Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan’da yaşanan depremler yüzyılda bir yaşanacak bir felaket olarak tarihe geçecek. Büyük bir acı yaşıyoruz. Çaresizlik içindeyiz ancak Türk halkı ne büyük bir ulus olduğunu gösterdi. Ayağa kalktı.
Yine de büyük bir zafiyet yaşanıyor. Böyle bir durumda Türk Ordusu her zaman Türk milletinin güvencesi ve kurtarıcı kahramanı olmuştur. 1999 Gölcük Depremi’nde çok açık bir şekilde gördük. Kayıpları en aza indiren Mehmetçik’in kahramanlığı oldu.
On binler enkazın altında, milyonlar sokaklarda, bu gece kara kış ve don tehlikesi ile karşı karşıya. Ve herkesin aklında olan, ancak sansür ve baskı ortamından dolayı dillendirmekten bile çekindiği bir gerçek var. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin muazzam gücü bu sefer iktidar tarafından değerlendirilmiyor. “Asker nerede?” sorusu herkesin ağzındaki soru.
Mehmetçik’in adeta elleri kolları bağlanmış. 1999’da sahada, enkaz çalışmalarında, sahra çadırlarında haki renk gören Türk Ulusunun bir nebze olsun gönlü rahatlıyordu. Şu anda bu en büyük gücümüz sahada yok!
Deprem 6 Şubat sabahı, saat 04.28’de gerçekleşti. Bundan tam 11 saat sonra Nasuh Mahruki önemli bir çağrı yaptı:
“Türk Silahları Kuvvetleri, eskiden felaket anlarında hemen sahaya çıkar, müdahale ederdi. Yetkisi vardı buna. Hükümet yasayı değiştirdi ve bu yetkiyi aldı TSK’nin elinden. TSK şimdi sahaya çıkmak için talimat bekliyor.”
Nasuh Mahruki, 1999 depreminde dünya çapında sivil bir hareketin öncüsü oldu. AKUT efsanesinin kurucu lideriydi. Yine de şunu çok iyi biliyordu ki; değil sivil örgütlenme, sivil devlet kurumları dahi böyle olağanüstü afet anlarında yetersiz kalacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri depremin özellikle ilk anında binlerce hayatın kurtarılmasını sağlayabilir.
Depremin üzerinden tam 16 saat sonra, akşam haber bülteninde Nasuh Mahruki aynı çağrıyı yineledi.
Bu vatanseverce bir çağrıydı. İktidara değil, devlete seslenişti. Siyaset dışıydı. Ancak milletin çıkarını ve acısını hiçe sayan Aktroller büyük bir iftira ve linç kampanyasına başladılar. Güya Nasuh Mahruki, Türk Ordusunu hedef gösteriyordu.
Yalan! Tersine Türk Ordusuna güvendiği için, “Mehmetçik neden engelleniyor?” diyordu. Nitekim çok değil birkaç saat içinde milyonlarca vatandaş sosyal medya mecralarında “ASKER” ve “TSK göreve” başlıklarını en tepeye çıkardı.
Meselenin özüne gelelim. Mahruki, yasal bir mevzuattan bahsediyor. AKP, TSK düşmanlığından EMASYA genelgesini defalarca değiştirdi. Bu yüzden TSK kendiliğinden depreme müdahale edemiyor. Ancak bu engel valilerin talimatıyla aşılabiliyor. Tabii onlar da bu talimatı veremiyor çünkü “sağlam iradeli” parti liderlerinden onay gelmeden tek bir adım atamıyorlar.
Rejim tartışması ya da yasal mevzuat umurumuzda değil. Tüm kanunlar ve mevzuatlar kendi eserleri. Hadi uygulasınlar. Yeter ki canlar kurtulsun.
Bu yazının kaleme alındığı anda, depremin üzerinden tam 27 saat geçti. Hâlâ ordu birlikleri kışlalarından dışarı çıkamadı. Bekliyoruz!
