Yarın CHP Kurultayı var. Kurultay ile ilgili çok bir yorum yapmayacağım. Belli ki Kılıçdaroğlu, Tayyip’ten bir şeyler öğrenmiş. Kendi rakibini kendi seçti. “Kazanamayacak aday” formülü ile “kontrollü” bir seçim tiyatrosu kurguladı. Özel de böyle aday oldu.
Ancak Kılıçdaroğlu o kadar vasat ve CHP’den o kadar kopuk biri ki; kendi seçtiği “kontrollü” aday karşısında bile zorlanıyor. CHP delegesi demek ki, vicdan ve heyecanını bir nebze olsun korumuş. Parti merkezindeki bunca yıllık çürümeye rağmen…
Nihayetinde iki tane çok vasat ve zayıf adayın varlığı yine Saray’ın elini güçlendirecek. Saray ve MİT burada bile değneksiz köy ortamı yarattı. İki seçenekleri var ellerinde:
1. Kısa vadeli ve taktik kazanç. Kılıçdaroğlu kazanır, belediye seçimlerinde CHP hezimet yaşar. AKP büyük mevzi kazanır. Ama halk muhalefeti CHP ve Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü” hegemonyasından kurtulur. Gerçek muhalefetin önü açılır. Bu ise Saray rejimi için stratejik bir tehlike yaratır. Orta ve uzun vadede kurguladıkları tüm “seçim tiyatroları” zarar görür.
2. Uzun vadeli ve stratejik kazanç. Kılıçdaroğlu yine CHP’nin başında kalırsa, halk muhalefeti hızla CHP etkisinden kurtulacaktır. Bu yüzden Özgür Özel gibi vasat bir isim ile sahte bir umut ve coşku kurgulanabilir. “Parlamenter muhalefete” daha doğrusu “kontrollü muhalefete” aşı yapılır. CHP tabanı 5-10 yıl da Özel ile uğraşsın denebilir. Yerel seçimler bu durumda AKP için daha zor geçer. Ancak yerel seçimlerdeki taktik zafer, Saray kontrolünde rahat bir genel seçimin stratejik zaferine kurban edilebilir.
Kısacası her iki durumda, halk muhalefeti CHP zincirlerinden kurtulmalı, sırtındaki “kontrollü” urların hepsini atmalı. Bu CHP’nin kurtulması için de şart.
Kurda sormuşlar ensen niye kalın. Kendi işimi kendim yaptığım için demiş.
Halk kendi göbek bağını kesmek zorunda. Yoksa kimsenin Kemal’den, Özgür’den veya başka bir figürden şikâyet etmeye hakkı yok. Bedelsiz ve emeksiz özgürlük olmaz. Olacağını düşünürsek daha çok hayal kırıklığı yaşarız.