En az birkaç yüzyıllık tarihi olan, dünya çapında yayılmış bir komplo teorisi vardır: “Aslında her şeyi Yahudiler yönetiyor.” Bu komplo teorisi Yahudilerin ve İsrail’in dünya çapında yaygın ve sıkı bir ilişkiler ağı olduğu gerçeğinden yola çıksa da vardığı noktada gerçeklikten tümüyle uzaklaşır. Elbette Yahudilerin ve İsrail’in örgütlü, etkili bir gücü vardır ama dünyada olan biten her şeyi kontrol etme imkan ve ihtimalleri de yoktur…
Bu komplo teorisinin Türkiye versiyonunda ise Türkiye’deki en güçlü istihbarat ağının ve lobinin İsrail’e ait olduğu iddia edilir ve son noktada ülkemizde olan biten her şeyi yine İsrail’in denetlediği, bunu da buradaki gizli Yahudiler, Sabetaycılar vs. marifetiyle yaptığı savlanır. Bu ciddi bir meseledir ve tahlili ayrıca üstünde durmayı gerektirir. Bugünse Türkiye’deki en güçlü istihbarat ağına ve lobiye sahip ülkenin aslında İran olduğu gerçeği üzerinde duracağız.
Biz komplocu bir kafa yapısında olmadığımızdan iddiamız tabii ki İran’ın Türkiye’de olan biten her şeyi kontrol ettiği, yönettiği olmayacak. Fakat şunu görmeliyiz ki İran, Türk basınında, siyasetinde, sosyal medyasında azımsanmayacak bir etkiye sahip. Özellikle İsrail – İran çatışmasının Türkiye’ye yansımaları çerçevesinde bunu açık ve net bir şekilde görüyoruz.
Televizyonlarda konuşan yorumcular, gazete köşelerini tutmuş medya ehli ve tek varlık sebebi buymuş gibi bir anda sahaya inen sosyal medya unsurları asla İran’a laf söyletmiyor. İran için savaş ilk günden itibaren kötü gidiyor. O kadar ki şu ana kadar ikinci genelkurmay başkanları öldürülmüş durumda! Ama bizim İran lobisi İran’ın nasıl kazandığını anlatmakla meşgul…
İran halkı Tahran’ı terk ediyor ama bizimkiler, İranlıların ülkeleri için savaşmak amacıyla dünyanın dört bir tarafından ülkelerine nasıl döndüklerini yazıp çiziyorlar. İran’ın ne kadar iyi bir güç olduğunu, İsrail ve ABD’ye karşı neden desteklenmesi gerektiğini günlerdir dinlemeye devam ediyoruz.
Bu İran lobisinin içinde solcular, komünistler var ama mollaların 1979 ve sonrasında komünist Tudeh’lilere, Fedailere yaptığı katliamları nedense hiç hatırlamıyorlar. Lobinin sıkı üyeleri içinde Atatürkçülük iddiasında olanlar var ama Uğur Mumcu başta olmak üzere katledilen aydınlarımızın kanlarının İran istihbaratının elinde olduğunu unutmuşlar! Yine İran’ı savunan milliyetçilerimiz, Türkçülerimiz var ki İran’ın yıllarca PKK’yı beslediğini, Türkiye’ye karşı kullandığını, bunu da geçtim İran’daki on milyonlarca esir Türk’ü bilmiyorlar! Yıllarca Sünni mezhepçiliği yapan İslamcılarımızın büyük kısmı da bugün yine İrancı lobinin saflarındalar.
Saydığım kesimlerden kimsenin İran’ın, molla rejiminin, Fars faşizminin ne olduğunu bilmediğini sanmayın. Herkes her şeyi gayet iyi bilmektedir. Peki öyleyse bu tavrın nedeni nedir? Bu İrancılık nereden geliyor?
Bunun farklı İrancılar için, farklı açıklamaları var. Bunlardan kimi doğrudan İran istihbaratının emrindedir. Kimisi ideolojik saiklerle İrancı olmayı yeğliyor. Yani bir kısmı paralı İran ajanı, bir kısmı ise gönüllü… Kimisi kendini çok haklı buluyor ve iyi niyetle İran’ı savunduğunu düşünüyor da olabilir.
Ama varılan nokta aynı: İran devletinin, molla rejiminin aparatı olmak…
Ben, ne sebeple olursa olsun İran’ın Türk düşmanlığını, Atatürk’e, laik Türkiye Cumhuriyeti’ne kinini ve onu yıkmak için burada 80’li,90’lı yıllardan beri yaptıklarını ve özellikle de Güney Azerbaycan Türkleri başta olmak üzere esir tuttuğu Türklere eziyetlerini unutamam.
Unutanların yeri çoktan İran lobisi oldu bile…