“Devletin tüm yetkileri bende”, “ben yoksam devlet yok” diyen Tayyip Erdoğan hâlâ neden emir vermiyor? Sabah saat 04.29’da, depremden bir dakika sonra bu emri veremez miydi? Kimse bize darbe marbe teranesi okumasın! Derdiniz hâlâ “kinci” dincilik davası mı?
Kaldı ki artık en üst komuta kademesinden, en astına, jandarma erbaşına kadar tüm TSK’yı kendi ellerinizle şekillendirdiniz.
“Siyaset yapmayın” diye türküler çığıramazsınız. Binlerce insan şu anda son nefesini veriyor. Biz siyaset yapmıyoruz. Asıl siz kindar bir siyaset güdüyorsunuz.
Partizanlık yapmayan asıl biziz. Siyasi örgütlenmeler, tasfiyeler, vesaireler umurumuzda değil. “Mehmetçik hep Mehmetçik’tir. Türk Silahlı Kuvvetleri hep Türk’ün Silahlı Kuvvetleridir” diyoruz. AKP neden hâlâ askere karşı düşmanca davranıyor? Kini nefreti bırakın artık yeter!
Aktroller utanmadan Malatya’da çorba dağıtan askerlerin görüntülerini yayınlayıp, “işte asker sahada” diyor. “Mehmetçik’in önünü kesmeyin” diyenlere saldırıyorlar. Gerçekten de depremin birinci gününde görebildiğimiz tek haki kare buydu. Şaka gibi.
Dalga mı geçiyorsunuz siz? Dünyanın en büyük ordularından biri Türk Ordusu. Depremin ilk gününde yaşanan acizlik ve felaket anında, “Türk Ordusu zaten sahadaydı” diyen asıl Türk Ordusuna hakaret eden kişidir. Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep fark etmiyor. Tüm illerimiz adeta kaderine terk edilmiş. Kan donduran, hepimizi kahreden ıssızlık görüntüleri… Türk Ordusunun ve Türk Devletinin gücü bu değil!
AFAD’ın resmi sayısını veriyorum. 6217 bina yıkıldı. Enkaz haline geldi. Şimdi de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın gururla (!) açıkladığı sayıyı veriyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerinin tam (!) 3500 personeli sahada görev yapıyormuş.
Deli misiniz siz?! İki binaya bir asker düşmüyor. Bu mu görev tanımı? Bu mu milletin beklediği? Bir de utanmadan “asker nerede” diyenlere saldırıyorsunuz.
Herkes deprem üzerinden siyaset yapılmasın diyor! Evet, siyaset yapılmasın! TSK’ya hemen görev verilsin. Malatya’da en büyük ordumuzun, 2. Ordunun Komutanlığı var. 100 bin askerimiz anında sahaya inebilir.
AKP iktidarına sesleniyoruz. Uğursuz asker karşıtlığı, asker düşmanlığı geleneğini bırakın. Depremin siyaseti olmaz. İlla siyaset yapacaksanız da, buyurun bütün başarılar sizin olsun. Yeter ki Mehmetçik 100 bin kişiyle sahaya insin. Her enkazın başına en az 20 Mehmetçik düşsün. İki enkaza bir Mehmetçik değil!
Türk askerinin Türk insanına yardımcı olması sizi neden rahatsız ediyor? Türk milleti zaten askerini kurtarıcı olarak görüyor. Sayısız video var. Enkazların üstünde “asker gelsin” diye yalvarıyor vatandaşlar. Vatandaş kurtarıcıyı biliyor. Bu bilinç bu kadar mı çok rahatsız ediyor sizi?
Silahtan korkuyorsanız, kürekle, kazmayla inecek zaten sokaklara Mehmetçik. Ekranlarda tir tir titreyen anneler kazma sallıyor evladını kurtarmak için. Bırakın onların yanında Mehmet kardeşi de kazma, kürekle vatana yayılsın.
72 saat? Sadece 72 saatimiz var. İlk 30 saat geçti bile. Gecikiyoruz. Askerin önünü açın.
Gafleti bırakın. Hıyanete soyunmayın. Kansızlık yapmayın. Mehmetçik’e engel olmayın!