
6’lı masa, Millet İttifakı’nın yerini almamalıydı. Sadece parlamenter sisteme dönüş ve CHP – İyi Parti ikilisinin ortak adayını destekleme düzleminden ibaret, basit bir işbirliği ve mutabakat platformu olarak kalması gerekiyordu. Bu gerçek bir kere daha suratımıza tokat gibi çarpıyor.
Sözgelimi İyi Parti, kendi logosundan vazgeçip sadece CHP listelerinden seçime girseydi bu derece bir kan uyuşmazlığı ihmal edilebilir düzeyde kalırdı. Çünkü geçtiğimiz 20 yılda şekillenen sol-milliyetçi birlikteliğini halk bizzat biçimlendirdi.
Gelecek, DEVA, Saadet ve DP’nin ayrı bir ortak listeyle seçime girmesi daha önce elbette gündeme geldi. Ama o zaman takke düşecek, kel görünecekti. AKP’nin varlığında bu partilerin hiç ama hiçbir karşılığı yok.
Dört partinin toplamı bile çok komik bir oy pastasına karşılık geliyor. Bunu kendileri de çok iyi bildikleri için sessizce Kılıçdaroğlu’nun liste teklifini beklediler.
Bu noktada bir başka gerçek ortaya çıkıyor.
Taban yaratamamış dört pseudo-partinin CHP listesinde yer bulması, Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu ve Uysal’dan ziyade Kılıçdaroğlu için bir koruma kalkanı. Bunların lafını etmeye değmeyecek toplam karşılığı, somut bir rakam olarak gün yüzüne çıksa Kılıçdaroğlu’nun tabanına yapabileceği hiçbir açıklama yok.
AKP’li artıkların halası, dayısı, ne kadar oy vereni varsa artık… Onların eli CHP’ye gitmeyecek. Abdestleri bozulmayacak. Kendince iki dünyayı da kazanmış olacaklar.
Ama “dinsiz Allahsız kitapsız” Atatürkçülerin oyları ile onlar Meclis’e girebilecek. En ufak memnuniyetsizlikte de “kriz” çıkartabilecekler! Öyle demişti Davutoğlu.
Zaten Davutoğlu da halasını saflığından anlatmadı. Bilakis… Halasının –ve kabilesinin– “temizliğiyle”, “tâhireliğiyle”, “necipliğiyle” övünmek için anlattı. Onların eli temiz kalacak. Ama biz, “bidat düzeninin” necasetinden yetişmiş çağdaş kâfirler, oylarımızla onları Meclis’e taşımak zorundayız. Bu adamların Cumhuriyet yurttaşlarına, Türk milletine bakış açısı budur.
Ama CHP’lilerin sırtında iktidara uzanacak olan Davutoğlu’ndaki bu burnu havadalığın ve minnet duymayışın tek motivasyonu, bu ilkel kabile intikamcılığı değil. Davutoğlu, partisini CHP listelerinden Meclis’e sokarak bir anlamda CHP’ye bir hayrının dokunduğunu, CHP’yi adam ettiğini bile düşünüyor. Çünkü bu safsatanın teorik bir dayanağı var: “Helalleşme” garabeti.
Neticede AKP’nin devrilmesi, Erdoğan’ın kaybetmesi mutlak iyidir. Ne pahasına olursa olsun. İstediğimiz kesinlikle budur. Fakat ileride karşılaşacağımız tablo da bellidir. Bunlara hazırlıklı olmalıyız.