PKK’ya bağlı medya organları, koro halinde TSK’nın Zap’ta kimyasal silah kullandığı yalanını piyasaya sürdü. Ardından, Edirne’deki F tipi cezaevinden gündeme anında müdahale etme lüksüyle mücehhez Demirtaş, her zamanki gibi “avukatları aracılığıyla” topa girdi.
Kimyasal silah kullanımı insanlığa karşı suç olduğu için insanlık (!) şövalyemiz Demirtaş, vicdani görev icabı TBMM’yi ve muhalefeti göreve davet ediyordu. İşte TTB’nin başına çöreklenmiş Şebnem Korur Fincancı ve CHP’de yer işgal eden Sezgin Tanrıkulu bu zırva çağrıya cevap vererek ortalığı velveleye verdi. Devamında HDP’li meclis başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, konuyla ilgili Savunma Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığına soru önergesi bile verdi.
Böylece geçen haftadan beri saçma sapan bir kimyasal silah tartışmasıdır gidiyor. Ordu ve millet düşmanı AKP rejiminin vatanseverliği kimseye kaptırmadığı, her fırsatta soluğu Anıtkabir’de alan muhalif milyonların ise yine terörist damgası yediği bir tezgâh bu.
Sonradan Faik Öztrak, Tanrıkulu’nun PKK-HDP gündemli provokasyona çanak tutuşunu kınasa da çoktan geç kalınmıştı. Dahası böyle provokasyona alet olmanın karşılığı, devlet kurucusu bir partide “yanlış olmuştur, doğru bulmuyoruz” gibi sade suya tirit bir ayıplamadan ibaret mi olmalıydı?
Tüm bunlar size de sanki birileri oturmuş, incelikle işlemiş, hesaplamış, seçim ayarlı gündem pişirmiş gibi gelmiyor mu? AKP’siyle, PKK’sıyla, Selo’suyla, Fincancı’sı, Kaftancı’sıyla…
Aslında kimyasal silah iddiası, cumhuriyet düşmanı feodal odakların müzmin yalanlarından biri. Türkiye Cumhuriyeti’nin bastırdığı tüm feodal, gerici, etnisite ve mezhep saikli, dış destekli isyanlarda hezimeti örtmek için sarıldıkları zırvalardan biri bu. Nitekim PKK medyası, “Dersim’den Zap’a” minvalinde edebiyat parçalamaya başlamış bile.
Gerçi birçok Batı ülkesini arkasına alarak uluslararası kamuoyunu manipüle edebilen PKK’lılar, yıllardır bu kimyasal yalana dair hiçbir tarafsız kuruluşu veya gözlem heyetini ikna edebilmiş değil. Ama olsun. Maksat tekrar. Aryan ırkçılığından el almış Kürtçülerin Goebbels’in taktiklerinden sakınmasını beklemiyoruz.
Fakat Kürtçülerin her şeyde olduğu gibi bu gelenekselleşmiş yalanı da kendilerinin üretmediğini üzülerek (!) belirtelim. Bu ucuz yaygaranın mucidi, Türk soluna bölücülük zehrini bulaştırma vazifesini başarıyla yerine getirmiş olan Perinçek’ten başkası değil.
PKK’lılara Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kimyasal silah kullandığı yalanını ezberleten, eski ideologları Doğu Perinçek’ti. Hatta Perinçek örgütünün o zamanki propaganda organı 2000’e Doğru, Temmuz 1989’daki sayısında bu yalanı kapağa bile çekmiş. Zaten yetenekli Bay Perinçek’in PKK için ürettiği yalanların haddi hesabı yok. Devletin orman yakması, köylerin içindeki sivillerle birlikte yakılması, PKK’nın ordulaşması, Mehmetçik’in kaçması, Türk diye bir şeyin aslında olmaması…
Bakmayın şimdi Perinçek’in Aydınlık’ında kimyasal yalana ateş püskürülmesine. Manşetinden Deli Gaffar’ına güya iftirayı atanlara cevap yetiştiriyorlar. Onlara o yalanı şeyhleri Perinçek ezberletti hâlbuki… Aslında Kürtçü terör odaklarının 40 yıldır bozuk plak gibi saydığı yalanların ezici çoğunluğu Perinçek’in 2000’e Doğru dergisinden çıkmadır. Ama kaç gündür sözünü eden yok. Minnet duyduklarından mı, yoksa kepazelik ortaya dökülmesin diye mi derseniz… Bence her ikisi de.