Erdoğan tehdit etti, İyi Parti kurşunlandı
Seçim sürecinin resmen başlamasıyla birlikte, siyasette şiddetin dozu da artmaya başladı. Bunun son örneği, İyi Parti İstanbul İl Başkanlığı’na düzenlenen silahlı saldırı oldu.
Erdoğan, 29 Mart günü katıldığı canlı yayında, Hatay’da atılan göstermelik temeller üzerinden kendisini eleştiren Meral Akşener’i “Bizim adımıza dikkat et. Benim adım Tayyip, soyadım da Erdoğan. Erdoğan’a da dikkat et, Tayyip ismine de dikkat et. Konuştuğun zaman buna göre konuş. Beni, kendinle de uğraştırma,” diyerek tehdit etmişti. Erdoğan’ın Akşener’i tehdit etmesinden iki gün sonra da İyi Parti İstanbul İl Başkanlığı kurşunlandı.
Her ne kadar iktidar kanadı bu işle bir ilgilerinin olmadığını söylese de Erdoğan’ın tehdidinden iki gün sonra yapılan bu silahlı saldırı hiç de tesadüf gibi görünmüyor.
Kaldı ki, ne bu Erdoğan’ın Akşener’i ilk tehdidi ne de muhalif siyasetçiler, partiler ilk kez saldırıya uğruyor.
Hatırlayalım, 31 Mart seçimleri sırasında Erdoğan, Akşener’i “hapse göndermekle” tehdit etmişti. Sonra MHP’lilerin Akşener’in evini “basmasının” ardından Rize’de yaptığı konuşmada Erdoğan, “Bunlar iyi günlerin” diye Akşener’i tehdit etmişti.
Akşener de tehditlere pabuç bırakmamış, gerekli cevabı vermişti:
“Ben buradayım, adresim belli, evimi bastınız, partimin adresi belli. Çantam elimde, benim için Silivri soğuk değil, buyurun Recep Bey. Ama bu sinire gerek yok. Ben sana tavsiye edeyim, papatya çayına devam.”
Erdoğan’ı en çok çıldırtan da Akşener’in bu korkusuz tavrıydı. Kadına şiddeti meşrulaştıran bir iktidarın karşısında korkmadan dimdik duran Akşener, tarihin en gerici ve kadın düşmanı ittifakını kuran Erdoğan’ı çileden çıkarıyordu.
Silahlı saldırının, propaganda sürecinin başladığı güne gelmesi de yine tesadüf deyip geçemeyeceğimiz başka bir ayrıntı.
Siyaseten bitmiş, Türk milletine verebileceği, zarardan başka, bir şey kalmamış bir iktidarın elinde, seçimler yaklaştıkça tehdidin, iftiranın ve şiddetin dozunu artırmaktan başka hiçbir şey yoktu.
Siyasetin bittiği yerde de yalanlar, iftiralar, kutuplaştırmalar, düşmanlaştırmalar, tehditler oluyordu.
İyi Parti’nin kurşunlanmasıyla seçimler için propaganda süreci değil, provokasyon süreci başlamış oldu. Bundan sonrası için seçimlere kadar ve seçim günü ve gecesi de dahil, tüm muhalefet çok dikkatli olmalı.
AKP, aklımızla alay ediyor
Erdoğan’ın Akşener’i tehdit etmesi ve Akşener’in cevap vermesi üzerine AKP cenahından gelen ilk tepki, AKP sözcüsü Ömer Çelik’in açıklamalarıydı. Ömer Çelik yaptığı açıklamada, “Akşener’in Cumhurbaşkanımıza dönük ifadeleri, yakışıksız ve niteliksiz bir kampanya yürüteceklerinin ilanı oldu,” dedi.
Sanki tehdit eden Akşener ve tehdit edilen Erdoğan’mış gibi bir anda Akşener’i suçlu çıkardılar. Hem de kendi yaptıkları “yakışıksız” ifadelerle. Ömer Çelik’in açıklamasıyla kendilerinin yürüttükleri niteliksiz ve yakışıksız kampanyayı sanki Akşener yürütüyormuş gibi gösterme telaşına düştüler.
Buna psikolojide yansıtma diyorlardı yanılmıyorsam. Kişilerin istemedikleri, kendilerine yakıştıramadığı duygu ve düşünceleri bir başkasında varmış gibi göstermesi, çevresindeki insanlara yansıtma olarak tanımlanmaktadır. AKP’nin ruh hali, bu durumun parti şahsında topluca görülmesi olarak yorumlanabilir.
