Dünkü kabine toplantısında şapkadan çıkan tavşan, konuk kredileri ile ilgili bir takım düzenlemeler oldu.
Saray medyasının “müjde” diye verdiği düzenlemeye göre;
İlk defa ve 2 milyon liraya kadar değere sahip birinci el konut alımı için 10 yıla kadar vadeli ve aylık %0,99 faizli konut kredisi öngörülüyor. “Kira öder gibi” 30 bin lira verebilecek olanlar için müthiş (!) fırsat.
Yastık altındaki döviz ve altınını AKP’nin betonuna gömersen, faiz %0,89’a iniyor. Eldeki son ihtiyatı da kaybedince aylık taksit azalır tabi.
Ülkeyi şantiyeye çevirip pazara mide fesadı geçirtecek kadar inşaat yaptırınca on binlerce proje günün sonunda elde kaldı. Yabancı yükünün emlak piyasasını şişirdiği, Türklerin her gün fakirleştiği ülkede kalan emlakı kim nasıl alacak?
İşte bu düşük faizli paket bunun için. Yani Tayyip Erdoğan’ın betona saplanmış gemisini yürütmek için. Birinci el, ikinci el şartı bu yüzden. Yeni yapılmış evler satılsın ki, müteahhit yürümeye devam etsin.
Düzenleme paketinin bir de adeta “adrese teslim” kısmı var. 1 Mayıs itibarıyla en az %40’ı tamamlanmış ve en az %50’si satılamamış inşaat projeleri tamamlansın diye 20 milyar liralık bir kaynak ayrılıyormuş.
“Bizum uşaklar” eksperi çağıracak, ha bu “bizum eksper” de bunun %40’i tamamdur, diyecek… Hazineden 20 milyar lira da böyle dağıtılacak.
Fakat bu yeterli görülmemiş olacak ki 30 milyar lira da TOKİ’nin ihale ettiği projelere finansman olarak ayırılmış.
Yani adam resmen kendi ayrıcalıklı müteahhit çevresini kurtarmak üzere Keynesyen müdahale paketi hazırlamış.
Ama tabi bu kadar düşük faizle 10 yıla uzayan vadenin doğal sonucu emlak fiyatlarının yarım saat içinde uçuşa geçmesi oldu. Saray medyasında “fırsatçı hainler” tadında haberler pişse de böyle olacağı belliydi.
Sonuç olarak Tayyip Erdoğan bir müjde açıkladı ama bu sıradan vatandaşı değil, müteahhitleri ve mal sahiplerini ihya edecek en az 50 milyar dolarlık bir canlandırma paketi.
BİM’deki asgari ücretli elemanı zabıta memurlarıyla tehdit edip güya zamlarla mücadele eden AKP rejiminin konut kiralarına hiç müdahale etmemesinin sebebi de bu. Üretim batabilir, hizmet sektörü çökebilir, tarım ölebilir ama beton daima büyümeli.
Fakat hani Allah muhafaza (!) bu kampanya beton piyasasındaki durgunluğu geçirir de talep doygunluğu yaşanırsa ne olacak? Tayyip Erdoğan bunun da tedbirini aldı. Suriyelilerle ilgili yine muhacir-ensar edebiyatına yaslanarak “geri göndermeyeceğiz” dedi.
Arz mı bitti? Hazineyi seferber et. Talep mi yok? Nüfusu doldur. Kim demiş Erdoğan ekonomiden anlamıyor diye?