İsrail’in İran’a askeri saldırısı bugüne kadarki savaş tarihinin sanırım en fantastik olayıdır.
Aynı anda İran’ın hem Genelkurmay Başkanı hem Devrim Muhafızları Komutanı öldürüldü. Ölen Genel Kurmay Başkanı’nın yerine atanan yeni Genel Kurmay Başkanı da öldürüldü. Hava Kuvvetleri Komutanı öldürüldü. 20’nin üzerinde en üst rütbeli komutan öldürüldü.
İyi de İstihbarat uyumuş mu diye soracak olursanız, uyumaya vakit bulamamışlar çünkü hem İstihbarat Başkanı hem de yardımcısı öldürüldü!
Bunları bir filmde senaryoya yazsanız, böyle fantastik senaryo olmaz der, inanmazsınız ama İsrail’in yaptıkları filmleri aşıyor.
(Hatta Netflix’te yayınlanan bir dizi var Fauda adında. İsrail’in askeri operasyonlarını anlatan bu diziyi izlerken iyi propaganda yapmışlar diye düşünmüştüm, son bir yılda olanlardan sonra adamlar dizide imkânlarını ve gerçek güçlerini gizlemişler diye düşünmeye başladım.)
Önce 7 Ekim sonrası Hamas’a, sonra Hizbullah’a yönelik çökertici saldırıların ardından İran’ın da aynı şekilde çökertilmesi bence Türkiye’de de sirenlerin çalmasını gerektiriyor.
…
Modern savaşın iki temeli var:
Birincisi, sana yönelecek hava saldırılarına karşı kendini koruyacak etkin bir hava savunma sistemin olmalı.
İkincisi, hava savaş gücün olmalı.
İran, Rus yapımı S-300’leri uzun süredir kullanıyor, geçtiğimiz yıl İran ile Rusya arasında S-400 antlaşması da yapıldı. Teslimatın gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda tartışma olsa bile, İran’ın ister S-300 olsun ister S-400 olsun, Rus hava savunma sistemi ile İsrail’in uçaklarını engelleyemediği ortada.
İlk gece İsrail 200 uçakla İran’a girdi ve tek bir uçak bile düşürülemedi. Demek ki S-300 ve S-400’ler devreye bile giremedi. Amerikan basınının analizine göre ABD ve İngiltere S-400’leri devre dışı bırakacak bir sistem geliştirmiş. Eğer durum bu ise elinde S-400’ü olan tüm ülkelerin sonu İran gibi olur.
Bunu doğrulayan yeni bir gelişme de Ukrayna’da yaşandı. 12 Haziran’da Moskova yakınlarında bir askeri tesise İHA’larla düzenlenen bir saldırıyı S-400’ler engelleyemedi.
Hadi bu propaganda diyelim o zaman daha farklı bir tablo çıkar ortaya, o zaman da S-400’lerin F-35’leri yakalayamadığı doğrulanır ki, F-35’i olmayan ülkeler de girecekleri savaşı kaybeder.
…
Türkiye’de siyasetçiler ve basın ısrarla İran’dan sonra İsrail’in Türkiye’ye de saldıracağını söylüyor.
O zaman hepimiz Türkiye’nin kendisini İsrail’e karşı nasıl savunabileceğini tartışmalıyız.
…
İktidarın onca propagandasına karşı durumumuz şu: Türkiye’nin elinde uçurabileceği savaş uçağı sayısı sadece 250. En modern uçaklarımız F-16’lar. Onların da sayısı sınırlı.
Envantere en son savaş uçağı eklediğimiz yıl 2012!
Ve en önemlisi Türkiye, F-35 projesinden çıkarıldı ve son nesil savaş uçağımız yok.
İktidarın bir çok uçak projesi var, bunlara bir diyeceğim yok ama şunu görelim: Türkiye’nin kullanımına sunulmuş bir yerli savaş uçağımız yok, üretilmiş bir uçağımız da yok, üretim planlaması yapılan savaş uçağımızın teslim edilmesi de en iyi şartlarda 10 yılı bulacak.
İyi de 10 yıl boyunca ne yapacağız desek iktidar yandaşı cahiller sürüsü hemen size İHA ve SİHA’lardan bahseder.
Doğru, İHA ve SİHA’larımız var ama görüyoruz ki İsrail’in hava savunma sistemleri onları düşürüyor.
Düşüremediklerine yükleyebileceğiniz patlayıcının da etkili bir hasar verebilme ihtimali yok.
Demek ki Türkiye hava kuvvetleri anlamında maalesef zayıf (düşürülmüş) bir ülke konumunda.
Kaldı ki İsrail’in hava gücünün bile bir sınırı olduğunu gördük, ağır bombardıman uçakları olmadığı için ABD’den yardım istiyorlar.
Kısacası hava gücünden konuşurken ayaklarımızın yere basması şart.
…
Gelelim savunma sistemine.
Elimizde sözde S-400 var ama bunları Rusya aktive etmedi. Yani bir savaş anında Ruslara rica etmemiz gerekecek. Rusya’nın ne yapacağını merak edenler Rusya’nın en büyük müttefiki İran’ı İsrail karşısında nasıl yalnız bıraktığına bakabilir.
Üstelik S-400’lerin F-35’leri yakalayamadığını da test etmiş olduk İran’da.
Türkiye’nin kendi geliştirdiği savunma sistemleri elbette var. Bunların aktif savaşta testi yapılmadığı için etkinliği konusunda konuşmak mümkün değil ama dünyanın belki de en gelişmiş hava savunma sistemi olan İsrail’in Demir Kubbesi’nin bile delindiğini, İran’ın tüm füzelerini yakalayamadığını gördük.
Bu şu anlama geliyor; Türkiye, mevcut hava savunma sistemi ile kendisine saldıracak küçük devletleri her koşulda engelleyebilir ama elinde binlerce füzesi ve rampası olan İsrail, ABD gibi güçlere karşı kendini koruyamaz.
…
Tablo açık: Türkiye’nin saldıracak bir gücü de yok savunacak bir gücü de!
O zaman Türkiye gibi ordusu ile övünen bir devletin nasıl bu hale geldiğini, daha doğrusu getirildiğini bir düşünün.
Ordu düşmanı AKP, ilk önce Ergenekon ve Balyoz’la Ordu’ya saldırdı, sonra 15 Temmuz’da ordu yeni bir parçalanma yaşadı.
Türk subayı özellikle de havacılarımız dünyanın en iyileri olmasına rağmen biçile biçile elimizde yeterli savaş pilotu kalmadı.
Askeri liseler kapatıldı, Harbiye bitirildi, savaş çıksa askerimizi tedavi edecek askeri hastaneler bile kapatıldı.
Yani Türkiye adeta bir dış işgale karşı içeriden ihanete uğradı.
Ve bunların hepsini AKP yaptı.
…
Şu anda Türkiye’yi İsrail’e veya ABD’ye ya da başka bir büyük güce karşı savunmak için ihtiyacımız olan ilk savunma sistemi bu nedenle bir füzesavar tertibatı değil, AKP’den kurtulmaktır.
Çünkü AKP, Türkiye’yi bir savaşa sürüklemektedir.
(Yarın bu tehdit ile devam edeceğiz.)