Bu ruh halinin ortaya çıkmasının ve giderek şiddetlenmesinin en önemli sebebi de seçimlerin yaklaşıyor olması ve AKP’nin seçimleri kaybetme ihtimalinin oldukça yüksek olması. AKP kaybetmeye yaklaştıkça sinirleri daha da çok bozulabilir, şiddet söylemlerinin de şiddet eylemlerinin de daha da artacağı günler yaşayabiliriz.
İyi Parti’ye düzenlenen silahlı saldırıya dönecek olursak, saldırının AKP ile bir ilgisinin olmadığını ispatlamak için faili hemencecik buldular. Meğersem kurşunların sahibi, İyi Parti yakınlarındaki bir inşaatın bekçisiymiş. Şu işe bakar mısınız? İnşaata hırsız giriyor, bekçi hırsızları kovalıyor, hırsızları durdurmak için havaya ateş ediyor, kurşun da gidip hem uzakta hem de yükseklik itibariyle inşaattan alçakta bulunan İyi Parti binasına isabet ediyor.
Mermi çekirdeği özel bir yazılımla falan yönlendirilmiyorsa, gerçekten de fizik kanunlarını alt üst eden bu atışı yapan vatandaşa ödül falan verilmeli. Tabi eğer gerçekten oysa. Yani herhalde bekçiyi serbest bırakmadan önce kurşunların onun olduğu iddia edilen silahtan çıkıp çıkmadığına bakmışlardır. O kadar da değildir. Gerçi böylesine acemice bir senaryo yazanlar bunu atlamış da olabilirler.
Ben kurşunlanma olayının failinin bulunmasının ardından bir HDP bağlantısı da çıkarırlar diye tahmin ediyordum. Hatta “HDP’li bekçi İBB’de kadrolu çıktı!” türü haberler falan canlandırıyordum kafamda. AKP’nin algı şubesi gerçekten çaptan düşmüş. Ellerini korkak alıştırmasalardı. Biz yemiyoruz da kendi kitlelerinde yiyen illaki çıkardı.
Muhalefete ilk saldırı değil, son da olmayacak!
İyi Parti’ye düzenlenen silahlı saldırıda, saldırgan serbest bırakıldı. Ancak bu şaşılacak bir durum değil. Daha önce pek çok örneğini yaşadığımız bir olayın tekerrür etmesidir, hepsi bu.
Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 2019 yılında Çubuk’ta katıldığı bir şehit cenazesinde linç edilmek istendi. Kılıçdaroğlu’na saldıran Osman Sarıgün’ün AKP üyesi olduğu ortaya çıkmıştı. Mahkeme süreci sonunda Osman Sarıgün’e “basit yaralama” suçundan 2 yıl 1 ay ceza verilip, hükmün açıklaması geri bırakıldı.
Kılıçdaroğlu’na linç girişimi ilk değildi. Daha önce de yine Kılıçdaroğlu’na TBMM’de saldırı olmuştu. Ziyaretçi gibi Meclis’e giren AKP’li Orhan Övet, Kılıçdaroğlu’na saldırmıştı. Olay sonrası, tıpkı Osman Sarıgün gibi, AKP’den ihraç edilmiş ve mahkemede “iyi hal”den 2 yıl 6 ay ceza almıştı.
Yine yakın zamanda, 13 Mart 2023 tarihinde CHP’nin Trabzon İl Başkanlığı’na kurşun isabet etti. Ve elbette ki polisin yaptığı incelemede “bir kasıt tespit edilemedi.”
İyi Parti’nin İstanbul eski İl Başkanı Buğra Kavuncu, Halk TV’de katıldığı programdan sonra televizyon binasından çıkarken saldırıya uğradı. Saldırgan Sinan Oral’a 1500 TL para cezası verildi, hükmün açıklaması geri bırakıldı.
İyi Parti lideri Meral Akşener’in evinin önünde toplanan 50 kişilik güruha yukarıda değinmiştim. Yine Akşener’in basın danışmanı, gazeteci Murat İde de bu saldırılardan payını alanlar arasında bulunuyor. Evinin önünde saldırıya uğrayan İde, saldırganların elinden havaya ateş açarak kurtulmuştu.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ da evinin önünde bir grubun sopalı saldırısına uğramıştı. Tutuklanan 5 saldırgan, 20 gün sonra serbest bırakılmıştı.
TİP milletvekili Barış Atay, saldırıya maruz kalan bir başka siyasetçiydi. Atay’a saldıran 4 kişiden 3’ü yakalanmış, kısa bir tutukluluğun ardından serbest bırakılmışlardı.
AKP’nin yarattığı ve görünüşe göre cezasız bırakarak teşvik ettiği şiddet ikliminden sadece AKP karşıtı siyasetçiler değil, gazeteciler de nasibini almıştı. Ahmet Takan, Ankara’da evinin önünde beyzbol sopalı saldırıya uğramıştı. Saldırgan mahkemeye çıkarıldı ve 2000 TL’lik para cezasını 10 taksitte ödemesine karar verildi.
Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, Ankara’da evinin önünde 8-9 kişilik bir güruhun sopalı saldırısına uğradı. Yine Yeniçağ’ın Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu da saldırıya uğrayan bir başka gazeteciydi. KRT’de program yapan Afşin Hatipoğlu da evinin önünde maskeli kişilerin saldırısına uğramıştı. Hatipoğlu, aynı zamanda eski Ülkü Ocakları başkanıydı.
Ve son olarak muhalif liderleri “kafalarını kesmekle” tehdit eden Batmanlı Hizbullahçı İsmail Cevher Kasımoğlu. Her ne kadar AKP’liler “HDP’li” dedirtmeye çalışsalar da sokak röportajında övünerek “Hizbullahçıyız” diyordu. Sonradan aynı kişinin, önceki yıllarda yayınlanmış bir sokak röportajı daha ortaya çıkmıştı. Orada da “sonuna kadar Erdoğan” diyordu.
Davutoğlu artık konuşsa mı?
İyi Parti İstanbul İl Başkanlığı’na düzenlenen silahlı saldırıdan sonra, başta Millet İttifakı’nın bileşeni partiler olmak üzere pek çok kesim tepki gösterdi. Tepki gösterenlerden biri de Gelecek Partisi lideri, eski AKP’li Başbakan Ahmet Davutoğlu’ydu. Saldırının ardından İyi Parti İstanbul İl Başkanlığı’na gelen Devutoğlu, Akşener’le görüştükten sonra şu açıklamayı yaptı:
“Erdoğan’ı bir kez daha uyarıyorum, çıkın ve İyi Parti’ye yönelik saldırıyı açıkça kınayın, failleri kimse bulun. Bu saldırı demokrasiye yapılmıştır. Erdoğan’ın açıkça ‘Bunlar daha iyi günler’ dediğini hatırlayalım. Bugün şu saatler aynı zamanda Sinan Ateş’in katledilmesinin üzerinden 13 hafta geçtiği zamanlar. Bizim de onlara mesajımız açık ve nettir; Kirletemeyeceksiniz, korkutamayacaksınız. Saldırılara zemin hazırlıyorsunuz.”
Davutoğlu, Türkiye’nin en karanlık 5 ayının Başbakanıdır. Evet, 7 Haziran-1 Kasım sürecinden bahsediyorum. AKP’nin Haziran’da tek başına iktidar olacak kadar oy alamayıp Kasım’da seçimleri yenilettiği 2015 yılında, AKP’nin Genel Başkanı ve Başbakan, Ahmet Davutoğlu’ydu.Türkiye’de seçim öncesi provokasyon denince akla ilk o 5 ay gelir ve daha uzun yıllar gelmeye devam edecek. AKP kaybettiği iktidarı geri alabilmek için seçimi yenileme yoluna giderken, iktidarın garantiye alınması için ülkenin dört bir yanında bombalar patlamış, yüzlerce insanımız, polis ve askerimiz hayatını kaybetmişti.
Şimdi Davutoğlu İyi Parti’den sesleniyor ya “saldırılara zemin hazırlıyorsunuz” diye. AKP içinden gelen tecrübeli bir isim olarak neyin ne olduğunu en iyi o biliyordur. Artık lafı çevirmeyi bırakıp o dönem neler olduğu, bugün AKP neler yapabilir konularında daha net olabilir mi? Malum, kendisi 7 Haziran-1 Kasım sürecinden neler olup bittiğinin birinci elden tanığıdır. Hem o günler neler olduğunu, hem bugün AKP’nin neler yapabileceğini en iyi kendisi bilir. AKP neyin hazırlığında en iyi Davutoğlu bilir, o nedenle konuşması artık elzemdir.
Velhasıl Türkiye, tarihinin en önemli seçimine giderken, aynı zamanda en büyük provokasyonlarına da gebe. Propaganda süreci parti kurşunlamayla açıldıysa, seçim süreci kızıştığında ve AKP kendisi için yolun sonunu gördüğünde, süreç kim bilir nasıl ilerleyecek?
Muhalefet liderlerinden muhalif siyasetçilere, muhalif gazetecilerden sanatçılara herkesin çok dikkatli olması gereken bir süreçten geçiyoruz.
Karşımızda her şeyini iktidarda kalmaya bağlamış bir yapı var. Yani AKP’lilerin iktidardan başka kaybedecek bir şeyleri yok ve onu kaybetmemek için de her şeyi yapacaklardır.