Türkiye’nin hukuk devleti olamadığı yönünde eleştiriler hep oldu. Ancak 22 yıllık AKP döneminde artık bu tartışmalar geride kaldı. Çünkü ülkemiz artık bir “kanun devleti” bile değil.
AKP iktidarı kumpas, komplo ve düzmece yargı operasyonları ile kuruldu, tahkim edildi ve diktaya evrildi. Ergenekon, Balyoz, Şike v.s. derken AKP ilk müttefikleri Fethullah ve PKK ile kendince direniş gücü olarak gördüğü tüm odakları dağıttı. Sonra yargıda ilk müttefikleri ile birlikte edindiği mevzileri ve taktikleri kullanarak eski dostu Fethullahçıları tasfiye etti.
Bunların hiçbirinde hukuka uyulmadı ancak kanuna şeklen uyuluyordu.
Gökçe Fırat’ın davası ile başlayan süreç, Gökçe Fırat’ın ilk tahliyesinin ardından hemen yine tutuklanması, hâkimlerin hepsinin sürülmesi, 31 Mart 2017 gecesi yaşananlar, hakim bağımsızlığı ve tarafsızlığının yok edilmesi, parti yargısının kurulması hukuksuzluk değil kanunsuzluk devrinin en önemli dönemeçleridir. Can Atalay davasında yaşanacaklar 7 yıl önceden belliydi. Can Atalay davasının belirli aşamalarında hukuka uyan hâkimler yine sürüldü. Nihayet Anayasa Mahkemesi’nin toptan sürgün yiyeceği bir süreç başladı. Ve nihayet yeni bir kumpas davası olarak Gezi Davası yeniden başlatılacak.
Kumpas davalarının en önemlilerinden biri de 28 Şubat Davası’dır. Org. Çetin Doğan, Org. Fevzi Türkeri, Korgeneral Yıldırım Türker, Tümgeneral Cevat Temel Özkaynak ve Tümgeneral Erol Özkasnak 926 gündür cezaevinde. Korgeneral Vural Avar ise 20 Aralık 2022’de hücresinde vefat etti. Daha doğrusu şehit edildi.
Davanın kendisinin tamamen hukuksuz ve kanunsuz bir şekilde yürütülmesini bir tarafa bırakalım, komutanlarımızın hapiste olması Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasasına, ceza ve infaz kanunlarına da aykırıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nde işkence mutlak olarak yasaktır ve suçtur. Ayrıca idam cezası hem Anayasa’dan hem de TCK’dan kaldırılmıştır.
Vural Paşa’nın çok ciddi sağlık sorunları vardı. Bunun için hastaneye gittiğinde tıp bilimine değil, AKP diktasına hizmet eden beş doktor kendisine sağlam raporu verdi. Ve bu raporun üstünden daha 30 gün geçmeden hücresinde vefat etti.
Bu, işkenceyle infazdır. Ayrıca fiilen uygulanan yaşa dışı bir idamdır. İşkence ve kasten öldürme fiillerinden dolayı söz konusu eylemlere iştirak eden cezaevi idarecileri, Adalet Bakanlığı görevlileri, beş doktor, siyasi sorumlular er ya da geç yargılanacak. Bu fiillerin zamanaşımı yok.
Her fırsatta “mutlak işkence yasağı”ndan bahseden AKP-PKK-MİT üçgeninin gözde “doktoru” Şebnem Korur Fincancı ise bu süreçte TBB başkanıydı. Ve söz konusu beş doktor hakkında soruşturma bile başlatmadı. Kendisi de bu bilinçli ve kasıtlı tavrıyla işkence suçunu işleyenlere yardım etmiştir.
Bugün komutanlarımız hücrede direnmeye devam ediyor. En genci 84 yaşında. Tüm yasalarımıza ve infaz mevzuatımıza göre derhal tahliye edilmeleri gerekir. Ancak AKP Türkiye’si bir kanun devleti değil. Keyif diktası.
MHP lideri Bahçeli, PKK’dan hüküm giymiş arkadaşı Ahmet Türk için ricacı olabilir. Ahmet Türk’e düzmece bir sağlık raporu ayarlanabilir. Herkese “terörist, hain” diye hakaretlerle saldıran AKP lideri, Cumhurbaşkanı sıfatıyla özel af ile Ahmet Türk’ü serbest bırakabilir. Ahmet Türk de sapasağlam siyasete dönüp, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yarışa girebilir. Sokak sokak bağırıp çağırıp propaganda yapabilir.
İşte yukarıda aktardığımızın adı keyfi yönetimdir. Paşalarımıza yapılan ise hukuksuzluktan öte kanunsuzluk, kanunsuzluktan öte zulüm ve işkencedir.
Orgeneral Çetin Doğan, Orgeneral Fevzi Türkeri, Korgeneral Yıldırım Türker, Tümgeneral Cevat Temel Özkaynak ve Tümgeneral Erol Özkasnak ve şehit Korgeneral Vural Avar…
Bu isimler tarihe kahraman direnişçiler olarak geçecek.
Komutanlarımızın ortak yanı nedir? Neden hapistedirler? Yanıt basit.
Komutanlarımız ABD, PKK, AKP, Fethullah ve tüm Türklük ve Cumhuriyet düşmanlarının düşmanlığını kazanmıştır. 28 Şubat ve darbe iddiası bahanedir, yalandır, kumpastır.
Mustafa Kemal’in askerlerine, kahraman Türk komutanlarına özgürlük! Kanunsuzluğa son!