Seçimlerin hemen ardından Ali Özsoy, Türksolu’ndaki yazısında Akar-Soylu-Fidan üçlüsünün görev değişikliğinin aslında bir “tasfiye” olduğunu ve bu üçlünün görev aldığı dönemin “güçsüz devlet ve güçlü çeteler dönemi olarak tarihe geçeceğini” yazmıştı. (https://www.turksolu.com.tr/tayyip-akar-soylu-fidan-uclusunu-tasfiye-etti/ )
Aradan geçen üç aylık süreç özellikle İçişleri Bakanlığında işleyişin önemli ölçüde değiştiğini, Ali Yerlikaya’nın göreve gelmesinin sadece bir isim değişikliği olmadığını ve iktidarın yeni bir yapı kurmaya çalıştığını gösteriyor.
Bakanlığının kaçak göçmenlere karşı attığı adım ve İstanbul’un pilot bölge ilan edilerek polisin düzenlediği geniş kapsamlı operasyonlar, bu değişikliğin ilk işareti olmuştu.
Bununla birlikte Soylu’yla birlikte göreve gelen emniyet müdürlerinin yerlerinin değiştirilmesi ve Soylu’ya çok yakın isimlerin kızağa çekilmesi de dikkat çekmişti.
Soylu döneminde görevden ihraç edilen; yargı kararıyla göreve iadesi istenen ancak göreve dönemeyen memurlar için yargı kararlarının uygulanması da önemli bir gelişmeydi.
Tüm bu parçaları birleştiren şey ise Ankara’da yapılan geniş çaplı mafya operasyonu oldu.
Süleyman Soylu’ya yakın olduğu iddia edilen Ayhan Bora Kaplan polis operasyonuna pek benzemeyen, “mesaj verme” amacı taşıyan bir gösteriyle yakalandı. Operasyon daha da büyüdü, Kaplan ve onunla ilişkili olduğunu söylenilen çok sayıda kişi tutuklandı.
Kaplan’ın ifadesinde bazı emniyet mensuplarına rüşvet verdiği de ortaya çıktı. Asıl ilginç olan ise eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olan şimdiki Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’ın Kaplan’la görüştüğünün ortaya çıkması, bunun üzerine Kocaman’ın Halk TV’de çalışan gazeteci Seyhan Avşar’a açıklama yaparak “Süleyman Soylu’ya bir operasyon çekildiğini” söylemesi.
Kocaman’ın Soylu’nun adını vermesi “içeride” bir kavganın olduğunu açık biçimde gösteriyor. Soylu’nun parlak günleri artık geride kaldı. “Tasfiye” süreci artık hesaplaşmaya dönüşmüş durumda.
“Kaçak göç” operasyonlarından nasıl ki AKP’nin göçmenler konusunda köklü bir politika değişikliğine gittiği sonucuna varamazsak, mafya operasyonundan da bir “beyaz eller” davasının başladığı sonucuna varamayız.
Nitekim aynı günlerde İstanbul’daki “Sarallar” davasında mahkeme tutuklu son 8 sanığın da tahliyesine karar verdi.
Ancak bir şeylerin değiştiği de görülüyor ve bu doğrudan Soylu’nun durumuyla ilgili. Soylu’nun “atanamamış Erdoğan” gibi davranarak, O’na benzemeye çalışarak çizdiği kötü karikatürün aslında “bir şeyleri örtme” çabasından ibaret olduğu ortaya çıkıyor.
Soylu İçişleri Bakanı olmasına rağmen “Siz yıkın, mahkeme kararı arkanızdan gelsin!” talimatı veren bir figürdü.
AKP iktidarı devleti yeniden mi inşa ediyor, yoksa Soylu’nun Berat Albayrak’a kameralar önünde attığı omzun hesabını mı soruyor? Ya da Soylu’nun Erdoğan sonrası için yaptığı hazırlık mı fark edildi? İlerleyen dönemde göreceğiz.