İstanbul’da ulaşım işlerini yürüten UKOME meclisinin rutin toplantıları malum. İstanbul, İstanbul olalı böyle zulüm görmedi desek yeridir.
Kurulda İBB’den 11, AKP etkisi altındaki merkezi kamu otoritesine bağlı sivil-asker 15 üye var. Bir de bunların hiçbirine dâhil olmayan ama hepsinden çok sesi çıkan bir üye var: İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu.
AKP iktidarı, UKOME’deki üye aritmetiğini göreve başladığı günden beri Ekrem İmamoğlu aleyhine işletiyor. Bu bir sır değil. İmamoğlu’nun 30 yılı aşan taksi kanserine neşter vurma çabaları da her ay bu yolla engelleniyor.
Ne var ki İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu’ya bu da yetmiyor. Dünkü toplantıda toplu taşımayla birlikte taksimetre ücretlerine yapılan yüzde 51,5 zammı (açılış ücretine yüzde 75) beğenmeyip toplantıyı terk etti ve dışarıda kameralar önünde her zamanki şovunu yaptı.
Olmayan oyuyla kendini Türk siyasetine kilit olarak dayatan HDP gibi, 27 kişilik UKOME’de de Eyüp Aksu, yıllardır çıngar çıkarıp duruyor.
Açıkçası İstanbul’da taksici esnafı diye bir şey yok. Taksi dedikleri sarı renkli otomobillerle denetimsiz, eğitimsiz, keyfe keder trafik işgal eden bir güruh var. Eyüp Aksu, resmiyette bunları ama gerçekte dar bir feodal kliği temsil ediyor. 30 yıldır sayısı bir tane bile artmamış taksi plakalarını toplaya toplaya semirmiş plaka ağalarını.
15 milyonu aşan nüfusuyla dünyanın sayılı metropolleri arasında yer alan İstanbul’da taksi plakası sayısı yıllardır 18 binde. Yani kişi başına düşen taksi, binde birden hallice. Basit bir kıyaslama yapmak gerekirse; 9 milyon nüfuslu Londra’da taksi sayısı 60 bine dayanmış durumda.
Arz-talebin 30 yılı aşan dengesizliği sonucu şu dakika itibarıyla İstanbul’da bir taksi plakasının değeri ise 7 milyon lirayı geçiyor.
Yani Eyüp Aksu’ya bağırta bağırta bekçilik yaptıran, İmamoğlu’nu istifaya davet ettiren gerici taksi sermayesi, kabaca 5 milyar dolar. Hangi aristokrat böyle kaymağı halkla paylaşmış?
İBB’nin istediği olsa, yani taksi sayısı artsa ne olacak? Tabi ki devrim olacak. Kokuşmuş plaka sermayesi anında demokratize olacak. Yani ağaların elindeki plakanın fiyatı düşecek. Taksici esnaflığına, İstanbul halkına hizmet etmeye niyeti olan vatandaş da plaka ağasının marabalığına tenezzül etmeyip kendi plakasının sahibi olabilecek.
İstanbul’da “taksi terörü”nün reçetesi bu.
19. yüzyıldan kalma ütopik sosyal adalet romantizmi gibi görünse de evet, bu kadar basit. Tıpkı Eyüp Aksu gibi!
Eyüp Aksu’nun zammı beğenmeyerek “halkın kendisi taksiye zam istiyor” gibi komik bir palavraya sığınmasının nedeni ise farklı. Eyüp Aksu’nun “esnaf” dediği şoförün maaşı, UKOME’de kabul edilen ücretin içinden çıkıyor. Kalanı, plaka sahibine gidiyor. Yani Aksu’nun dünkü çıkışı da yüzde yüz plaka sahiplerinin çıkarıyla alakalıydı.
Bir de aklınca tehdit savurmuş. Kontak kapatacaklarmış.
Vallahi kapatsınlar! İstanbullu da kazanır, turistler de…
Ama illa ki vatandaş taksisiz kalmasın diyorlarsa onun da çaresi var. Anahtarı vatandaşa versinler. Halk bu şartlar altında bile o taksileri bunlardan daha iyi işletir.