Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik ve bağımsızlığının belgesi olan Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yıldönümünü kutlayacağız.
Tarihte emperyalizme karşı kazanılmış ilk Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kazanımıdır Lozan. Türk ulusu sadece kendi adına değil, tüm ezilen uluslar adına, sömürgecilik çağını kapatmış, Ulus Devlet Çağını ve uluslararası hukukta eşitlik asrını açmıştır.
Elbette emperyalizm ile sömürge ve yarı-sömürge uluslar arasındaki mücadele bitmedi. Emperyalizm Lozan’ı asla içine sindiremedi. Türk milletine besledikleri kinin bir diğer nedeni de, Lozan’ın diğer tüm ezilen uluslara örnek olmasıdır.
Ayrıca Kurtuluş Savaşımız sırasında işgalci emperyalistlere hizmet eden güruhlar da Lozan’ın “travmasını” asla üzerlerinden atamadılar. Bunlar da İstiklal Savaşı’nda bizi sırtımızdan hançerleyen Kürt ırkçıları, Ermeni ırkçıları ve dinci bölücülerdir.
Geçtiğimiz hafta bu çevrelerin resmen düşmanlık ve kin hezeyanlarını şahit olduk. İki tayfa Lozan düşmanlığında bayrağı çekiyor. Birinci tayfa PKK’lı bölücüler, ikinci tayfa dinci bölücüler.
Lozan’ın 100. yılına girilirken, AKP iktidarının tek bir etkinliği yok. Türkiye Cumhuriyeti adına tek bir kutlama, uluslararası sempozyum veya anma düzenlenmiyor. Çünkü zaten AKP’nin kuruluş felsefesinde Sevr var. Bu uğursuz partinin genetiğini Türk düşmanı etnik ırkçılar ve dinci bölücüler belirliyor. Onlar Ankara’da üzerlerine düşen görevi yapıyorlar.
PKK ile Ermeni ırkçıları ise ABD’de büyük bir nefret yürüyüşü düzenliyor. PKK’nın ABD sözcüsü olarak tanınan Kani Xulam’ın öncülüğünde ABD yaşayan Kürt ve Ermeni ırkçıları, 4 Temmuz’da Washington’dan bir yürüyüş başlattılar.
Kani Xulam, 4 Temmuz’u seçmelerinin nedeni olarak, bugünün ABD’nin “Bağımsızlık Günü” olmasını açıkladı. Kani Xulam tam 24 Temmuz’da, Lozan’ın imza tarihinde, New York’a girip Birleşmiş Milletler’e dilekçe vereceklerini açıkladı.
Her fırsatta “Eyyy Amerika” diye bağırıp çağıran, sahte antiemperyalizm şovları yapan AKP iktidarından ise açıkça Türk düşmanı olan bir nefret yürüyüşüne karşı tekbir açıklama veya kınama gelmedi. Çünkü onlar da Lozan düşmanı.
İhanet ittifakı sadece ABD’de ve AB’de göstermiyor kendini. Dinci ve Kürtçü bölücülüğün ortak Lozan düşmanlığının en bariz örneğini tam olarak Diyarbakır’da görebiliriz.
AKP-MHP koalisyonuna yeni eklemlenen dinci-Kürtçü terör örgütü Hizbullah’ın yasal uzantısı Hüda-Par, 22 Ekim 2022’de Diyarbakır’da topladığı kongrede yine Lozan’a ve Türkiye Cumhuriyeti’ne meydan okumuştu.
AKP’nin “din kardeşi” ilan ettiği Taliban sözcüsü Mücahid, Diyarbakır’ın göbeğinde “Kürdistan” bağımsızlığı için bu toplantıda çağrı yaptı: “Biz Kürdistan’ı tanıyoruz. Çünkü Kürt arkadaşlarımız var ve onlarla ilişki içerisindeyiz. Kürdistan konusu İslam devletlerinin sorunlarından bir tanesidir. İnşallah bu soruna da bir çözüm yolu bulunur.”
PKK yanlısı, Barzani yanlısı, AKP yanlısı olması fark etmeksizin bütün Kürtçü yayınlar Taliban’ın Türkiye’nin göbeğinde Türkiye’nin bölünmesi için yaptığı çağrıyı göklere çıkardı.
ABD veya Taliban fark etmiyor. PKK’lı veya İslamcı fark etmiyor. Lozan hakikaten bir turnusol görevi üstleniyor. Türklüğe ve Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman olan Lozan’a da düşmandır.
