Dün Madrid’de düzenlenen NATO zirvesinde, Türkiye ile İsveç ve Finlandiya arasında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in daveti üzerine gerçekleştirilen 4’lü zirveden “mutlu son” çıktı.
Erdoğan, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için başvurmasının ardından iki ülkenin NATO üyeliklerini veto edeceklerini çünkü iki ülkenin de Türkiye’de faaliyet gösteren terör örgütlerine destek olduklarını ifade etmişti. Hatta AKP söz konusu iki ülkenin başvurularını bir kez veto ederek ne kadar “ciddi” olduğunu da göstermişti.
AKP’yi tanımayanlar, İsveç ve Finlandiya’nın dünya döndükçe NATO üyesi olamayacaklarına inanmış olabilirler ama bizler, AKP’nin iki ülkeye her an onay vereceğini, Erdoğan’ın söylemlerinin sadece pazarlıkta el artırmak için olduğunu biliyorduk.
Nitekim 1 ay sonra, dün gerçekleşen zirveyle, Erdoğan o meşhur U dönüşlerinden birini daha gerçekleştirdi ve iki ülkenin NATO üyeliklerini onaylamak için yeşil ışık anlamına gelen 11 maddelik bir mutabakat metni, taraf ülkelerin dışişleri bakanları tarafından imzalandı.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan “Türkiye istediğini aldı” açıklamasının ardından bütün yandaş medya, Türkiye’nin nasıl zafer kazandığı üzerine haberler döşendiler.
Peki, gerçekten öyle mi? Türkiye istediğini aldı mı?
Öncelikle baştan şunu belirtelim, Türkiye’nin çıkarları ile AKP’nin çıkarları tamamen birbirine zıttır. O yüzden Türkiye’nin değil, AKP’nin istediğini aldığını belirtmek daha doğru bir ifade olur.
AKP’nin istediği neydi peki? Ya da Erdoğan’ın istediği neydi diye mi sorsak?
Erdoğan’ın istediği elbette ki Biden ile görüşmek ve aynı fotoğraf karesi içinde yer almaktı ki, bu akşam Erdoğan muradına erecek.
Gelelim Türkiye’nin çıkarlarına…
Erdoğan ve AKP’li yetkililer her fırsatta İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye’den kaçak terör örgütü mensuplarına ev sahipliği yaptığını, bu nedenle de bu iki ülke ile müttefik olamayacaklarını dile getiriyorlardı. Bununla ilgili olarak imzalanan mutabakat metni ile Türkiye’nin taleplerinin karşılandığı belirtiliyor.
Üç ülke arasında 11 maddelik bir mutabakat imzalandı. Genel geçer terörizm karşıtlığı ve terörle mücadelede işbirliğinin vurgulandığı maddeler haricinde asıl bizi ilgilendiren iki madde var: Biri FETÖ/PDY, diğeri ise üç ülkenin milli silah ambargosunu kaldırması ile ilgili.
“Finlandiya ve İsveç, milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiye’ye tam destek verirler. Finlandiya ve İsveç, PYD/YPG ve FETÖ’ye destek sağlamayacaklardır.”
AKP’nin “zafer” naraları atmasının sebebi, yukarıdaki maddedir. Nitekim Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada da “PKK/YPG/PYD ile FETÖnün bir terör örgütü olduğunun bu kadar net ortaya konması, Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde verdiği mücadelede uluslararası boyutta da çok önemli bir adım olmuştur” ifadesi öne çıkarılıyor.
Peki, gerçekten de öyle mi? AKP FETÖ/PDY’yi mutabakat metnine sokarak başarı kazandı mı?
FETÖ/PDY’nin mutabakat metnine sokulması, dışarıdan bakıldığında başarıymış gibi görünebilir. Ancak PKK ile ilgili yer alan madde ile birlikte okunduğunda durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor:
“İki ülke, PKK’nın yasaklanmış bir terör örgüt olduğunu teyit eder. İki ülke, PKK ve diğer tüm terörist örgütlerin, uzantılarının faaliyetleriyle iltisaklı kuruluşlar ve paravan örgütler içerisinde yer alan, bu örgütlerle bağlantısı bulunan şahısların faaliyetlerini engelleyeceklerini taahhüt eder.”
PKK için “yasaklanmış bir terör örgütü” ifadesinin geçtiği metinde FETÖ/PDY için sadece “destek sağlamayacaklardır” ifadesinin geçmesi AKP için zafer değil, kelimenin tam anlamıyla rezalettir.
Bu maddenin meali şudur ki, İsveç ve Finlandiya, FETÖ/PDY’yi desteklememekle birlikte terör örgütü olarak da görmüyor. AKP’nin mutabakata imza atmasıyla, AKP de FETÖ/PDY’yi terör örgütü olarak görmüyor demektir.
Gerçi görselerdi ne olacaktı ki? Müttefik dediğimiz ülkeler, ABD başta, NATO ülkeleri yıllardır imzalanan tüm uluslararası anlaşmalara rağmen PKK’ya destek olmuyorlar mı? Hem Batı ne zaman Türkiye’ye verdiği sözü tuttu ki şimdi tutsun?
Milli ambargo maddesi ise tam bir garabet. Üç ülke milli silah ambargosunu kaldırdı, güzel. Ancak Türkiye’ye yönelik uluslararası ambargolarda bu ülkeler taraf olmayacak mı?
Diyelim AB veya BM Türkiye’ye ambargo uyguluyor; İsveç ve Finlandiya da bu ambargolara uymak zorundalar. Yani anlaşmanın ambargo maddesi de Türkiye açısından bir kazanım olarak değerlendirilemez.
Zaten görüşme sırasında Erdoğan’ın yüzünün gülmemesi de varılan anlaşmanın istenilen seviyede iyi bir anlaşma olmadığını gösteriyor.
Netice itibariyle dünkü zirveden her iki tarafın da istediğini aldığını söyleyebiliriz. İsveç ve Finlandiya, NATO üyeliklerinin önündeki Türkiye engelini kaldırdılar. Erdoğan ise Biden’dan görüşme kopardı.
Ancak bu mutabakat bir başlangıç olarak değerlendirilmeli. Bu akşamki Erdoğan-Biden görüşmesi, Erdoğan açısından yeni pazarlıklar için bir fırsat. F-16 konusu başta olmak üzere yeni belirlenecek NATO konsepti içinde Türkiye’nin ne yapacağı da bu pazarlıklara bağlı.