Dün Kılıçdaroğlu deprem ile ilgili bir açıklama yaptı. İçinde güya bir teşhis ve çözüm vardı: “Değişime bu vahşi neoliberal tek adam rejiminden başlayacağız.”
Depremin ilk gününden itibaren duyduğumuz bir “teşhis” bu. Sorumlu “neoliberal düzen”, bunca insanın ölümünün nedeni “para hırsı.” Bu aslında bir teşhis değil tam tersine suçlu aklama propagandasıdır. Para hırsı isimli bir ruh değil, kimliği, eşkali belli ve yüzde 99’u AKP üyesi olan inşaatçılar öldürdü insanları.
Kılıçdaroğlu bu muğlâk saptamayı “tek adam rejimi” diyerek biraz netleştirmiş gibi ama aslında amaç yine aynı. Kabak gibi açıkta duran faile parmağını uzatıp, suçluyu adıyla sanıyla göstermek yerine, eliyle adeta şöyle bir daire çiziyor, genel bir yöne işaret ediyor, “fail şu yanda olabilir” diyor.
Bakın ben hiç korkusuz parmağımı malum şahsa uzatıyorum. İşaret ediyorum. Katil hiç öyle neoliberalizm, kapitalizm, emperyalizm falan değil. Aradan kaynamasın. Katliamın baş sorumlusu 20 yıldır bu ülkeyi kasıp kavuran inşaat oligarşisinin en tepesindeki isimdir. Baş Müteahhit Tayyip Erdoğan’dır.
“Katil neoliberalizm” sloganı daha depremin birinci günü Saray tarafından piyasaya sürüldü. Bunu dillendiren de sarayın baş hizmetkarlarından, AK-müteahhit Ethem Sancak’ın kankası Doğu Perinçek’ti.
Bunca insan neden öldü, sorumlu kim sorusuna Doğu Perinçek’in yanıtı güya çok anti-kapitalist, antiemperyalistti. Ancak bu muazzam (!) devrimci tespitte elbette ki her zamanki gibi AKP ve Tayyip Erdoğan yoktu:
“Suçlu arıyorsak, 1945’ten bu yana Türkiye’nin ‘Küçük Amerika’ sürecine girmesinin yarattığı sorunlara bakalım. Ben size buradan ideolojik suçlu ilan edeyim; Neoliberalizm.”
Hatta Doğu Perinçek daha da ileri gidiyor; kendi gazetesi Aydınlık’ta, müteahhitler veya “fırsatçılar” ile ilgili yapılan haberleri bile, “küçük Amerika düzenine hizmet etmekle” suçluyordu.
Veli Göçerler v.s. önemli değilmiş. Tekil kişilerle uğraşmak, düzeni aklamakmış. Neoliberalizm sanık sandalyesine çıkarılmalıymış…
Bu adam hukuk fakültesi mezunuymuş!!! “Hukuk siyasetin köpeğidir” düsturu yine devreye girmiş anlaşılan. Katliamdan sorumlu 20 yıllık AKP rejimini geçtik, AKP’li katil müteahhitleri de aklayacak aklı sıra. Tek tek müteahhit kovalamak yanlışmış. Hatta neoliberalizmi aklamakmış.
Düşünsenize… Kasten adam öldürme söz konusu. Diyelim ki bir uyuşturucu çetesinin reisi göz korkutmak için cinayet işledi. Bu mantığa göre biz ne diyeceğiz? “Sanık, uyuşturucu üretimine ve tüketimine zemin sağlayan, insanları uyuşturucu çeteleri kurmaya ve hatta cinayet işlemeye sürükleyen vahşi kapitalizmdir” mi?
Siyasi analizi bir yana bırakın. Ortada bir suç var be suç! Tayyip değil mi Hatay-Antep-Kahramanmaraş’a gidip, İmar Affı ile övünerek seçim mitingi yapan?
“İmar Barışı ile toplam 144 bin 556 Maraşlı vatandaşımızın sorununu çözdük” diyen kim? Şimdi bu adamı biz “sanık sandalyesine” oturtmayacağız ama “vahşi neoliberal” düzeni oturtacağız. Hadi ya! Neden ki? Çünkü her şeyin temelinde asıl o varmış. Esas suçlu kapitalizmmiş.
Ne kadar da devrimci (!), ne kadar da sosyolojik (!), iktisadi (!) bir tespit?! İyi de psikolojiyi unuttunuz. Beyefendinin çocukluk, aile sorunlarına inmemiz lazımdır belki de.
İnanılmaz bir aymazlık ve utanmazlık ile sapına kadar saraycı ve müteahhit yanlısı bu tez, bize çok sosyalist, sistem karşıtı bir analiz gibi yutturulmak isteniyor.
