Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın CHP’den ihraç edilmesine ilişkin karara yaptığı itiraz reddedildi. Böylelikle Özcan’ın CHP’den ihraç kararı kesinleşmiş oluyor.
Tanju Özcan karar hakkında yaptığı açıklamada “Atatürkçülerin ve Türk Milliyetçilerinin kapının önüne koyulduğunu, Kılıçdaroğlu ve avanelerinin artık kına yakabileceğini” dile getirdi.
Kılıçdaroğlu kına yakar mı bilmiyorum ama “Demokrat Dede”nin seçimlerin ardından demokrat maskesinin düştüğü, “hoşgörü” makyajının altında büyük bir kin olduğu açıkça görülüyor.
Tanju Özcan Türk siyasetinde önemli bir sembol haline gelmiştir. Belediye başkanlığının ötesine geçmiş, gündem yaratan bir siyasi figüre dönüşmüştür.
CHP’lidir, solcudur ama kendisini aynı zamanda “Türk milliyetçisi” olarak tanımlamaktan da çekinmez.
“Milliyetçiliğin ırkçılık olması” gibi bir ezbere teslim olmamış, bunu da açıkça dile getirmiştir.
Özcan’ın odak olmasının esas sebebi ise mültecilere yönelik uyguladığı politikanın ses getirmesi ve mülteci sorununa dikkat çekmesidir.
Kamuoyu bugün mülteci sorununu ciddi biçimde tartışıyorsa Özcan bunu sağlayan isimlerin başında geliyor.
Kılıçdaroğlu’nun Özcan’ı siyasi bir düşman olarak görmesinin temelinde Özcan’ın temsil ettiği bu siyasi çizgi yatıyor.
Kılıçdaroğlu Atatürk’e hakaret eden gence karşı bile hoşgörülüdür ancak CHP’de bir Türk milliyetçisinin varlığına asla tahammül edemez.
Bu öfkenin temeli aslında çok daha derinlerdedir.
Cumhuriyet düşmanlarıyla “helalleşme” yolculuğu, Türk milliyetçileri ve Atatürkçülerle hesaplaşmaya dönüşmüştür.
Seçimlerin ikinci turundan önce Türk milliyetçilere yanaşma çabalarının siyasi bir yalan olduğu ortaya çıkmıştır.
Kılıçdaroğlu sürekli “Yalancıdan Cumhurbaşkanı olmaz” diyor.
Doğru!
Ama yalancıdan ana muhalefet partisi genel başkanı da olamaz.
Kılıçdaroğlu, Türk milliyetçilerini ve Atatürkçüleri siyasi bir cambazlığın aparatı haline getirmeye çalışmıştır.
Tanju Özcan’ın ihracı da bu “yükten” kurtulmak için atılmış bir adımıdır.