21 yıldır AKP’li belediyeler tarafından yönetilen ve depremde ciddi can ve mal kaybı yaşanan Malatya’da dün CHP Malatya İlçe Başkanı Barış Yıldız’a kameralar önünde saldırı gerçekleşti.
Saldırganın CHP’li siyasetçiye “Siz Allah’ı bilir misiniz” sözleriyle saldırması, buralarda 100 yıl önce ekilen dinci, kinci ve işbirlikçi tohumların AKP tarafından nasıl korunup yeşertildiğini gözler önüne seriyor.
Oysa olayın merkezinde CHP bile değil, bir başka İslamcı parti var. Saadet.
Malatya valiliği, Saadet Partililerin depremzedeler için kurduğu 10 bin kişiye hizmet veren çadır aşevine engelleme getirmişti. CHP İlçe Başkanı Barış Yıldız, işte bu karara karşı dayanışma amacıyla oraya gelenler arasındaydı.
Ama söz konusu CHP olunca gerici provokatörün gözü dönmüş. Gericilerin CHP olsun, İYİ Parti olsun, Atatürkçü muhalefete karşı provokasyonları yeni değil. Daha önce Ankara Çubuk’ta Kılıçdaroğlu’nu linç etmeye kalkanlar ve Trabzon’da Akşener’e ahlaksızca saldıranlar, yine bu aynı odaktan beslenen zavallılar.
Sonuçta AKP, kendi tabanını ahlaken ve vicdanen çürüterek dönüştürmüş bir iktidar. Kendisini manen ve maddeten dibe batırsa da Reis’ine her zamankinden daha sıkı sarılmaya hazır bir zombi tipi peydah oldu.
AKP’nin iktidardan düştüğü gün her türlü provokasyonda rol almaya hazır bir sahipsiz kopuk kitle ile baş başa kalacağımızı bilelim.
Bu alçak tip, 15 Temmuz sonrası askeri lojmanların kapısına dayanıp Türk subayını karısı ve kızıyla aşağılama tehdidinde bulunacak kadar hain ruhludur. Emin olun bir başka belirsizlik ânında yine en âdi eylem tarzıyla kendini belli edecek ve devletin şiddet tekeliyle durdurulmadıkça arsızlığa devam edecektir.
Tesadüf işte… Malatya’daki CHP’li siyasetçinin saldırıya uğradığı dün gece bir başka memlekette, bir başka gerici güruh zincirinden koparılmış halde devasa bir provokasyona imza attı.
Pakistan’ın devrik Başbakanı İmran Han, duruşmalara katılmayarak ve ifade vermeyerek bile bile yokuşa sürüklediği adli süreçlerin sonunda gözaltı kararıyla karşı karşıya. Hakkındaki çok sayıda suçlamadan bir tanesi, yabancı devlet temsilcilerinin hediyelerini satıp gelire çevirmek.
(Bu arada devrik dediysek, yanlış anlaşılmasın. İmran Han, gayet demokratik bir parlamenter süreç sonucunda güvensizlik oyuyla iktidardan düşmüştü.)
13 Mart günü emniyet tarafından zorunlu olarak çıkartılan gözaltı kararı karşısında İmran Han, gözünü bile kırpmadan ateşi körükledi. Binlerce partiliden oluşan azgın kalabalık, İmran Han’ın evinin olduğu mahalleye doluşup polisle çatışmaya başladı.
İmran Han ise evinden tweetler atarak tüm ülkede tansiyonu yükseltmenin derdinde. Bir yandan demir parmaklıklar ardında yaşamaya hazır olduğunu belirtip arabesk bir mağduriyet profili yaratıyor.
Bir yandan da nereden çıktığı belli olmayan mermi kovanlarının resmini paylaşıp polisin barışçıl göstericilere gerçek mermi sıktığını iddia ediyor. Oysa çatışmalarda en az 25 polisin yaralandığı biliniyor.
Ayrıca İmran Han’ı “Muhammed Ali Cinnah’ın yalnızlığına” (!) terk etmemeye yeminli güruhtan ölen veya yaralanan olsaydı zaten bunu da cümle âleme duyurmuşlardı.
Devrik Başbakan’ın Pakistan’a yaşattığı provokasyona yabancı değiliz. AKP’nin iktidardan düşüşü sonrası devrik AKP (ve MHP) kadrolarının nasıl bozgunculuk faaliyetlerine giriştiğini de göreceğiz. Daha iktidardan düşmeden gerçekleşen Sinan Ateş cinayeti ve sonrasında yaşananlar bile çok şey anlatmıyor mu?