Seçimlerden sonra Tayyip Erdoğan yeni kabineyi açıkladığında en dikkat çeken isimlerden biri hiç kuşkusuz Mehmet Şimşek’ti. Nebati’den sonra Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Mehmet Şimşek, ekonomiyi yoluna sokacak adımları atacak, klasik AKP’li profilin dışında bir isim olarak değerlendiriliyordu.
Özellikle göreve atanmasının ardından yaptığı “rasyonel” açıklama bu konudaki ümit ve beklentileri artırmıştı. Mehmet Şimşek’in ekonominin başına getirilmesi, bazı muhalif çevrelerde, deyim yerindeyse, AKP’lilerden bile daha büyük bir coşku yarattı. Bazı muhalif olarak bilinen gazeteci ve ekonomistler, Mehmet Şimşek’e destek çağrısı yapmak için sıraya girdiler.
Mehmet Şimşek, özellikle Batı dünyasındaki bağlantıları aracılığıyla Türkiye’nin yeniden yüzünü Batı’ya çevirmesinin önünü açacaktı. Batı ile ekonomik ilişkileri güçlendirecek, Türkiye’nin Batı dünyasındaki tecritinin kaldırılmasına vesile olacaktı.
Davutoğlucu Karar tayfasından Sözcü yazarlarına kadar çeşitli muhalif kesimler, Mehmet Şimşek’ten işte böyle ulvi bir dönüşüme önayak olmasını bekliyordu. Ancak Mehmet Şimşek’in icraatları bu kesimlerin hayallerini suya düşürdü.
Önce faiz konusunda bu çevrelerin beklentisinin çok altında bir artışa gidildi. Sonrasında ise son zamanların değişmez AKP ekonomi politikası haline gelen Araplara avuç açma kapsamında BAE’ye gidildi. Bayram arifesinde Erdoğan’ın yeni yardımcısı Cevdet Yılmaz ile birlikte BAE’nin kapısını çalan Şimşek, “oldukça kapsamlı” bir anlaşmanın hazırlıklarını yaptıklarını açıkladı.
Ancak Arapları Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz kesmemiş olacak ki, dün Mehmet Şimşek’in yaptığı açıklamaya göre Erdoğan da yakın zamanda BAE’yi ziyaret edecek. Bu ziyareti diğer Körfez ülkelerine yapılacak ziyaretlerin de izlemesi kuvvetle muhtemel.
İktidar yanlısı medyada “100 milyar dolarlık yabancı sermaye çekilmesi” lafları havalarda uçuşurken, Mehmet Şimşek’in Türkiye’yi Batı’ya yaklaştıracağına ve Batılı sermayeyi çekeceğine yönelik iyimser yorumların da hayal ürünü olduğu ortaya çıkmış oldu. Mehmet Şimşek, sermaye bulmak için Batılıların değil, Arapların kapısını çaldı.
Yakın zamanda Varlık Fonu bünyesinde bulunan Türk Hava Yolları, Türk Telekom BOTAŞ gibi kurumların satışı için AKP’nin analiz yaptırdığı ortaya çıkmıştı. Mehmet Şimşek’in bahsettiği kapsamın içine muhtemeldir ki bu kurumlar da dâhil edilecek ve Türkiye’nin en büyük ve en kritik varlıkları Araplara peşkeş çekilecek.
Erdoğan, BAE ve diğer Körfez ülkelerine yapacağı ziyaretlerle yerel seçimleri atlatacak kadar para bulacaktır. Ancak bu paranın karşılığında vereceği tavizler ve peşkeş çekeceği kurumlar açısından Türkiye için bedel daha ağır olacaktır.
Özellikle muhalif çevrelerin Mehmet Şimşek’e karşı nasıl veya neden bu kadar güven beslediklerini anlamak mümkün değil. O Mehmet Şimşek ki, geçmiş bakanlık döneminde izlediği politikayla bugünkü ekonomik yıkımın baş sorumlusuyken, bu güven niye? Sırf muhalefetin Batıcı olmasıyla ilgili bir durum olmasa gerek.
Kaldı ki, Mehmet Şimşek, Batılı ülkeler ve finans kuruluşları ile iyi ilişkileri olmasına rağmen dört dörtlük doğulu, hatta Kürtçüdür. Attığı çok dilli bayram tebriki de bunun en büyük ispatıdır. Kurban Bayramı’nın ilk günü, kişisel Twitter hesabından Türkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce olmak üzere dört ayrı dilde bir kutlama mesajı yayımlayan Mehmet Şimşek’in bu twitle kimlere mesaj verdiği açıktır.
Mehmet Şimşek’in bakan olarak atanmasının ardından estirilen iyimser hava çabuk dağıldı. AKP’nin yeni dönem, yeni kadro söylemlerinin tamamen palavra olduğu ortaya çıktı. Mehmet Şimşek’in gelişinin, AKP’nin para bulmak için geleneksel yöntem olan Arap kapısına gitmek politikasını değiştirmediği görülmüştür.
Kişiler değişse bile, AKP’nin para bulmak için Arapların eteğine yapışma siyaseti değişmemiştir ve değişmeyecektir.