Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde yine çok tartışılan bir yurtdışı gezisine çıktı. Bu kez gittiği ülke İngiltere’ydi. Hatırlanacağı gibi Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz ay da ABD’ye bir gezi düzenlemişti.
Kılıçdaroğlu’nun gezilerinin zamanlaması da oldukça manidar. Kılıçdaroğlu, ABD’ye gitmeden önce türban bombasını patlatmıştı. Sonrasında da Meclis’te sansür yasası tartışılırken ABD’ye gitmişti. Gerçi Kılıçdaroğlu’na sorsanız, Meclis’te bulunmasının bir anlamı yoktu; çünkü AKP nasıl olsa o yasayı geçirecekti.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de kendisinin sebep olduğu bir Anayasa gündemi varken bu kez Londra’nın yolunu tuttu. Yola çıkmadan önce, sosyal medyadan uyuşturucu konusunda yayınladığı açıklamayla, yolculuğunun amacını ortaya koymuştu. AKP uyuşturucudan gelen kara parayla ekonomiyi ayakta tutuyordu, Kılıçdaroğlu, Londra’da amacının “temiz sermaye bulmak” olduğunu söylemişti.
Erdoğan, seçimi kazanmak için her gün şapkadan tavşan üstüne tavşan çıkarıyor. Bir gün sosyal konut diyor, bir gün “Türkiye Yüzyılı” diyor, bir gün TOGG diyor. Türban pasını değerlendiriyor, “yasa teklifi yetmez, Anayasa’ya alalım” diyor. Kılıçdaroğlu ne yapıyor, Türkiye’de hayati gündemler tartışılırken ABD’ye, İngiltere’ye gidiyor!
Kılıçdaroğlu’nun bu ziyaretleri AKP cenahında “icazet almaya gidiyor” şeklinde yansıtılıyor. En kötüsü de bu değil mi? Bizzat kendisi Batı’dan icazet alarak kurulan ve iktidara getirilen AKP’nin, CHP’yi icazet gezileriyle suçlaması. Batı’nın kurdurup iktidara getirdiği AKP yerli ve milli oldu, bağımsız Cumhuriyeti kuran CHP, Batı’da icazet arayan parti oldu. Bunu da Kılıçdaroğlu başardı.
Kılıçdaroğlu, son zamanlarda AKP’nin ve Erdoğan’ın eline koz üstüne koz veriyor. Dışarıdan bakan biri, Kılıçdaroğlu seçimi kazanmamak, Erdoğan’ı tekrar seçtirmek için elinden geleni yapıyor diyebilir.
Kılıçdaroğlu’nun yurtdışı gezileri ile ilgili tuhaf bir durum daha var. O da normalde bu tür gezileri eleştiren muhalefet unsurlarının bu gezileri ya görmezden gelmesi ya da desteklemesiydi. Örneğin Kılıçdaroğlu’nun gezisine katılan Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu. Yeniçağ gazetesinin çizgisini biliyoruz. Normalde böyle bir geziyi Erdoğan düzenlese “icazete gitti” diye manşet atarlar, Kılıçdaroğlu gidince “teveccüh görmüş” oluyor.
Normalde karşı çıkacağı şeye sırf muhalefet yapıyor diye destek olmak, görmezden gelmek, muhalefeti eleştirilmesi gereken bir konuda eleştirmemek de bir tür ilkesizlik değil mi?
Türkiye’ye yabancı sermaye çekilmesi başka bir tartışma. Hatta İngiliz sermayesinin ne kadar “temiz” bir sermaye olduğu da ayrı bir tartışma.
Kılıçdaroğlu Londra’da 500 milyar dolar bulmuş. Orhan Uğuroğlu böyle yazıyor. Londra’da 500 milyar bulan Kılıçdaroğlu, Türkiye’de iktidarı bulabilecek mi, orası şüpheli. Erdoğan vatandaşa hayal satarken muhalefetin, daha doğrusu CHP’nin tek vaadi, Kasım ayının sonunu beklememiz.
Kılıçdaroğlu’nun son zamanlarda yürüttüğü Türkiye gündeminden kopuk siyaset kimilerinin hoşuna gidebilir ama Cumhurbaşkanlığı için muhalefetin ön önemli aday adaylarından biri olan Kılıçdaroğlu’nun bu siyaseti, daha doğrusu siyasetsizliği muhalif vatandaşların ümidini kırıyor, benden söylemesi.
Benim şahsen en büyük korkum, Kasım ayının sonunda yine türban gibi bir sürprizle karşılaşmak. Daha kötüsü, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklaması. İşte bu, Erdoğan için kelimenin tam anlamıyla “Allah’ın lütfu” olur.