Erdoğan, önceki günkü AKP grup toplantısında türban teklifini raftan indirdi. Erdoğan, “Eğer dürüstseniz, samimiyseniz yeni yasama döneminde başörtüsü meselesini anayasa ile teminat altına alalım” dedi.
Erdoğan’ın türbanı raftan indirmesinden sonra muhalif basında Erdoğan’ın muhalefeti anayasa değişikliği üzerinden kıskaca aldığına ilişkin haberler yapıldı. Örneğin Cumhuriyet gazetesinin dünkü manşeti “Muhalefete kıskaç planı”ydı.
Acaba?
Gerçekten muhalefeti türban kıskacına alan Erdoğan mı? Yoksa Türkiye’nin gündeminden çıkmışken türbanı yeniden gündeme getiren Kılıçdaroğlu mu?
Kılıçdaroğlu, helalleşme ve 6’lı Masa’daki Kürt İslamcılara adaylığını kabul ettirme adımlarından biri olarak 3 Ekim 2022 gecesi Twitter’dan yayınladığı videoyla türban bombasının pimini çekti. Kılıçdaroğlu videoda:
“Evrensel hukuk ilkeleri ile uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız. Yarın itibari ile bu yarayı sonsuza kadar kapatacak adımı atıyoruz. Kanun teklifimizi grup toplantımızdan hemen sonra TBMM’ye sunacağız.” diyordu.
Bu açıklama, Erdoğan için bulunmaz bir nimetti ve Kılıçdaroğlu’nun pek çok kereler yaptığı gibi, ayağına gelen bu gollük pası çok iyi değerlendirdi ve Kılıçdaroğlu’nun kanun teklifine, anayasa ile karşılık verdi. Sonra da Kılıçdaroğlu’nu “samimiyet testine” davet etti.
Millet İttifakı bir anayasa maddesi sundu Meclis’e ama AKP ve MHP tarafından reddedildi. Sonrasında AKP teklifi gündeme geldi ama o da oylanmadan seçim sürecine girildi. Şimdi artık yeni Meclis aritmetiğinde AKP’nin eli özellikle türbanı referanduma götürme konusunda çok rahat.
Erdoğan’ın gerekirse referanduma gideceklerini açıklaması üzerine yine muhalif basın “tuzak” başlıkları akmıştı. O günlerde yazdığım bir yazıda “Türban referandumu, doğru, AKP’nin muhalefete kurduğu bir tuzak. Ancak bu tuzağı muhalefete kuran Erdoğan değil, Kılıçdaroğlu’dur!” demiştim.
Bugün da aynı fikirdeyim. Muhalefete türban tuzağını kuran da, referandum kıskacına alan da Erdoğan değil Kılıçdaroğlu’dur!
Kılıçdaroğlu, CHP’nin başına geldiği günden itibaren CHP’yi adım adım Atatürkçülükten, laiklikten uzaklaştırdı. Şimdi bunun ittifak kurmak için bir taktik değil, bilinçli bir tercih olduğunu anlıyoruz. O nedenle Erdoğan’a kızalım ama Kılıçdaroğlu’nun da bu işteki payını es geçmeyelim.
Şimdi türban referandumu meselesi bir kez karşımızda duruyor. Artık yerel seçimden önce mi yapılır, yoksa vatandaşın önüne iki sandık birden mi konur bilinmez.
Dünkü Karar gazetesinin manşeti de referandumdu. Davutoğlu’na yakın Karar gazetesi çevresi, türban ile ilgili gelişmeleri gizli bir sevinç içinde veriyor. Çünkü onlar türban konusunda her türlü kazanıyorlar. Erdoğan’ın teklifi referanduma da gitse, doğrudan da geçse, hatta muhalefetin teklifi geçse bile kazanıyorlar. Kararcı Siyasal İslamcılar açısından nasıl geçtiğinin hiç önemi yok, yeter ki türban anayasaya girsin.
Anlaşılan Erdoğan yakında türban konusundaki anayasa değişikliğini Meclis’e getirecek. Bu noktada merak edilen şeylerin başında gelen ise CHP listelerinden Meclis’e giren 4 partinin nasıl bir tutum takınacağı.
Davutoğlu, daha önce AKP’nin yapacağı “iyi işleri” destekleyeceklerini açıklamıştı. Diğerlerinin de türban konusunda farklı tavır alacağını düşünmüyorum. Ancak ortada muhalefetin daha önce verdiği ve reddedilen bir türban teklifi daha var. Bakalım CHP’li seçmenin oylarıyla Meclis’e giren bu isimler daha önce muhalefetin verdiği teklifte diretecekler mi, yoksa direkt AKP’yi mi destekleyecekler?