Erdoğan’ın Merak Akşener’i canlı yayında tehdit etmesi şaşırtıcı bir olay değil. Adının “Tayyip”, soyadının “Erdoğan” olduğunu bildiğimiz kadar sıkıştığında nasıl tehdit ettiğini, hedef gösterdiğini çok iyi biliyoruz. Hatırlatmaya gerek yok!
Cumhur ittifakının birlikteliği sandıkla sınırlı değil belli ki… Erdoğan, Akşener’i tehdit etmeyi ortağı Devlet Bahçeli’den öğrenmiş olmalı.
Bahçeli de 2018’de Akşener’e seslenip, “Demedi deme, büyük lafı dinle!” diyerek “uyarmış”, çağrıya uyan 50’den fazla MHP’li gece yarısı operasyonuyla Akşener’in İstanbul’daki evinin önüne yığılmıştı.
Akşener ise evinin camına çıkarak bizzat meydan okumuş, “bir kadının evine baskın verecek” kadar “delikanlı ve yürekli” MHP’lileri “hadi oradan!” diyerek kovalamıştı.
Türkiye, O’nun adının “Meral” soyadının da “Akşener” olduğunu o akşam daha net gördü. Hem de emsalleri gibi önünde ve arkasında yüzlerce koruması ve zırhlı aracı yokken!
Her şeye rağmen Erdoğan geçmişte kullandığı “dillerini koparacağız” ifadesini bu sefer kullanmayacak kadar kendisini kontrol ediyor olmalı. Şimdilik…
Ama sokakta görünen şey Cumhur ittifakı seçmeninin bu kadar “kontrollü” olmadığı. Seçimler yaklaştıkça iktidarın ve iktidar seçmeninin iktidarı kaybetme korkusu giderek artıyor.
Sokak röportajları yapanlara fiziki saldırıların artması, kimilerinin de açıkça “Biz Hizbullahçıyız, onların kafalarını keseriz” diyerek muhalefeti tehdit etmesinin altında yatan şey iktidar seçmeninin giderek radikalleşmesi.
“Anadolu irfanı” olarak kutsanılan duruşun aslında “imtiyaz sahibi” olmakla ilgili olduğu, sahip olunan ayrıcalıkların yitirilmesi endişesinin saldırganlığa evrildiği görülüyor.
Seçmen radikalleştikçe “reis” tehdit ediyor, “reis” tehdit ettikçe de seçmen daha fazla saldırganlaşıyor.
İttifak üyeleri Erbakan ve Destici’nin seçmenleri “Millet ittifakı kazanırsa kaos çıkar” diyerek paniğe sevk etmeye çalışması farklı mesajlar da içeriyor.
İstanbul’da ve Ankara’da yerel seçimlerden önce muhalefetin kazanacağı anlaşıldığında yapılan provokasyonları hatırlamak yeterli.
Muhalefet kazanırsa su faturalarını terör örgütlerinin keseceğini söyleyenleri, “güvenilir iş adamlarına” yaptırılan yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarını, sokaklara çıkarılan “bindirilmiş kıtaları” unutmadık.
Şimdi aday olan Erdoğan’ın kendisi ve süreç iktidarın aleyhine ilerliyor.
Erdoğan’ın Akşener’e yönelik, “Tayyip ismine dikkat et. Beni kendinle uğraştırma” demesi “sokağa” yansıması olabilecek bir çağrıdır. Dikkatli olmakta fayda var.