Türkiye’nin en can yakıcı sorunu, kadın cinayetleri konusudur. Akla, hayale gelmeyecek, vicdana sığmayacak şekillerde her gün kadınlar hayattan, sevdiklerinden, çocuklarından kopartılıyor.
Boşanma aşamasındaki eş şiddeti, eski sevgili dehşeti, ısrarla birlikte olma vahşeti… Adına ne dersek diyelim, bunun sevgiyle, sahiplenmeyle, aşkla falan bir ilgisi yok. Kim sevdiğine böyle bir vahşet uygulayabilir ki?
Tüm Türkiye’yi isyan ettiren kadın cinayetlerinin sonuncusu, dün İstanbul Kartal’da işlendi. Hemşire Ömür Erez, Rahmi Uygun adlı saldırgan tarafından kurşun yağmuruna tutuldu ve başından vurularak ağır yaralandı. Ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede kurtarılamayarak hayata veda etti.
İki yıl önce internet üzerinden tanışmışlar, bir yıl önce de ayrılmışlar. Adam bir yıldır kadını rahatsız ediyor, tehdit ediyor. Adam dediysem lafın gelişi. Aralarında kasten yaralama, tehdit, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, evrakta sahtecilik gibi 20 suç kaydı bulunan bir suç makinesinden bahsediyorum. Ta Konya’dan kalkmış gelmiş. Gelirken silahını kuşanmayı da ihmal etmemiş. Tanıdığından araç filan ayarlamış.
Şimdi kim bu adamın evlenmek istediğini söylediği bir kadınla konuşmaya geldiğini iddia edebilir? Adam bildiğin planlı bir şekilde öldürmeye gitmiş.
Kadın cinayetleri konusunu, Türkiye’nin en büyük sistem sorunudur. Bir iktidar düşünün ki, kadınlarını koruyamıyor. Kadın cinayetlerini önleyemiyor. Kadın katillerine caydırıcı cezalar verilmediği gibi, kadınların şiddete maruz kalmasını, hatta öldürülmesini sessizce onaylıyor.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen iktidar, kadınları korumaya yönelik herhangi bir karar almadığı, kanun çıkartmadığı gibi, öldürülen kadınları da görmezden gelmektedir.
Katillerin talepleriyle kadın cinayetlerine tepki gösterenlere soruşturma açılırken, 20 tane suç kaydı olan birinin bu kadar suçtan nasıl serbest kaldığını kime soracağız? Elini kolunu sallaya sallaya, üstelik silahlı olarak İstanbul’a nasıl geldiğini, nasıl cinayet işleyebildiğini kime soracağız?
İktidarın kadın cinayetlerini önlemesi için, kadın cinayeti işleyenlere daha caydırıcı cezalar vermesi için daha kaç Ömür Hemşire’nin ölmesi gerekiyor?
İktidara sorsan, Fırat’ın kenarında kaybolan kuzudan bile kendileri sorumludur. Ancak her gün öldürülen ana kuzuları kadınlarımıza hepsi körler. Türkiye’deki kadın cinayetleri konusu, iktidar sorunudur, iktidarın aşıladığı zihniyet sorunudur. Bu iktidar gitmeden, bu zihniyet değişmeden bu sorun çözülemez.