Dün PKK, bir askerimizi şehit etti. Bu habere yandaş medyada yer verilmedi. CHP medyası da “süreci baltalamamak” için çok hassas davranıyor ama en azından orada terörist saldırı biraz yer bulabildi.
AKP’nin Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler 23 Nisan resepsiyonunda havadan sudan bahsederken bir gazeteci, Pençe-Kilit bölgesinde görev yapan Piyade Uzman Onbaşı Berat Mecit Day’ın şehit edildiği saldırıyı sordu. Bakanın yanıtı, AKP zihniyetini özetlemek açısından ibret verici! Aynen aktarıyoruz:
“İnşallah da terörsüz Türkiye’ye ulaşacağız. Bu arada dün bir tane dron attılar, o da bizim bir tane Mehmetçiğe çarptı ve hastaneye götürdük. Kurtaramadık, şehit oldu. Allah rahmet eylesin. Şu anda takip ediyoruz.”
Üsluba bakın. Dron atmışlar. “Bizim bir tane Mehmetçiğe” çarpmış. Şehidimizin bir ailesi, bir adı, bir rütbesi var bakan bey! Utanmasalar “keşke yana çekilseydi” diyecekler.
“Barışın dilini kullanın” saçmalığı ile başladı bu iş. AKP’nin ilk gününden itibaren zaten işi gücü “dil”, “algı”. Bu işi Fetullah ile yaparlardı ilk dönemlerinde. Onlar da liboşlardan bu jargonu kapmıştı. Kimilerinin çok liberal, çok barışçıl bir kılıfla yutturmaya çalıştığı “uzlaşmacı dil siyaseti” aslında Hitler’in propaganda ve yalan söylemlerini meşrulaştırmaktan farksızdır.
Kimse bu işi küçümsemesin. Apo’ya “teröristbaşı demeyin” diyen, er ya da geç şehide “şehit” demeyi yasaklamak zorundadır. Veya Mansur Yavaş’ın “bebek katili, paçavra” demesinden irkilip, “aman kimsenin kalbini kırmayalım” diyen, er ya da geç Türkiye Cumhuriyeti’ne “katliamcı”, “soykırımcı” diyecektir. PKK paçavralarına da “milli simge”…
Barış adına düşmanın “dilini” kabul eden, aslında düşmanın işgalini, tahakkümünü ve buyruklarını kabul etmiş demektir. Çünkü “kutuplaştırıcı dili” bırakması talep edilen Türk milletidir. Yoksa AKPKK, o iğrenç dilini asla düzeltmiyor. Bozuk ağızlarını da asla temizliyorlar.
“Bizim bir tane Mehmet’e dron çarpmış” diyen yarın ne demez. Dün zaten “kelle” diyordu.
Şehidim! Rahat uyu demek isterim. Ama daha toprağın ıslak iken hakkında edilen sözler bunlar.
İlk açılım döneminde “analar ağlamasın” alçaklığı ile halkı sindirmeye çalışıyorlardı. Şehit annelerine de “ağlamayın zırlamayın”, “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” demişlerdi. Böylelikle saygısız adam Mehmetçik annesinin ağlamasını yasaklayarak, teröristler ise zaten güldürerek “ağlama” sorununu kendince çözmüş oluyordu.
Şimdi yeni açılımın alçaklık sloganı: “Terörsüz Türkiye”. Bir de diyorlar ki; “süreci baltalamak isteyen haindir.” Yani teröre terör demezsek, terörsüzlük sağlanmış olacak!
Tıpkı 1919 gibi… İşgal yıllarındaki gibi, en has hainler vatanseverleri hainlikle suçluyor.
AKP ve MHP’nin algıyla, dille, tehdit ile hainliğini saklamaya çalıştığı yerde “terörsüz” Türkiye de böylelikle kurulmuş (!) oluyor. Eğer ortada sadece bir dron kazası varsa terör yoktur! Öyle değil mi?! Hatta dronun parasını versinler PKK’ya!
AKP bakanı Güler şimdilik lütfetmiş “şehit” demiş. Yakında bir zamanlar dedikleri gibi “eleman” derler. “Dron kazasından” sorumlu da tutarlar. Utanmasalar şehidin ailesinden tazminat bile isterler: “Drona çarparak süreci baltaladı.”