Birgün, Evrensel v.s. Hepsinde aynı kurnazlık. “Asıl suçlu kapitalizm” deyince bir taşla iki kuş vurulmuş olunuyor. Hem suçlu Tayyip demenin politik sorumluluğundan sıyrılıyoruz, hem de çok büyük bir felaket üzerinden ideolojik fırsatçılık yapıp, güya kolay yoldan sosyalizm güzellemesi yapıyoruz.
Yahu yaşadığı ülkenin oligarşisinin ve liderinin toplu katliam sorumluluğunu bile tespit edemeyen adam, nasıl olacak da devrimden, sosyalizmden bahsedecek? Bu nasıl gayriciddî ve korkak bir duruş? Bir politika tarzı olarak ne kadar da “boş beleş” ve kaçak bir tavır?
Yaşadığımız herhangi bir büyük sorun için aynısını söyleyebiliriz. İslamcı küfür düzeni der, sosyalist kapitalizm der, kapitalizm otokratlar der.
Şeytan yaptı hepsini. O dürttü Tayyip’i de inşaatçı tayfasını da!
Bir de şu sanık sandalyesine “neoliberalizmi” çıkarma meselesi yok mu? Friedman, Hayek, Thacther, Reagan öldü. Kimi çıkaracağız? Vârislerini falan mı? Üniversitelerden iktisat hocalarını falan getirelim olmazsa. Mesela hüküm ne olacak? Mikroekonomi kitapları toplanıp yakılsın???
Gidin siz bu saçmalıkları ailesini, yakınlarını enkazın altında yitiren, sorumlu arayan ve gerekirse en tepeye kadar çıkılmasını isteyen depremzedelere anlatın.
Düşünsenize “müteahhitler önemsiz” diyorsun. Müteahhit kurtuldu. Daha sıra Belediye Başkanı, milletvekili, bakan ve tabii Tayyip’e bile gelmeden, kestirip attık. Sanık kapitalizmmiş.
Nurdağı’nda deprem gezisi yapan Tayyip Erdoğan’a acılı bir vatandaş hiç korkmadan yanaştı ve bağırdı: “Sayın Cumhurbaşkanım, AKP’li Meclis Üyesi Yunus Kaya’nın müteahhitliğini yaptığı siteler çöktü, bu kişi neden yakalanmadı.”
Tayyip ve korumalar “cüret” olarak gördükleri bu soru karşısında afalladılar. Önce anlamazlıktan geldiler. Sonra vatandaş net ve gür sesiyle ikinci kez aynı soruyu yineledi. O kadar doğrudan bir soruydu ki; korumalar bile saldıramadı. Tayyip dahi hakaret edemedi.
Suçlu böyle bulunur işte. Önce Yunus Kaya’yı tespit edersin. Yakalarsın. Sonra onu Belediye Meclisi üyesi yapan AKP’li başkan veya vekili tespit edersin. Sonra onları oraya atayan en tepedeki adamı tespit edersin. Sonra rüşvet-komisyon-yolsuzluk-cinayet delillerini ortaya çıkarırsın. Hatta örgüt davası açarsın.
Anladınız mı beyler, sanık sandalyesine kim veya kimler, nasıl hangi yöntemle oturtulurmuş? Bugün “tekil müteahhitlerle uğraşmaya değmez” diyen göbeğine kadar cinayet şebekesinin içindedir. Kendine ister sosyalist ister devrimci desin.
Sanki Türkiye’de bir inşaat şantiyesi olsun ki; Baş Müteahhit’in denetiminde olmasın. Ondan sorulmayan “Kupon Arazi”, “Çılgın Proje” olsun. AKP’nin ta kendisi bir müteahhit örgütlenmesi. En küçük ilçeye gidin. En küçük teşkilatları bile öyle. Ancak biz diyeceğiz ki, “suçlu 1945’ten beri süren kapitalist düzen. Diğerleri suça sürüklenmiş biçareler!”
İyi de Tayyip bile bunu diyor ki. “Para hırsıyla davranıldı”, “dikey mimariye” geçildi v.s. Adam “Biz İstanbul’a ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum” dahi dedi.
Tamam para hırsı, kapitalizm falan anladık da… O para da bizde değil ki. Yine katillerin cebinde.
Nasılsa suçlu belli. Neoliberalizm! Tayyip de Kılıçdaroğlu da hemfikir. Herkes paçayı sıyırdı. Talana devam! Kahrolsun kapitalizm. O yaptırdı hepsini. Dağılabiliriz. Hesap sormayı unutun.
Yok öyle yağma!