Tayyip Erdoğan’ın hiçbir ahlaki sınır tanımadan yürüttüğü seçim kampanyasında zirve noktası, sahte Kandil videosuydu.
Erdoğan, AKP’li trollerin editlediği sahte bir videoyu miting meydanlarında izletti durdu. Bu video, yandaş medyada ve sosyal mecralarda AKP’li kitleyi motive etmek için sürekli izlettirildi.
Kandil’deki teröristlerin geçen yıl çektiği bir propaganda videosu, CHP’nin 14 Mayıs için yayınlattığı görüntülerle kolajlanmıştı.
Mevcut Cumhurbaşkanı, Ana muhalefet lideri ve Cumhurbaşkanı adayına karşı açıkça en iğrenç biçimde hakaret ve iftiraya kast edilen bu eylemi, miting meydanlarında izleterek sahiplenmiş oldu.
Peki Erdoğan, sahte görüntülere neden sarıldı?
Teröristler, zamanı gelince AKP’nin ekmeğine yağ sürecek her şeyi zaten yeterince yapıyor. Kimi mektup gönderiyor, kimi devletin kanalına röportaj veriyor, kimisi de Kandil’dekiler gibi açıklama yoluyla AKP’nin psikolojik harekatına katkıda bulunuyor.
Tabi bunlar yetmedi. 14 Mayıs’ta Tayyip Erdoğan’ın ayağı tökezledi.
14 Mayıs’tan hemen sonra Sabah kalemşoru Mahmut Övür, şaşırtıcı bir yazı yazmıştı. Süleyman Soylu, Tayyip Erdoğan’ın %49,5’ta kalacağı öngörüsünü seçim günü kendisiyle paylaşmış.
Erdoğan’ın sahte video silahına neden hırsla sarıldığı böylece netleşiyor. Erdoğan’ın sözcüsü İbrahim Kalın’ın sahteliği inkâr edememesi ama inatla içeriğini savunmaya çalışması yine aynı sebepten.
Ama bu ülkede normal hukuk işlemiyor ve aynı anda birçok kanunu çiğneyen Tayyip Erdoğan’a ve trollerine karşı re’sen harekete geçen savcı olmadı. Ama Kılıçdaroğlu işin peşini bırakmadı.
İlk turun hemen ardından bu sahtekarlıkla ilgili Tayyip Erdoğan’a 1 milyon liralık tazminat davası açıldı. Bu arada Tayyip Erdoğan, canlı yayına çıkıp “Ama montaj ama şu ama bu” sözleriyle suçunu açık açık itiraf ediyordu.
Kılıçdaroğlu bununla da yetinmedi, suç içerikli ilgili görüntüye sosyal medyadaki ilk kaynağı üzerinden erişim yasağı getirtmek için başvurdu. Çarşamba günü Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği, erişim yasağına hükmetti.
Hakimliğin “kişilik haklarına saldırı” olarak kayda geçirdiği gerekçe, çok daha önemli bir gerçeğe işaret ediyor. Bu kararla, ülkenin Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan şahsın –kendi de itiraf ettiği üzere– seçimlerde rakiplerine karşı hileye başvurduğu kesinkes anlaşılmış oldu.
Sakat, ağır aksak ve güven vermeyen şu haliyle bile adalet mekanizmasının sahtekârlığı tespit etmesi önemli. Neticesi ne olursa olsun bu seçim, Erdoğan’ın eliyle sahtekârlık bulaştırılmış seçim olarak tarihe geçti bile.
Şu dakikadan sonra, Muharrem İnce’ye kurulan sahte görüntü kumpasının da olağan şüphelisi bellidir. Siyasetin belge, diploma ve video kalpazanlığıyla şekillendirildiği 21 yılın sahibi, son kozlarını yine bildiği tarzda oynuyor.