CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim sonrasındaki tavrı “demokrat dede” görüntüsünden hızla uzaklaşmış durumda. Kılıçdaroğlu, seçim başarısızlığıyla ilgili değerlendirme yapan ve değişiklik isteyen herkese yönelik düşmanca bir tavır sergiliyor.
“Gemiyi güvenli limana yaklaştırmak” denilen sürecin; Kılıçdaroğlu’nun Kongre’ye rakipsiz olarak girmesi, böylece seçim başarısızlığının konuşulmaması ve hatta alınan oyun bir başarı öyküsü olarak takdim edilmesi olduğu ortada.
Kılıçdaroğlu’nun seçtiği delegelerin Kılıçdaroğlu’nu ayakta alkışladığı, CHP medyasının destek çağrısı yaptığı bir ortamda, yaşanan büyük seçim başarısızlığı bir sosyal medya gündemi olmaktan ileri gidemeyecek. Bütün günahlar sıfırlanacak ve tekrar başa dönülecek.
“Demokrat dede” ülkedeki seçimleri kazanamasa da, partisindeki seçimleri kazanma konusunda son derece mahir(!)
Ekrem İmamoğlu’nun sürekli tekrarlanan bu başarısızlık döngüsünü kırmak için attığı adım ve “değişim” çağrısı sadece CHP’yi değil, Türk siyasetini de yakından ilgilendiriyor. İmamoğlu amacına ulaşabilirse yerel seçimler sonrasında farklı bir Türkiye tablosu oluşabilir.
Ancak Kılıçdaroğlu’nun dün yaptığı açıklamalardan anlıyoruz ki, CHP politbürosu, İmamoğlu’nun Genel Başkan adaylığına “İstanbul’u AKP’ye teslim etmemek” gerekçesiyle izin vermeyecek.
Kılıçdaroğlu, seçim akşamı “Kılıçdaroğlu kazandı” yalanını yayan Merdan Yanardağ’ın karşısına oturarak, “Ekrem Bey görevine devam edecektir. Seçilen belediye başkanları bulundukları kenti daha geniş bir çerçevede kucaklamak, belediye meclis sayısını artırmak konusunda özel çaba harcamalılar. Herkes bulunduğu yerde koltuğunu korumalı, genişletmeli, daha geniş kitleleri kucaklamalı. Ondan sonra ne istiyorlarsa olabilirler.” diyebiliyor.
Bu ne anlama geliyor? Kılıçdaroğlu açıkça “İmamoğlu aday olamaz, O gitsin belediye başkanı olsun” demek istiyor!
Seçimlerden önce İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına “yargı sürecini” gerekçe göstererek karşı çıkanlar, belediye başkanlığı söz konusu olduğunda AKP’nin daha insaflı davranacağını düşünüyor olmalılar!
Gerçi Kılıçdaroğlu’nun ne kadar öngörülü olduğunu, İmamoğlu davasının karar duruşmasının olduğu gün Almanya’ya gitmesinden ve daha sonra “bir ceza çıkacağını tahmin etmiyordum” demeciyle öğrenmiştik.
Ama yine de Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’nu yeniden İstanbul’un başına geçirerek, O’na parlak bir siyasi kariyer hazırladığını düşünmek saflık olur.
Kılıçdaroğlu açısından Ekrem İmamoğlu an itibariyle tasfiye edilmesi gereken çok önemli bir rakip durumundadır.
Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’nun genel başkanlığa aday olamayacağını söylemesi ve CHP medyasının da bu yönde yayınlar yapmasının amacı İmamoğlu’nu tahrik etmek ve neticede yalnızlaştırmak.
Ve tabii ki böyle gerilimli bir sürecin sonucunda İmamoğlu’nun İstanbul adaylığına da engel olmak…
Kılıçdaroğlu’nun aklındaki plan tam olarak bu, ancak bunu açıkça ifade etmenin yaratacağı etkiyi bildiği için böylesi dolambaçlı bir yol çizmiş durumda. Kılıçdaroğlu sakinliğinin altında böylesi sinsi planlar yatıyor.
Kaftancıoğlu-İmamoğlu gerginliği, İstanbul için Kaftancıoğlu ekibine yakın Oğuz Kaan Salıcı söylentileri çıkması ve son olarak İmamoğlu’nun eleştirdiği CHP il başkanları bildirisinin bizzat Kaftancıoğlu tarafından kaleme alınması elbette tesadüf değil.
İmamoğlu’nun “İstanbul’da 4. Yıl” toplantısına, CHP milletvekillerinin ve belediye başkanlarının pek çoğunun katılmaması Kılıçdaroğlu’nun düğmeye bastığını gösteriyor.
Ekrem İmamoğlu önümüzdeki süreç açısından dengeleri değiştirebilecek çok önemli bir siyasi figür ve atacağı adımlar çok önemli.
Böylesi bir yapıda Genel Başkanlık yarışına girmesi riskli olsa da süreç çok fazla tercih imkânı bırakmıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye’nin “normalleşmesi” açısından bir fırsattı ancak Kılıçdaroğlu’nun adaylığını dayatması bu fırsatın kaçırılmasına sebep oldu.
CHP’deki olası bir değişim, her şeyden önce 2019’da yerel seçim başarısının asıl sebebi olan CHP-İYİ Parti ittifakını yeniden sağlayacağı gibi, CHP içindeki Akşener düşmanı siyasetin temizlenmesine de yol açacak. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu gerçek “masa” ancak böyle kurulabilir!