Hizbullah ve Taliban’dan 8 ay sonra yine Diyarbakır’da, Washington’da başlayan nefret yürüyüşü ile eş zamanlı olarak, PKK çizgisindeki HDP – DBP oluşumu, Kadın Meclisi adı altında Lozan karşıtı bir toplantı düzenledi.
Toplantıda Lozan’da kadın haklarının (!) yok edildiği ve Kürtlerin soykırımı için zemin sağlandığı ileri sürüldü. DBP yani Demokratik Bölgeler Partisi, HDP’nin ifadesiyle “bölgenin” partisi!
HDP “Türkiye partisiyiz” diyor ancak asıl programatik ve örgütsel kararlar DBP Kongrelerinde alınıyor. DBP tarafından, “Kadın Hakları” adı altında yapılan toplantı Sevr Anmasına dönüştü. Lozan Karşıtı Manifestoyla sonuçlandı. Deklarasyonu aynen aktarıyoruz:
“AKP-MHP faşist bloğunun 2023 yılını yeni Türkiye Yüzyılı olarak adlandırması esasta ulus devletin sınırlarını çizen ve aynı zamanda Kürtleri statüsüz bırakan Lozan antlaşması güncellemek istenmektedir. Bu bakımdan yeni yüzyılda da inkar ve imha siyaseti ile yürüttüğü soykırım savaşıyla Kürtlerin yine statüsüz bırakılması hedeflenmektedir. Lozan Antlaşması üzerine tartışmaların derinleştiği bu dönemde geride bıraktığımız yüzyıldaki gibi Kürdistan’ın statüsüz bırakılmasına karşı Kürt halkının kararlı ve örgütlü mücadelesi yeni bir Lozan’ın yaşanmasına izin vermeyecektir.”
Aslında bizzat AKP-MHP iktidarının kanatları altında toplanan bölücülerin açıkça Sevr çağrısı yapması ve Türk Devletinin yıkılmasını talep etmesinin tek bir hukuki sonucu oldu mu? Elbette ki hayır…
Türkiye’de muhalif tweet atan 16 yaşındaki çocuk bile sabah evinden alınıp anında cezaevine atılırken, Diyarbakır’ın göbeğinde “Kürdistan Deklarasyonu” yayınlamak serbest.
Kadın düşmanı Taliban, Diyarbakır’a geliyor. “Lozan kalksın. Kürdistan kuralım” diyor. AKP selamlıyor. MHP gıkını çıkarmıyor.
Kadın hakları bahanesiyle PKK yanlıları Diyarbakır’a geliyor. “Lozan kalksın. Kürdistan kuralım” diyor. AKP selamlıyor. MHP gıkını çıkarmıyor.
DBP’nin yaptığı açıklamada bir de İngiliz uşağı Deli Kadir’in uydurduğu bir saçmalığa yer verilmiş. DBP “100 yıl sonra Lozan güncellenmek isteniyor” denmiş. Yani Lozan’ın 100 yıl sonra biteceği uydurukçuluğunda bile İslamcı ve PKK’lı faşistler birleşmiş.
Ancak şu ayrımı da ortaya koymak şart… Ne olursa olsun, AKP-MHP çizgisindeki bir gerici, eğer Kürt ırkçısı değilse, Lozan’ın kaldırılmasını, Lozan bitince Türkiye’nin sınırlarının genişleyeceği gibi bir hezeyan ile savunuyor. Kendince yine bu topraklara ait bir tür gericilik yapıyor.
Peki, ama HDP, DBP ve diğer PKK uzantıları?
Onlar Lozan düşmanlığı yaparak doğrudan, Türkiye yok olsun, Türk milleti diye bir millet hiç var olmasın tezini öne sürüyorlar. Bir taraftan da HDP “aslında biz de Türkiye partisiyiz” diye propaganda yapıyor. Hatta sol içinden ve CHP’den bile bu saçmalığı savunabilenler çıkıyor.
Türkiye’nin yok olmasını isteyen bir parti, nasıl “Türkiye partisi” olabilir?
HDP ve Kürt ırkçılığı daha kaç farklı kılığa girecek? Halk düşmanlığı ve gericiliğin daha kaç farklı çeşidini sergileyecek?
Bu insanların ne Müslümanlıktan ne de solculuktan, sadece Türk düşmanlığından Lozan’a düşman olduğunu bazı ideolojik “saf”lar ne zaman anlayabilecek?
Dincilerin ve Kürtçülerin bitmeyen Lozan düşmanlığının, aslında en azılısından Türk düşmanı bir ırkçılık olduğunu insanların anlayabilmesi için, daha kaç nefret yürüyüşü, kaç nefret manifestosu, kaç terör eylemi gerekecek?